ETF direnişini, yerel sendika şubeleri ortak gündemleri yapmak durumunda

Fotoğraf: Evrensel
Tuzla’da kurulu ETF Tekstil fabrikası patronunun, 30 Temmuz’da üretimi durdurup fabrikayı kapatacağını açıklamasının ardından büyük çoğunluğu kadın olan 300’den fazla işçinin fabrika önünde başlattıkları direniş 14 Temmuz gününden beri sürüyor.
ETF işçileri Türk-İş’e bağlı DERİTEKS Sendikasına üyeler ama patron sendikayla görüşmeyi reddediyor.
ETF patronu, fabrikanın ekonomik nedenlerden dolayı 30 Temmuz itibarıyla kapatılacağını duyururken, işçilere sadece kıdem tazminatlarının yüzde 70’ini ödeyeceğini (Daha sonra onu da yüzde 40’a çekmiş) söylemişti. Ama işçilerin alacağı sadece kıdem tazminatından ibaret değildi.
İşçilerin ETF’den alacaklarının neler olduğunu, mücadelenin ilk gününden itibaren en önde yer alan işçilerden 17 yıl 6 aydır ETF’de çalışan Songül Baş, 9 Eylül günü Evrensel’e verdiği röportajda şöyle sıralıyor: “17 yıl boyunca ne yaptım? Burada her zaman özverili bir şekilde çalıştım. Cumartesi pazar çalıştığım oldu, fazla mesailere kaldım. Fabrika kapatılırken öncelikle tüm tazminatımızın verileceği söylendi. Diğer gün öğrendik ki sadece yüzde 40’ını teklif ediyor işçilere. Benim burada 17 yıllık emeğim var. Hatta ihbar tazminatım, kıdem tazminatım ve 37 gün iznim kaldı içeride. İkramiyelerimiz var. Son maaşım var. Bunların hiçbirini ödemedi bize. Bu alacaklarımızın hepsinin ödenmesini istiyoruz.”
Songül Baş’ın “içeride” dediği hakları ve birikmiş alacakları bütün ETF işçilerinin birikmiş alacaklarıdır. Kimisi 20 yıllık, kimisi 15, 10 ya da birkaç yıllık!
Yani işçiler sadece zamanında ödenmeği için birikmiş ve yasal olarak hak etmiş oldukları alacaklarını istemektedirler.
İŞÇİLER DİRENDİ, POLİS VE PATRON DİRENİŞİ KIRMAK İÇİN EL ELE VERDİ!
İki ayı çoktan geride bırakan ETF işçilerinin direnişini Evrensel’in sürekli okurları gün gün izledikleri gibi direniş öyle işçilerin fabrika önünde çadır kurup beklemelerinden ibaret kalmadı. Tersine ETF işçileri, bölgedeki işçilere sorunlarını anlatmak üzere girişimlerde bulundular:
- Bölgedeki emekten yana çeşitli çevreleri ziyaret ettiler, direnişlerinin nedenlerini anlattılar, onlardan destek istediler.
- Patronun evinin önünde basın açıklaması girişiminde bulundular ama evin önüne kadar gidemeden basın açıklaması yapmak zorunda kaldılar. Çünkü polis patronun evinin önüne gitmelerini engelledi.
- ETF’de ürün ürettikleri “markalar”ın mağazaları önünde de açıklamalar yaparak ETF patronunun tutumunu protesto ettiler.
- Patronun fabrikanın içinde depolanmış malları çıkarmasını önlemek için direndiler.
Ama ne var ki işçiler bunları yaparken sadece ekonomik, ulaşım, zaman-mekan… zorluklarıyla karşı karşıya kalmadı. Tersine işçiler her adımda polisle de karşı karşıya kaldı. Örneğin patronun fabrikadan mal ve makineleri çıkarmasına müdahale eden işçiler, sanki patronun özel güvenlik gücü gibi hareket eden polisin cop ve gazlı müdahalesiyle karşı karşıya kaldı, yerlerde sürüklendi, gözaltına alındı. Zaman zaman da polis çeşitli bahanelerle işçilerin barınağı olan çadırları yıktı. İşçiler çadırlarını yeniden kurmak zorunda kaldı.
