12 Haziran 2022 04:57

Kapısı kırılan gazeteciler

masa, bilgisayar, klavye,monitör, kamera

Fotoğraf: Jinnews |

Jinnews’e 8 Haziran sabah 04.30 sıralarında baskın yapıldı. Büroda yapılan aramalarda bilgisayar ve harddiskler ile kimi kitap ve dergilere el konuldu.

Paylaş

Önüme boş bir sayfa açıp yazıya başlarken bugüne kadar gazeteci arkadaşım Ömer Çelik’in adının geçtiği kaç yazı yazdım, kaç tweet attım acaba diye düşündüm. Başlangıcı 2016 Aralık. Kamuoyunda Redhack davası olarak bilinen, dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Erdoğan’ın damadı, Berat Albayrak’ın hack’lenen maillerinden kamu yararı içeren bilgileri haberleştirdikleri için evlerine polis baskını yapılan altı gazeteciden biriydi. 24 gün gözaltında tutuldular. Ardından tutuklanıp “hükümet hakkında olumsuz yargı oluşturmak” gibi trajikomik bir gerekçeyle cezaevine konuldular. İlk duruşmaları ancak 24 Ekim 2017’de, 304 gün sonra görüldü. Çelik tahliye oldu ancak gözaltında uğradığı işkence hakkında verdiği suç duyurusu dosyada yer almadı. Davanın kalan iki tutuklusu Tunca Öğreten ve Mahir Kanaat’in serbest kalması için, onlar içeride biz dışarıda, iki ay daha beklememiz gerekti. AİHM, Öğreten ve Kanaat’in başvuruları neticesinde 2021 yılında “ifade ve basın özgürlüğü” ve “özgürlük ve güvenlik hakları”nın ihlal edildiği gerekçesiyle Türkiye Cumhuriyeti’ni mahkûm etti. İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, Derya Okatan’ın “kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” ile “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamalarından, Eray Sargın, Mahir Kanaat, Metin Yoksu, Ömer Çelik ve Tunca Öğreten’in “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasından beraatına karar verdi. Sargın, Kanaat, Yoksu, Çelik ve Öğreten “kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme”  suçlamasından ise birer yıl sekizer ay hapis cezası aldı, cezaları ertelendi.

Ömer Çelik’in evi tahliyesinden bir sene sonra Ekim 2018’de bu sefer başka bir soruşturma kapsamında baskına uğradı, kendisi evde değildi, kapısı kırıldı. Gazeteci Sedat Yılmaz Cuma günü Gazete Duvar’da yayınlanan yazısında aynı masayı paylaştığı arkadaşı için “Ömer’in evine her gittiğimde kapı numarasına bakmıyorum, polisin kapıda bıraktığı darbelerin izlerine bakarak doğru adreste olduğuma karar veriyorum” diyordu. 2016’da daha 38 günlükken babasının işkenceyle gözaltına alınmasını hatırlamıyor belki oğlu Mahir Baran, ama geçen haftaki polis baskınını unutmayacak. Polisler bu sefer Mahir Baran’ın oyun oynadığı tabletini elinden almış. Tıpkı 2010’da evi basılan o dönem Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in kızının çizgi filmlerine el konulduğu gibi…

Safiye Alagaş, Jinnews’in Haber Müdürü, Gülşen Koçuk editörü, geçen hafta gözaltına alınanlar arasındalar. Böyle soyadlarıyla yazınca kızacaklardır belki, ben onlardan çok şey öğrendim. Bu Eylül, dördüncü yaşlarını kutlayacaklar. Oysa çok daha eskiler. Türkiye'nin ilk kadın haber ajansını JINHA’yı 2012’de kurdular. 29 Ekim 2016'da 675 sayılı KHK ile kapatıldılar. Gazete Sujin olarak devam ettiler bu sefer 693 sayılı KHK ile kapatıldılar. Yılmadılar, Eylül 2017’de Jinnews olarak yola çıktılar. Son yıldönümlerinde kendilerini şöyle anlatmışlardı: “…Medyanın bugüne kadar kemikleştirdiği erkek egemen yapıyı ve eril dili sarsarak; yaşamı kadın sözüyle dönüştürmek ve Jineoloji eksenli kadın bilinci ile feminist söylemi yaygınlaştırmak için yazıyoruz. Kadının varlığını erkeğin soyadına, tahakkümüne bağlayan, kadını cinsiyet kimliğinden uzaklaştırarak ötekileştiren medya dilini teşhir etmek için yazıyoruz…”

Ömer Çelik’i 2016’da gözaltına alan polisler “Neden bu haberleri yaptın ulan!” diye bağırmışlardı, Çarşamba sabahı Jinnews’ın bürosunun kullanılmaz halini görünce bir kere daha o ses kulaklarımızda patlıyor. Hem Kürt’e hem de Kürt kadın hareketine yükseliyor o ses.

Bu iktidar gazetecilik mesleğinin varoluşuna karşı, kadınların eşitlik mücadelesine karşı, engel olamıyorlar ama toplumun ilerleyişine karşı…  Nafile bir çabayla, 71 Muhtırasında Memduh Tağmaç’ın “Türkiye’de sosyal gelişme ekonomik gelişmeyi geçti” sözüyle simgeleşen zihniyet, 90’larda “kahrolsun insan hakları” diye yürüyen polislere yaslanan bir toplum projesini canlandırma gayretinde.

Seçim yaklaştıkça baskıların artacağını biliyoruz, sansür diyoruz, dezenformasyon yasasının altında, bir kez daha, fakat bu sefer kapsamı çok daha geniş, “hükümet hakkında olumsuz yargı” oluşturmanın suça dönüştürüldüğünün farkındayız. Ancak bu iktidarın yıllardır tekrar eden repertuarında hep tekliyoruz. Bu lanet şarkı hep aynı yerden başlıyor ve biz hep aynı yerde detone oluyoruz. İktidar, Kürt gazetecilerin bilgisayarlarını sökerken yanı sıra hepimizi “abone desenleri”, “internet trafik log kayıtları”  üzerinden BTK emriyle fişliyor. Kapıyı ‘şimdilik’ kırmıyor ama işaretliyor.

Aziz Oruç’la geçen Şubat’ta Boğaziçi Üniversitesi direnişi ile ilgili hazırladığı bir haber vasıtasıyla konuşmuştuk, geçmiş olsun diyeli çok olmadı. Umarım bu yazı yayınlandığında “hepsi serbest!” diye tweet atarız.  Lakin yeterince usanıp, yeterince utanmadık mı bu ‘geçmiş olsun’lardan…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...