11 Temmuz 2022 04:50

‘Kaybedecek çok şeyi olanlar’la ‘zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayanlar’ın mücadelesi!

Tayyip Erdoğan

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan, uyguladığı ekonomik programın ipliği pazara çıktıkça daha çok hamasete başvurarak halkın yaşadıklarını ve apaçık gerçeklerin üstünü örtmeye çalışırken, öte yandan da bir zamandan beri AKP içindeki henüz kopmamış olan küskünleri yeniden kazanmaya da çalışmaktadır.

Erdoğan’ın, genel başkanı olarak AKP’deki erimeyi durdurma girişimlerinden birisine de bayramdan hemen öce tanık olduk.

6 Temmuz’da ATO Congresium’da partisinin “önceki dönem belediye başkanları istişare ve değerlendirme toplantısı” adı altında AKP’nin eski belediye başkanlarını toplayan Erdoğan, onları yeniden “aktif göreve” çağırdı.

“Sizler, AK Parti’nin bugünkü temsilcisi olduğu kadim medeniyet davamıza gönüller kazanarak katkı vermiş bir kadrosunuz. Nice siyasi başarıların, seçim zaferinin sevincini hep birlikte yaşadık… Nice badireleri birlikte aştık. Farklı görünümler altında şeytanın bile aklına gelmeyecek yollarla önümüze kurulan nice tuzakları birlikte bozduk…” diyerek hamasetin çıtasını yüksek tutan Erdoğan, en etkili olacağını düşündüğü vurgusunu konuşmasının sonuna bıraktı.

ERDOĞAN, DEVRİN AKP ZENGİNLERİNİ ZEGİNLİKLERİNİ KORUMAYA ÇAĞIRDI!

2023 seçimlerini Mecliste Cumhur İttifakının, Cumhurbaşkanlığında bizim kazanmamız şarttır. Siyasi gücümüzle, diplomatik etkinlik, ekonomik büyüklük, eser ve hizmet altyapımızla farklı bir yerdeyiz. Daha açık bir ifadeyle artık kaybedecek çok şeyimiz var” diyerek sadece eski belediye başkanlarını değil AKP iktidarıyla zenginleşen rant ve faiz gelirleri ile kârları olağanüstü artan her çevreyi harekete geçmeye çağırdı.

Elbette bu konuşmasında Erdoğan, pek çok şeyi bir arada söyledi. Her zaman olduğu gibi bir cümlesinin ötekiyle çelişmesini dert etmedi.

Ama, söylenenlerin anlaşılması için söz konusu toplantıya katılanların kimler olduğu konusu üstünde kısaca da olsa durmak gerekiyor.

Toplantının adından da besbelli olduğu gibi toplantıya katılanlar AKP’nin eski belediye başkanlarıdır. Bunun AKP literatüründeki anlamı, yerel ekonomik ve siyasi rantın başındaki kişinin oradan alınıp, “Artık seni emekliye ayırıyoruz. Bundan sonra yerel rant dağıtımının başında başkaları bulunacak” denilerek (Ki bu, AKP’li bir belediye başkanına verilecek en ağır cezadır) “Emekliye ayrılan” kişilerdir.

Bu “eski” belediye başkanlarının büyük çoğunluğu (Tabii Kayseri BB Eski Başkanı Mehmet Özhaseki gibi daha üst bir göreve getirilmek için “eski belediyle başkanı” olmamışlarsa), MAK Danışmanlık’ın Başkanı Mehmet Ali Kulat’ın ifadesiyle AKP’nin içindeki “kırgınlar”, “kızgınlar” ve “küskünler”dir. Erdoğan bunu herkesten iyi bildiği için onları uzun uzun övmüş, uzun yıllar yaptıkları kahramanlıklardan söz ettikten sonra yeniden “görev başına” çağırmıştır!

ERDOĞAN’IN ÇAĞRISI ESKİ BELEDİYE BAŞKANLARINI ETKİLEMİŞ Mİ?

