21 Ağustos 2022

Türkiye Mısır ilişkileri neden bir türlü normalleşemiyor?

Fotoğraf: TCCB / Murat Çetinmühürdar | AA

“Dün dündür bugün bugün” tekerlemesi, Demirel’e atfedilse de bunu Demirel’in götüremediği kadar uç noktaya götürenin Erdoğan olduğunu söylememek haksızlık olur.

Bunun son örneğine, Erdoğan’ın önceki gün Ukrayna ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerle yaptığı konuşmayla tanık olduk.

Konuşmasında diplomasinin önemine uzunca değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan; "Devletler arasında hiçbir zaman siyasi diyalog veya diplomasi kesip atılamaz. Her zaman her an bu tür diyaloglar olur, olmalıdır… Diplomasiye ne denli ihtiyacımız olduğunu bütün dünya gördü… Bizim Esed'i yenmek gibi bir derdimiz yok…” diyerek yıllardır aşağıladığı, duayen bir “monşer” gibi, diplomasi kitabının orta yerinden konuştu.

Sonunda sözü Mısır’la ilişkilerin bir türlü “normalleşememesi”ne getiren Erdoğan, “Mısır’la da alt düzeyde, yani bakanlar seviyesinde temaslarımızı devam ettiriyoruz. Temenni ederiz ki üst düzeyde de bu adımı en güzel şekilde atalım" diyerek, Sisi‘yi ziyarete hazır olduğu mesajını da verdi!

MISIR’LA ‘İSTİKŞAFİ GÖRÜŞMELER’ 20 AYDIR SÜRÜYOR!

Aslına bakılırsa, Mısır’la ilişkilerin “normalleştirilmesi” girişimleri, 2020’nin sonlarında, yani İsrail, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi ülkelerle ilişkilerin normalleştirilmesi girişimlerinden de önce başlamıştı.

2020 sonlarında istihbarat örgütleri düzeyinde başlayan görüşmelerin 2021 başlarında bakanlıklar düzeyinde “istikşafi görüşmeler” olarak sürdüğü Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar tarafından da açıklanmıştı.

Nitekim Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın 8 Mart 2021’de, “Mısır hâlâ Arap dünyasının beyni ve kalbidir. Mısır’la Doğu Akdeniz, Libya ve dünyanın unutmuş gibi göründüğü Filistin meselesinde iş birliği yapmak istiyor ve ikili ilişkilerimizi görüşmek istiyoruz...” diyerek Mısır’ın bölgedeki önemine dikkat çekerken aynı zamanda kendilerinin de meydanlardan “Eyyy darbeci, katil Sisi!” haykırışlarını ve rabia işareti yapma dönemini geride bıraktıklarını, Mısır’la ilişkilere çok önem verdiklerini açıkça söylemişti.

Ancak o günlerde pek de sözü edilmeyen İsrail, Suudi Arabistan ve BAE ile ilişkilerin normalleştirilmesi girişimleri ortada yokken başlayan Mısır’la ilişkilerin 20 aydır “istikşafi görüşmelere” saplanıp kalması, “Mısır’la neden normalleşilemiyor” sorusunu da büyütüyor.

MISIR ‘TÜRKİYE’NİN, PRENSİPLERİNE UYUMLU ADIM ATMASI’NI BEKLİYOR

Türkiye’den Mısır’la ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda hevesli açıklamalar geliyordu ama Mısır biraz fazla ağırdan alıyordu. Çünkü Mısır “ilişkileri normalleştirelim” diye kapısına gelen, yıllardır kendilerine hakaret eden, aşağılayan Erdoğan ve yönetiminin önce ilişkileri neden bozduğunun hesabını vermesini de istiyordu.

Yani Mısır diplomasisi, “Dün dündür, bugün bugün!” demiyordu!

Nitekim İbrahim Kalın’dan bir hafta sonra, 15 Mart 2021’de Mısır Dışişleri Bakanı Sameh Shoukry; “Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için Ankara'nın adımlarını Mısır'ın prensip ve hedefleriyle uyumlu atması gerektiğini, Türkiye’den Mısır’ın ilkeleri ve amaçları doğrultusunda gerçek hareketler geldiği takdirde ilişkilerin normale dönmesi için temel oluşacağını” söyleyerek Kalın’ın hamaset kokan açıklamasına pek de itibar etmediklerini gösterdi.

