02 Temmuz 2022 04:36

‘Mahrem’in ifşası ve siyaset

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Geçtiğimiz hafta sızdırılan iki bant kaydı gündemi yoğun bir biçimde etkiledi. Farklı kaynaklardan iletilen, içerik ve hedef kitlesi türdeş olmayan ses ve görüntülerin ortak noktası Türkiye’nin güncel siyasetini etkilemeye yönelik bir algı yönetimi sürecine malzeme sunmalarıydı.

Her iki olaya ilişkin de sorumluluk sahibi bir tutum takınarak, özel hayatın mahremiyetine gösterilmesi gereken özeni gösterenler olduğu gibi, bir linç zihniyeti çerçevesinde davrananlar da oldu. Özellikle sosyal medyada yürütülen kampanyalar utanç vericiydi. Her iki örnekte de ses/görüntü sızdırma sürecinden tartışma biçimine kadar temel insani değerlerin gözardı edildiği gözlendi. Konuya özel hayatın mahremiyeti üzerinden ve medya etiğini önceleyerek yaklaşanlar olduysa da, siyasal alanda etki yaratmak için sızdırılan kayıtların siyasal sonuçları üzerinde yeterince durulmadı.

Siyasal ve ekonomik alanda öne çıkmış kişilerin özel hayatının yasa ve etik dışı bir biçimde kayıt altına alınıp, gündemi etkilemek üzere sızdırılması yeni bir durum değil. Bu gibi sızdırmaların sonuçları üzerine yeterince kafa yorulmaması da geçmişten günümüze sürmekte olan bir eğilim.

Bu eksikliğin gerisinde hiç şüphesiz konunun çok boyutluluğu ve tartışmalı içeriği yatmakta. Bu türden sızdırmaların neden yapıldığı ve ne gibi sonuçlar ürettiği üzerine analitik bir değerlendirmeye kalkışanların önünde pek çok engel var. İstismar edilmek üzere kaydedilmiş ses/görüntü üzerine yazıyor olmanın etik dışı bir fail olan ‘sızdırıcı’ya dolaylı bir destek sunmak anlamına gelip gelmediği, kalem sahibinin boğuşmaya başladığı ilk soru oluyor. Habersiz yapılmış kayıtlara konu olan süreci tanımlarken kullanılacak kavram seti konusundaki tercih de fikir beyan edeni zora sokmakta. Yazar bir yandan olabildiğince net bir biçimde meramını anlatmak isterken, diğer yandan önüne bırakılan tutucu eğilimlerden, çoğunlukçu reflekslerden ve ayrımcı tanım aralıklarından uzak kalmaya çalışıyor. Bu esnada, algı üretim süreçlerine ‘materyal’ kılınıp linç edilen hayatları yok sayanlardan ayrı durmak isterken, kendi sesini kısabiliyor.

* * *

Siyaset bilimi literatüründe ‘siyasal skandal’ kavramı ile tanımlanan olaylar ve bunların artçı etkileri özellikle son elli-altmış yılda gündeme girmiş durumda. Bu durumu, izleme ve kaydetme teknolojilerindeki gelişme düzeyi ile kısmen açıklamak mümkün olsa da, tek yanıt bu değil. Özellikle ikinci büyük savaştan bu yana ‘Hedefe ulaşmak için her yol mübahtır’ yaklaşımının yükselişi ve siyaset yaparken normların ihlal edilmesinde artan sıklık, gerekçeler üzerine düşünürken gözardı edilmemeli.

Bir ‘siyasal skandal’ üretmek üzere sızdırılan mahrem bilginin en önemli özelliği, yaşandığı ortamda ‘toplumsal değerler’in ne olduğu ve nasıl bir değişim içinde olduğunu göstermesi. Bu ‘gösterge’ toplumun neye değer verdiğini yansıtması yanında, kimin sözüne değer verildiğini de gözler önüne seriyor.

Ses/görüntü sızdırma eylemi, önceden planlama ve belli teknik kapasite gerektiren bir süreç. Ses/görüntü kaydına zemin oluşturacak bilginin toplanması, kayıt alınacak tuzak ortamının hazırlanması, tuzakta rol alacak aktörlerin istihdamı, kaydın alınması, saklanması ve dolaşıma sokulması için gereken örgütlülük düzeyi kapitalist toplumun egemen klikleri arasındaki rekabeti işaret ediyor. Bu tür kumpasları kuranların, utanç verici tuzaklardan siyasal enerji devşirenlerin ortak özellikleri yalnızca etik düşkünlükleri değil. Bu kişiler, şeffaf bir biçimde yürütülen siyasal mücadeleden doğan iradeye bu türden araçlarla müdahale ederek belli bir anda ve alanda etkin olmak yanında, siyasal sistemin temel dinamiklerini de dönüştürüp, kendilerine, kendi değer sistemlerine benzetmeyi arzu ediyorlar.

Bahsi geçen dönüşümün en temel özelliği ülkenin ‘siyasal katılım’ mekanizmalarını kısırlaştırması. Süreci yöneten ve yürüten kirli örgütlenme tarzı, siyasal mücadele ile geleceğine sahip çıkacak sınıf ve kategorilerin moralini bozuyor, mücadele alanlarını bulanıklaştırıyor. Bu tür yöntemlerin kanıksanmasıyla üretilen hiyerarşide işçi ve emekçiler ve onların örgütlü mücadelesi gölgede kalıyor. Siyasal ortamın kimyasını dönüştüren kumpaslar kitleleri siyasetten soğutuyor. Kalitesi giderek düşen, düzeyi yerlere savrulan siyasal ortam, siyasetten kaçışı getiriyor, ‘siyasal katılım’ düzeyini ve nitelikli siyasetçi sayısını gerileten sonuçlar ortaya çıkıyor.

* * *

Yanımızda yöremizde, skandalların siyasal alanı temizlediği, yolsuzluk ve ikiyüzlülüğe karşı farkındalığı artırdığı düşüncesiyle umutlananlara çözümün siyasal skandallardan geçmediğini hatırlatmakta fayda var. Çıkışın, programı, hedefleri, kadroları ve kaynakları bilinen aktörlerin örgütlü mücadelesinden geçtiği ve siyasal skandalların çürümeyi açığa çıkardığı kadar ömrünü uzattığı da unutulmamalı.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...