Tek adam yönetimi, yasaklarda da rakip tanımıyor!

Fotoğraf: DHA
“3Y”yi, yani “Yoksulluğu, Yolsuzluğu ve Yasakları ortadan kaldıracağız” diyerek iktidara gelen Erdoğan ve AKP’si, yoksulluğu ve yolsuzlukları Türkiye tarihinde görülmedik düzeye getirdikten sonra son yıllarda yasakları da kendisinden önceki iktidarlara rahmet okutacak bir aşamaya getirmek için elinden geleni yapıyor.
Sadece 2022’nin başından itibaren baktığımızda bile;
- Aynur Doğan, Melek Mosso, Metin-Kemal Kardeşler, Matthaios Tsahouritis, Stêrva Karwan, Niyazi Koyuncu, Apolas Lermi, Mem Ararat, Pervin Çakar, Ara Malikian gibi sanatçıların konserlerinin ya da bir etkinlikte sanatlarını icra etmelerinin yasaklandığını görüyoruz. Pandemi yasakları kaldırıldığı halde, saat 01.00’dan sonra canlı müzik yasağı hâlâ sürdürülüyor.
- Bundan önce 33 kez yapılan ODTÜ Uluslararası Bahar Şenliği’nin 34’üncüsü, Yıldız Teknik Üniversitesi Bahar Şenliği, başka bazı üniversitelerin çeşitli etkinlikleri engellenirken, Tıp Fakültelerinin mezuniyet törenlerinde geleneksel olarak yapılan “Hipokrat Yemini”nin “yerlileştirilip millileştirilerek” mezunlara bunu okuyacaksınız dayatması yapılması üniversitelerin yasakların yoğunlaştığı alanlar olduğunu gösterdi. Eskişehir Anadolu Fest, Kadıra Ful Fest, 20. Munzur Kültür ve Doğa Festivali, en son Zeytinli Rock Festivali ve Gökçeada’da yüzlerce yıldır yapılan “Gökçeada Meryem Ana Panayırı” yasaklandı!
YASAKLAR TEK ADAM YÖNETİMİNİN KILICIDIR!
Yasaklar için, “kamu güvenliği”, “Ormana girme yasağı”, kim olduğu belirsiz vatandaşların “CİMER’e yaptıkları şikayetler”, “huzur ortamı ile kamu düzeni ve kamu güvenliğinin sağlanması”, “suç işlenmesinin önlenmesi” gibi herkese göre değişecek gerekçeler kullanıldı.
Yasak kararları ise valiler, kaymakamlar, rektörler gibi yerel otoriteler tarafından veriliyor.
Yukarda sayılan yasaklamalar sadece kamuoyunda az çok tartışılmış olanlar. Yoksa kaymakamlar, valiler her gün yeni kararlarla kendi bölgelerinde olacak, olabilecek eylem ve etkinlikler için “yasak” kararları yayımlamaktadır. Örneğin Van’da 7 yıldan beri valilik, her 15 günde bir, ilde 15 gün süreyle eylem ve etkinlikleri yasaklamaktadır!
Valiliklerin yetmediği yerde devreye İçişleri Bakanlığı girmektedir. Nitekim 11 Ağustos tarihli genelgesiyle İçişleri Bakanlığı, 81 il valiliğine gönderdiği “Üniversitelerde Güvenlik ve Barınma Tedbirleri” konulu genelge ile üniversitelerde siyasi faaliyet yürüten öğrencilerin çalışmalarına “izin verilmeyeceğini” ilan etti. “Barınamayan öğrenciler”in birbiriyle temasa geçmek amacıyla açtığı stantlara da müsaade edilmeyecek, barınma konusundaki sosyal medya paylaşımlarına karşı “harekete geçilecek” diye devam eden yasaklar genelgesine göre, üniversitelerdeki kadın platformları ve öğrenci kulüpleri de “illegal yapılanma” olarak gösteriliyor.
Yani yasaklar valilerin, kaymakamların rektörlerin marifeti değil. Onlar sadece ellerine verilen sopayı iktidar sahibinin gözüne bakarak onun istediği gibi kullanan “biat etmiş kullar”dır!
Yani yasaklar tek adam sisteminin, biat etmeyenlerin boynunu vurmak için kullandığı kılıçtır!