Mısır medyasında, bu ilkelerin Türkiye’nin Arap topraklarında askeri operasyonlar yapma, üsler kurma girişimlerden, başka ülkelere rejim dayatma gibi tutumlardan vazgeçmesi olduğuna dair gayri resmi açıklamalar, yorumlar yer aldı. Yani Mısır, Türkiye’nin Suriye ve Libya başta olmak üzere Arap ülkelerinden çekilmesini, rejim dayatma girişimlerine son vermesini, Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesinin temeli olarak gördüğünü söylüyordu!

MISIR’IN PRENSİPLERİ TÜRKİYE’NİN ARAP ÜLKELERİNE MÜDAHALESİYDİ!

Üstelik Mısır bunları öylesine söyleyip geçmiyordu. Tersine Mısır, Türkiye’nin yeni Osmanlıcı Ortadoğu politikasına karşı en sert duran ülkeydi.

Nitekim Arap Ligi'nin dışişleri bakanlarının katıldığı toplantı sonrasında yayımlanan bildiride Libya, Irak ve Suriye gibi Kuzey Afrika ülkelerinde ve Ortadoğu'da Ankara'nın müdahalelerinin bölge güvenliğini "tehdit ettiğini" öne sürerek, Türkiye'nin "provokasyonlarına son vermesi"ni de içeren bir dizi kararın çıkarılmasında Mısır başrolü oynadı. Ayrıca 9 Ekim 2019’da yapılan “Barış Pınarı Harekatı”nı şiddetle kınayan Mısır Dışişleri Bakanlığı, harekatı, “Arap devletinin egemenliğine yönelik küstah ve kabul edilemez bir saldırı" olarak niteliyordu. Mısır’ın çağrısıyla toplanan Arap Birliği de “Barış Pınarı Harekatı” ve Türkiye’nin Arap ülkelerinde giriştiği operasyonları sert biçimde kınadı.Yani Mısır’ın Dışişleri Bakanının, Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesi için “Ankara'nın adımlarını Mısır'ın prensip ve hedefleriyle uyumlu atması gerektiğini” söylemesinin, darbeci Abdülfettah Sisi’nin Erdoğan düşmanlığı ve kaprislerinden ibaret olmadığını, daha çok Arap dünyasının beyni ve kalbi” Mısır’ın resmi tutumunu gösterdiğini söylemek gerçeğe daha yakın bir ifade olur.

PRENSİPLER SADECE MISIR’IN PRENSİPLERİ Mİ?

Burada akla, “Peki bu tutum sadece Mısır’ın tutumu mu” sorusu geliyor. Elbette değil. Arap Birliği açıklamalarının altına imza atan, bugün Türkiye ile ilişkileri “iyi” olan Suudi Arabistan, BAE ve diğer Arap ülkelerinin de tutumudur. Ama burada muhtemelen Mısır’a böyle rol biçilmiş! Bu yüzden de Türkiye’nin sadece Suriye değil, Libya, Irak, Sudan, Katar’daki üslerinin boşaltılması ve yeni Osmanlıcı politikalardan geri adım atılması, Erdoğan yönetimiyle Arap ülkeleri arasında yeniden gündeme gelebilecek bir sorun olmaya devam edecektir. Kaldı ki Mısır sadece Mısır da değildir. Çünkü Mısır, Suriye’de nihai bir barış söz konusu olduğunda, sadece Suriye’de değil Libya’da ve Doğu Akdeniz’deki enerji sorununda da İsrail, Yunanistan (AB), Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilişkilerini kullanarak, Türkiye’yi en çok zorlayabilecek ülkelerden birisidir. Bu yüzden de Mısır-Türkiye ilişkilerinin şeklen olsa bile gerçek anlamıyla normalleşmesi kolay olmayacaktır.

Evrensel'i Takip Et