Askeri bir ifadeyle söylersek Erdoğan, “Artık siz işe yaramazsınız” diye “sefer görevi” dışına düşürdüklerini, yeniden “sefere” çağırmıştır! Çünkü, “Eğer iktidarı kaybederlerse artık kaybedecek çok şeyleri var”dır!

Erdoğan’ın hitap ettikleri eğer sıradan AKP’liler olsaydı, elbette ki en azından bir bölümü yapılan övgülerden etkilenip “Reis bizi göreve çağırdı” diyerek, “Allah Allah” nidalarıyla kendilerini ortaya atarlardı! Ama yıllarca belediye başkanlığı yapmış eski belediye başkanları Erdoğan kadar “kurt”tur! Dahası, Erdoğan’ın ne amaçla kendilerini göreve çağırdığını, neden aşırı övgüler yaptığının farkındadırlar. Bu yüzden de öyle hamasetle gaza geleceklerden değillerdir!

Nitekim bu toplantıdan sızanlar, eski belediye başkanlarının “istişare toplantısı” diye çağrıldıkları toplantıda kendilerine söz verilmemesinden, Erdoğan’ın hamaset yüklü konuşmasını dinlemek için çağrıldıklarına öfkelenerek, toplantıdan eskisinden “daha kırgın”, “daha kızgın” ve “daha küskün” olarak ayrıldıkları doğrultusundadır.

Erdoğan’ın, çok büyük çoğunluğunu kendileri istemediği halde emekliye ayırdığı “eski belediye başkanı” yaptığı kişilere övgüler yağdırarak yeniden göreve çağırmak zorunda kalması, ülkeyi sürüklediği yokluk, yoksulluk ve açlığı ekonomik mucize yaratma, ülkenin “gazeteciler ve siyasiler hapishanesi”ne dönüştürülmesini “büyük demokratik atılım” gibi aşırı çelişkili değerlendirmeleri çok tartışılır olsa da onun bu konuşmasında tarihe geçecek olan yanı bu yanı değildir.

ERDOĞAN ZENGİNLERİ SINIF MÜCADELESİ TUTUMU ALMAYA ÇAĞIRIYOR

Erdoğan’ın bu konuşmasını asıl önemli yapan, “2023 seçimlerini Mecliste Cumhur İttifakının, Cumhurbaşkanlığında bizim kazanmamız şarttır. Artık kaybedecek çok şeyimiz var” biçimindeki saptamasıdır.

Çünkü bu çağrısıyla Erdoğan, bir yandan ülkenin yer altı ve yer üstü servetlerini kendi (AKP’li zenginlerin) dedelerinden, babalarından kalmış mülkleri gibi gösterirken, öte yandan da 20 yıllık AKP iktidarıyla zenginleşip sınıf atlayan, servetlerine servet katan AKP’nin kaymak tabakasına, aklınızı başınıza alın, aranızdaki ayrılıklara son vererek birleşin, “Eğer iktidarı kaybedersek, artık kaybedecek çok şeyimiz var” diyerek, onları kendi etraflarında birleşip seferber olmaya çağırmaktadır.

Burada da ister istemez Marx ve Engels’in daha 1848’de Komünist  Manifesto’da işçi sınıfı için yaptığı ve işçi sınıfının kapitalizmi yıkarak sömürüsüz ve savaşsız bir dünya kurmasının gerekçesi olarak gösterdiği, kapitalist toplumda; “Proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyleri yok. Oysa kazanacakları koca bir dünya var. Bütün ülkelerin işçileri, birleşin!” biçimindeki o ünlü çağrısını akla getirmektedir.

Çünkü böylece Erdoğan, asıl mücadelenin; “Kaybedecek çok şeyi olanlarla zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayanların mücadelesi” olduğunu itiraf etmiş olmaktadır.

İşçi sınıfı ve emekçiler de Erdoğan’ın çağrısındaki sınıfsallığı görüp bu tutuma gerektiği gibi yanıt vermek için adım attıkları ölçüde başarılı olacakları bir mücadele hattına girmiş olacaklardır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...