29 Haziran 2022 04:52

Rak, rak, rak geldiler!

2022 yılı İstanbul Onur Yürüyüşü

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

“Zihinlerindeki kategoriler ve ellerindeki silahlardır hepimizi köleleştiren.”
Larry Mitchell, Devrimler Arasında İbneler ve Dostları (1977)

2022 Onur Ayı etkinlikleri tarihe geçti. KAOS GL’de Yunus Emre Demir’in Boğaziçi, İstanbul ve Marmara Üniversitelerinden ODTÜ’ye, Eskişehir’den Gaziantep, Datça, Çanakkale, İzmir ve İstanbul Onur Ayı etkinliklerine uzanan baskıları derlediği haberinin başlığı düşündürücü: “Devlet LGBTİ+lara savaş açtı: 37 günde 10 yasak, en az 530 gözaltı!”. İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi 373 kişinin gözaltına alındığı İstanbul Onur Yürüyüşü’nde yaşananları “ifade, toplanma, gösteri ve örgütlenme özgürlüğünün ihlali ve işkence” olarak niteliyor.

Hükümetin LGBTİ+lara karşı uyguladığı baskı ve şiddetin arttığı bir süreden beri hissediliyordu. Bu köşede daha önce ele aldığım gibi, hükümetin atanmış memurlarının yanında iktidar destekli sivil uzantıların da LGBTİ+lara yönelik saldırı ve tacizleri devam ediyordu. Buna rağmen LGBTİ+lar bu baskı ve şiddete boyun eğmeyeceklerini ilan ettiler, susmadılar, sinmediler. İstanbul Onur Haftası komitesi bu seneki başlığı direniş olarak ilan etti ve bu onurlu duruşunu Onur Yürüyüşü’ne yönelik şiddetten sonra da sürdürdü:

“Buradan toplumsal muhalefetin her kesimine seslenmek istiyoruz: Lubunya hareketi sahiplendiği ilkelerle ve pratikleriyle herkesin özgür ve eşit yaşayabileceği bir dünya için verilen mücadelenin en temel unsurlarından biridir. Hükümetin ve iş birlikçi islamo-faşist çetelerinin bizimle olan dertlerinin asıl nedeni de budur. Dün maruz bırakıldığımız ve yasal kılıfa sokulmak istenen hukuksuz şiddetin nedeni de budur. Nefret dili örgütlenerek dışlanmaya, suçlulaştırmaya ve görünmez kılınmaya çalışılan bu harekete sahip çıkmak, devlet eliyle örgütlenmek istenen linç kültürüne yüksek sesle itiraz etmek ve yaşamın her alanında ötekileştirilen lgbti+ları savunmak, gasbedilen anayasal haklarımızın iadesi ve eşit yurttaşlık ilkeleri doğrultusunda haklarımızın koruma altına alınması için acilen harekete geçmeye çağırıyoruz! 

Ve bir kez daha duyuruyoruz: Lubunyalara boyun eğdiremeyeceksiniz. Bizim birbirimize taşıdığımız umut, cesaret ve direniş sizin yasaklarınızı aşar. Varlığımızı her gün, her alanda, ve her yıl Onur Yürüyüşlerimizde göstermeye devam edeceğiz! Çünkü biz sandığınızdan daha örgütlü, daha zırıl, daha dönmeyiz. RAK RAK RAK geldik, buradayız ve hiçbir yere gitmeye niyetimiz yok. Her gün binbir zorlukla başa çıkan lubunyalar olarak her yerde, her alanda direnmeye, yaşam hakkımızı savunmaya, eşit yurttaşlık haklarımızı alana kadar devam edeceğiz.”

Antalya’da engellemelere rağmen toplanan lubunyalar da meydan okuyorlar: “İnat ve ısrarla insanları ayrıştıran zihniyet; size nasıl birleşiliri öğreteceğiz, göreceksiniz!”

Lubunyalar 2013 Gezi direnişinden beri büyüyerek eşitlik ve özgürlük taleplerini haykırıyorlar. Gezi’nin sembollerinden biri haline gelen ve merdivenlere, duvarlara, yollara nakşedilen gökkuşağı ve “Nerdesin aşkım?” sloganı hareketin ülke siyasetinde geri dönülmez bir eşiği atladığının göstergesiydi. 2013 Onur Yürüyüşü hâlâ hafızalardan silinmeyen bir kitleselliğin ve militan ruhun ifadesiydi. Bugünkü hükümetin bastırmaya çalıştığı da işte bu hafızadır.

Ne var ki, direnişin hafızası kolluk kuvvetiyle, sivil uzantıyla, yasaklarla bastırılamaz. 2022 İstanbul Onur Yürüyüşü esnasında Twitter’da bir hesap Didem Akay ve Hande Kader’in 2015 Onur Yürüyüşü’nde tazyikli su ve gaz saldırısı altında yere oturmuş görüntülerini paylaştı.

O günü çok net hatırlıyorum. Amansız bir saldırı altında İstiklal Caddesi’nde müthiş bir kargaşa vardı. Her sokaktan sesler geliyor, caddenin çeşitli yerlerinde öbek öbek insanlar bağırıyor, direniyordu. Daha sonra Hande olduğunu öğrendiğim yoldaşa o esnada rastladım. Sakatlığımdan ötürü ağrıyla bir bacağımı sürükleyerek koşuştururken birden karşıma çıkmış, sıcak bir gülümsemeyle yüzüme bakmıştı. Etraftaki şiddete inat neşeliydi. O gün onun günüydü, direnmeye kararlıydı. Bu tavrı o gün bana umut ve azim vermişti. 2016’da yakılmış bedeni Zekeriyaköy’de bulundu. Yoldaşı Didem 2019’da hayatına son verdi. Hande ve Didem çok genç yaşta aramızdan ayrıldılar, şimdi onların direniş ruhu gökkuşağı bayraklarının arasından süzülerek cevap veriyor: “Buradayım aşkım!” Rak, rak, rak geliyorlar. Duyuyor musunuz?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...