14 Aralık 2022

Erdoğan Hiranur skandalında CHP ve HDP'ye saldırırken İYİP'i neden görmezden geliyor?

Fotoğraf: DHA

6 yaşındaki H.K.G’ye tecavüz ve bu tecavüz etrafında kamuoyu gündeminin en öne çıkan gelişmeleriyle ilgili bir hafta boyunca ağzını açamayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne diyeceği merakla bekleniyordu.

Pazartesi günü yapılan kabine toplantısı sonrasında bu konuda konuşan Erdoğan, “İddiaların bir facia olduğunu” belirtti ancak skandalın faillerine yönelik hiçbir değerlendirmede bulunmadı. Ama Erdoğan, olayın kamuoyuna yansımasından bu yana bu iğrenç skandalı gündemde tutarak sorumluların yargılanmasını ve iktidarın bu konudaki tutumunu eleştirmeyi ısrarla öne çıkaran CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve HDP sözcüleri hakkında hakaretler savurdu.

“Böyle bir hadiseyi milletimizin inancıyla ve o inancın temsilcisi kurumlarla irtibatlandırmak ahlaki olmayan bir çarpıtmadır. Meseleyi dinimizle ilişkili hale getirmek ancak art niyet ürünü olabilir” diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan skandalın “münferit” olduğunu, aksini iddia edenlerin “İslam düşmanı”, “iftiracı” olduklarını iddia edenlerin safında yer aldığını gösterdi.

SOYLU DA SKANDALI MÜNFERİT GÖRENLERE KATILDI

Bu skandal için günlerdir ağzını açmayanlardan birisi de her konuda konuşmaktan geri durmayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ydu!Soylu skandalla ilgili bir şey söylememeye devam ederken; pazartesi sabahı yanına bir grup CHP milletvekilini de alarak Adalet Bakanlığına yürüyen ve skandalın üstünün örtülmesinde rol üstlenmiş olanlara tepki gösteren, polisi de görevini yapmaya çağıran Kılıçdaroğlu’nu suçlamaya yöneldi.

Kılıçdaroğlu’nun polise yaptığı çağrının ardından Kılıçdaroğlu’nu hedefe koyan Soylu, Twitter’dan yaptığı paylaşımda; “Türk Polisi’ne her fırsatta hakaret et/ettir; Türk Polisi’ne, devletin tüm güvenlik güçlerine uyuşturucu iftirası at/attır, şehit katilleriyle, FETÖ ve HDPKK ile aynı safta dur, ardından “Yiğit Polis göreve” de...” derken ülkenin bir haftadan fazla bir zamandan beri infial içinde olduğu skandaldan hiç söz etmemeyi de tercih etti. Ama Soylu, Kılıçdaroğlu’nun Adalet Bakanlığı önünde söylediklerini hedefe koyarak ve HDP’yi de CHP ile aynılaştırarak “6 yaşındaki çocuğa tecavüz” ve etrafındaki iğrençliklerin “münferit” olduğunu ileri sürerken, dolayısıyla tarikat ve cemaatlerin “İslami kurumlar” olduğunu iddia edip onları koruyup kollamaya devam edenlerin safında yer aldığını göstermiş oldu!

İKTİDAR, KAMUOYU TEPKİSİNİ İKİ KARŞIT TUTUM ARASINDA BÖLMEK İSTİYOR

Skandalın, Timur Soykan’ın haberiyle ortaya çıkmasından beri bu haber etrafında yapılan tartışmalar içinde alınan tutumlar dikkate alındığında, Hiranur Vakfında ortaya çıkan skandalın karşısında iki karşıt tutumun ortaya çıktığı görülüyor.