SEÇİME GİDERKEN MUHALEFETİ EZME ADIMI…AMA…
Bütün bu yasakların en yakın hedefinde, girilen seçim sürecinde iktidarın normal koşullarda kazanamayacağı seçimi bir biçimde “götürmek” için “her tür muhalefetin ezilmesi” amacı vardır.
Tek adama yönetimi;
- Giyim kuşamlarıyla, sözleriyle, sanatıyla, iktidarın yaşam tarzı ve inancına karşı mesaj verdiğini düşündüğü sanatçıların konser ve etkinliklerini yasaklayarak, bu sanatçıların şahsında kendisine muhalif gördüğü her türden çevreyi susturup sindirmeyi amaçladığı,
- Binlerce insanı bir araya getirip ortak duygular etrafında birleştiren konserler, festivaller, sanatsal etkinlikler, üniversite etkinlikleri; insanların ortak duygular yanında ortak taleplerinin de içerildiği, çokluğun tek adama biat dışında seçeneklerinin olabileceğini fark ettiren etkinlikler olduğu için yasaklanmaktadır.
Ama bu yasakları ve yasakçılığı sadece seçimlere ve seçim ortamının toplumsal ve siyasal gerilimleri artırması için iktidarın başvurduğu bir yönteme indirgersek olup biteni yeterince anlamış olmayız.
Seçim ortamı belki bu yasakların daha hızla devreye sokulması için bir fırsat olarak kullanılıp bir taşla birkaç kuş vurmanı fırsatı olarak kullanılsa bile gerçekte olan yasakların ve yasakçılığın tek adam yönetimi zihniyetinin merkezinde olmasıdır.
YASAKÇI ZİHNİYET YASAKLANACAK BİR ŞEY KALMAYINCAYA KADAR GİTMEK İSTER
Çünkü tek adam yönetimleri, biat etmeyi bozan, iktidarın ahlak, inanç ve yaşam tarzı anlayışıyla çelişen her çıkış, her eğilimi, her ritüeli… yasaklamayı gerektirir. Bu onların fıtratında vardır!
Erdoğan ve partisinin, 20 yıllık deneyiminden çıkardığı ders; her alanda iktidar olmalarına karşın, kültürel iktidarlarını gerçekleştirememiş olmalarının nedeni, bu alanda gerekli adımları atamamış olmalarıdır. Bu yüzden de “dindar ve kindar nesiller yetiştirme” projelerinin başarısızlığa uğraması ile muhafazakâr toplum inşası için gerekli yolu açmakta başarısız olmuşlardır. Bunun için ellerindeki son silahı, “yasakları” giderek daha çok devreye sokmuşlardır!
Peki bu yasaklar, yasakçılık nereye kadar uzanır? Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afganistan’da Taliban’ın iktidara ele geçirmesi sonrasında hedefini, “Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Daha iyi anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum” mesajıyla göstermişti. Ama bu sadece Taliban’a verilmiş bir mesaj değildir. Çünkü bu mesajı, Ayasofya’yı camiye çeviren, bir gecede “İstanbul Sözleşmesi”nden çıkan, eğitimin dinileştirilmesinde tarikat ve cemaatleri seferber eden, ekonomide bile “Nas”ı, “Zamları Allah’ın yaptığı” iddiasına kadar vardıran, en son cemevleri üstünden yeniden gündeme getirildiği gibi, ülkenin 10-15 milyonluk Alevi kitlesine Sünni değerlerle revize edilmiş bir Alevilik dayatmaya kadar götüren Erdoğan vermiştir.
Kısacası tek adam yönetimi, ülkenin “Taliban’ın Türkiye versiyonu” olmasına, yani yasaklanacak bir şey kalmayıncaya kadar durmayacağın söylemek abartı olmaz.
Tabi Türkiye’nin demokrasi birikimi, Laik ve Demokratik Türkiye mücadelesinin güçlerini yenilgiye uğratarak iktidarını uzatacak bir imkâna sahip olabilirse. Ama bunu başarması hiç kolay olmayacaktır. Tersi, yani Taliban düzeninin Türkiye versiyonu özlemcilerinin akamete uğramaları çok daha güçlüdür.
Tabi demokrasi güçleri görevlerini yerine getirdiği ölçüde!
Evrensel'i Takip Et