SENDİKALAR SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMEDİ AMA HÂLÂ GETİREBİLİRLER!
Elbette ki daha direnişin başından itibaren direnişin yanında yer alanlar da vardı.
Emek Partisi, Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği, yereldeki çeşitli emekten yana çevreler, direnişle dayanıştılar, ellerindeki her imkanı direnişin başarısı için harekete geçirdiler. TGS de bu konuda diğer sendikalardan daha ileri bir adım atarak, ETF işçilerini ziyaretinin arkasından basın açıklamasıyla diğer sendikalara da dayanışma çağırısı yaptı.
Nitekim direnişin başından itibaren mücadelenin başarısı için çeşitli girişimler yapan ETF işçilerinin üyesi olduğu DERİTEKS Sendikası yerel sendika şubelerinden ve Türk-İş’ten dayanışma istedi. Ama gelen dayanışma bir miktar maddi yardım ve kimi şubelerden birkaç kişilik heyetlerin direniş çadırını ziyaretlerini aşmadı.
DERİTEKS dayanışma için çabalarını sürdürüyor. Ancak ETF direnişi; fabrikanın kapatılması ve işçi haklarının ödenmemesi üzerine patlak veren bir direniş olarak, yereldeki fabrikalardan daha çok gerçek desteğe ihtiyaç duyan bir direniştir. Bu gerçek dayanışma (destek); bölgede yapılacak yürüyüşler, yemekhane protestoları, işyerleri önünde, kent meydanında yürüyüşler, gerekirse ortak mitingler, hatta yerine göre iş yavaşlatma ve iş bırakmalara varan bir mücadele hattına girmeyi gerekli kılmaktadır. Kısacası bu direniş gelenekselleşmiş olan direniş yerini ziyaret edip dayanışma ifade etmeyi aşan en azından bölgedeki sendikaların (Elbette ki bölgedeki bütün emek güçleriyle de dayanışarak) ortak mücadele ve dayanışmayı gerçek anlamıyla hayata geçirmesini gerektirmektedir. Örneğin, bölgedeki sendikaların DİSK, Türk-İş, Hak-İş ayırmadan böyle bir mücadele çizgisinde birleşmeleri, bunun için adımlar atılması önem kazanmıştır.
İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformunun da (İİSŞP) en azından İstanbul çapında ETF işçilerinin direnişini işçilerin gündemine getirmesi, bunun için gerekli girişimleri yapması, direnişle dayanışmak için gerekli girişimleri yapması önem kazanmış bulunmaktadır.
YEREL SENDİKALARA ÖNEMLİ ROL DÜŞÜYOR
Burada “Ne olacak canım. Zaten fabrika kapanmış. 300 dolayında işçi için bu kadar kendimizi üzmeyelim” diyenler olacaktır.
Ama bu elbette her şeyden önce sınıf mücadeleci sendikacılık çizgisinin zıttı bir tutumdur. Çünkü bugün ETF işçileri yenilirse, bundan sonra patronlar, ETF patronunun yolunu izlemekte tereddüt etmeyecektir. Hele de önümüzdeki aylarda yeni iflasların da gündeme gelme ihtimalinin çok yüksek olduğu dikkate alındığında, bugün ETF işçilerinin başarısı için sınıf güçlerinin harekete geçirilmesi mücadelenin olmazsa olmazıdır da!
ETF direnişinin ilerletilmesinin yolu, bir yandan ETF direnişinin sınıfın gündemine getirilmesi için girişimlerin yapılması öte yandan da (özellikle) yerel sendikaların bu direnişin başarılması için ortak bir eylem çizgisinde birleşerek harekete geçmelerinden geçmektedir.
Evrensel'i Takip Et