Bu tutumlardan birincisi; bu skandalın “münferit” değil sistematik olduğu, bu yüzden de İsmailağa ve öteki tarikatları da laiklik karşıtı ve şeriatçı bir hukuk anlayışına göre düzenleyen, kız çocuklarını 6 yaşında nikahlayan, okula göndermemeye varan, kız çocuklarının 9, erkek çocuklarının 12 yaşından itibaren evlenebilmelerini caiz sayan anlayışın da sorgulanmasını savunmaktadır. CHP, İYİP, HDP, EMEP, Sol Parti, TKP… çeşitli sol-sosyalist partiler, laik bir Türkiye talebi etrafında birleşebilen kamuoyunda önemli bir ağırlık oluşturan kesimler bu tutumu savunmaktadır.

İkinci tutum ise; Hiranur Vakfında altı yaşındaki çocuğa nikah kıyıp tecavüze uğramasına yol açan skandalı, sadece iğrenç skandalın doğrudan sorumlusu birkaç kişinin soruşturulmasıyla sınırlı görürken cemaat ve tarikatları İslami kurumlar olarak görüp dokunulmazlık zırhına büründürenlerin tarafıdır. Ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başlayarak tek adam yönetimi, Cumhur İttifakı cephesi, din istismarcılığı üstünden siyaset yapan irili ufaklı partiler ve elbette bunların medyadaki uzantıları, vakıfları, dernekleri bu safta yer almaktadır.

Bu gelişmeler içinde altı yaşından itibaren cinsel istimara uğrayan H.K.G’nin 2020 yılında elindeki kanıtlarla savcılığa başvurarak suç duyurusunda bulunmasından beri hızla harekete geçip gerekli soruşturmanın açılması için; Aile Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığının üstlerine düşeni yapmayarak bu skandalın üstünün örtülmesine en azından göz yumdukları anlaşılmaktadır.

ERDOĞAN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDEKİ İŞ BİRLİĞİ İÇİN SKANDALDAKİ TUTUMU GÖRMEZDEN GELİYOR

Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı ile onların etkisindeki medya ve kurumlar, genel olarak tarikat ve cemaatlerin değilse skandalın merkezi olan Hiranur Vakfı ve onun kurumlarını da tartışmanın dışında tutmak istiyorlar.

Böylesi açık ve insani değerler açısından hiçbir kabul edilir yanı bulunmayan skandalın kamuoyu gündeminde tutulması için gayretli girişimler yapan CHP ile HDP’nin suçlanması şaşırtıcı değildir!

Ancak bu skandalla ilgili çok sert, Kemalist bir laiklik anlayışı ile yetkililere yüklenen Akşener ve partisinin tutumunun görmezden gelinmesi ise manidardır.

Çünkü, Erdoğan ve Cumhur İttifakının İyi Partiyi altılı masanın bir zaafı olarak görüp değerlendirdikleri hayli bir zamandan beri bilinmektedir.

Önceki gün AKP ve MHP’nin “başörtüsü” ve “aile tarifi”ni yeniden tanımlayan anayasa değişikliği teklifine İYİP üst yönetimi tarafından ağırlıklı olarak “evet” denileceğinin açıklanmasından sonra; İyi Partiyi kendi yanlarına çekmek, en azından “Tarafsızlaştırmak” için her fırsatı kullanan Erdoğan ve Soylu aynı gün yaptıkları açıklamada CHP ve HDP’yi ağır biçimde suçlarken SP, DEVA ve Gelecek partileri yanında skandalı çok sert eleştiren ve iktidarı da suçlayan Akşener ve partisini suçlamaması “manidarlığı” açıklamaktadır.

Çünkü Erdoğan seçim kampanyasının asıl dayanağı olan “Muhalif güçleri itibarsızlaştırma ve dağıtma” amacını gerçekleştirmek üzere kullanmak istediği anayasa değişikliği hamlesinde kendi yanına çekmek için her mihnete katlanmaya hazırdır!

Erdoğan ve Cumhur İttifakının İyi Parti üstünden yüklenme hesapları yapacağını söylemek tartışmasız olsa da “evde” yapılan hesabın “çarşı”da ne kadar geçerli olacağı çok tartışmalıdır.

Evrensel'i Takip Et