07 Haziran 2022 04:55

TÜİK bilerek ve isteyerek enflasyonu düşük belirliyor! Çünkü…

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

TÜİK’in, 2022 yılı mayıs ayı tüketici fiyat endeksi (TÜFE)’deki artışı 2.98 yıllık artışı da yüzde 73.50 olarak belirlemesi hem TÜİK’in verilerini yeniden tartışmaya açtı hem TÜİK’teki tayinleri hem de iktidarın TÜİK’i niçin ve nasıl kullanıldığını yeniden gündemin ön sırasına çıkardı.

  • Gerek bağımsız iktisatçıların kurduğu ENAG’ın gerekse İstanbul Ticaret Odasının mayıs ayı enflasyonunun yüzde 5’in üstünde olduğunu açıklamaları,
  • TÜİK’in kendisinin de mayıs ayı üretici enflasyonunu (ÜFE) yüzde 8.76, yıllık bazda ise yüzde 132.16 gibi, mart 1995’ten beri en yüksek ÜFE’yi rekor bir düzeyde belirlemiş olmasına rağmen mayıs TÜFE’sini 2.98 olarak belirlemesi,
  • TÜİK’in enflasyon verilerini açıklarken, her ay yayımladığı hangi maddelerde fiyat artışının ne kadar olduğunu gösteren “TÜİK madde sepeti fiyat listesi”ni yayımlamaması ve bundan sonra bu listenin yayımlanmayacağını duyurması,
  • Son bir yılda dört kez TÜİK başkanının görevden alınması ya da istifası. 29 Ocak’ta TÜİK Başkanı Sait Erdal Dinçer’in görevden alınıp yerine Erhan Çetinkaya’nın atanmasının arkasından 2 TÜİK Başkan Yardımcısının ve Fiyat İstatistikleri Dairesinin Başkanı Cem Baş’ın, 4 Haziran da 20 bölge müdürünün de görevden alınması, en son da üç gün önce Tüketici Fiyatları Grup Başkanı Mustafa Teke’nin görevden alınması… TÜİK’in enflasyon hesabı ve enflasyona dair verilerini daha da tartışmalı hale getirdi.

TÜİK: EN BÜYÜK TİS’İN ÇOK HASİS PATRONU!

Elbette ki TÜİK enflasyonu etrafındaki tartışma ne iktisatçılar arasında bir akademik tartışma ne de siyasilerin üstünde dans ettiği bir polemiklerle sınırlı bir tartışmadır. Tersine bu tartışma, asıl olarak halkın ekmeği ile;

  • TİS yapılan sendikalı işçilerin ve kamu ekçilerinin ücret ve maaşlarına yapılacak zamlardaki “+ enflasyon farkı”,
  • Asgari ücrete yapılan zammın (Son yıllarda refah payı gündeme alınmadığı da dikkate alındığında) hemen tamamı,
  • Özel sektörde çalışan beyaz yakalı emekçilerin ücretlerine yapılan zamların en birinci kriteri,
  • Memur, işçi, BAĞKUR emeklilerinin maaşlarına yapılacak zammın tamamı TÜİK enflasyonuna bağlı olarak belirlenebilmektedir!

Bu yüzden de TÜFE ne kadar düşük belirlenirse tüm emekçilerin ücretlerine yapılacak zam da o kadar düşük belirlenmektedir.

29 Ocak 2022 günü görevden alınan dönemin TÜİK Başkanı Erdal Sait Dinçer, 20 Ocak’ta, Dünya gazetesine verdiği söyleşide, “Ben 84 milyona karşı sorumluyum, bir yanlışa imza atarsam 84 milyonun hakkını yemiş olurum” diyerek, enflasyonun gerçekte olandan daha az tespit etmenin “84 milyonun hakkını yemek” olduğunu söyleyerek, TÜİK enflasyonun ne anlama geldiğin itiraf etmiş oldu. Bu açıklamadan 9 gün sonra da görevden alındı!

Kısacası TÜİK enflasyonu düşük göstererek, bütün emeği ile geçinenlerin yani 84 milyonun en az 75 milyonunun patronu durumuna gelmiştir. Hem de “emekçi düşmanı”, “halk düşmanı” denebilecek son derece hasis bir patron!

ASIL SORUN TÜİK DEĞİL TÜİK’İN DE PATRONU TEK ADAM YÖNETİMİ!

Kuruluş yasasına göre TÜİK az çok bir özerkliğe sahipti. Ve son yıllara kadar enflasyon başta olmak üzere verilerine pek bir itiraz olmuyordu. Ama AKP iktidarı, özellikle de topluma verecek bir şeyi kalmayan tek adam yönetimi ile birlikte TÜİK’in verilerinin iktidarın politikalarının eleştirisine dayanak olmayacak biçimde maniple edilmeye başlanmasıyla TÜİK de iktisatçıların ve muhalif siyasetinin eleştirilerinin hedefi olmaya başladı.

Uzunca bir zamandan beri TÜİK’in itibarı, az çok gerçekleri araştıran iktisatçılar, bilim insanları ve elbette ki çarşı-pazarda geçek enflasyonu yaşayan emekçiler indinde sıfırlanmış durumda.

Nitekim artık enflasyonla ilgili TÜİK’in verilerine tek adam yönetiminin bu veriler üstünden halkın kafasını karıştırmak isteyen propagandacıları dışında kimse inanmıyor. Yandaş propagandacılar da inanmıyorlar. Bu verilerin nasıl maniple edildiğini de bizden iyi biliyorlar. Ama, işlerine böylesi geldiği için bu veriler gerçeği yansıtıyormuş gibi kullanıyorlar.

Bu yüzden de sorun TÜİK’in kendisi değil onu böyle kullanan, bu amaç için de sürekli operasyon yürüten, az çok gerçekleri açıklamakta ısrar ettiğini düşündüğü her yöneticiyi görevden alıp yerine “Bu bana daha koşulsuz biat eder” dediği kişileri atayan tek adam yönetimidir.

YOKSULLARDAN ZENGİNLERE SERVET AKTARIMINA ‘MEŞRUİYET’ SAĞLAMAK İÇİN!

Kısacası tek adam yönetimi; nasıl döviz fiyatlarını “bilerek ve isteyerek” artırıyorsa, nasıl enflasyonun “bilerek ve isteyerek” yükselmesini sağlayan önlemler almaya devam ediyorsa, TÜİK’in enflasyon hesabı da bilerek ve isteyerek maniple edilmekte, dolayısıyla yoksullardan zenginlere servet aktarımına “meşruiyet” sağlanması amaçlanmaktadır.

Nitekim, Erdoğan’dan sonra ekonominin baş sorumlusu olan Bakan Nebati; gözleri parlayarak “Dar gelirliler dışında herkesin kazandığını” söyleyerek bu politikanın amacını açıkça itiraf etmiştir.

Tabii burada;

  • Sendikal bürokrasinin ve emek mücadelesi adına öne çıkan bazı çevrelerin ücret ve maaş zamlarını işçinin, emekçinin insanca yaşayacağı bir ücret ve maaş zammı (Bugün insanca yaşama sınırının yoksulluk sınırının üstü olduğu) yerine enflasyona bağlamış olması, gerektiğinde ek zam talebinde bulunmayı reddetmesi,S
  • özde TÜİK enflasyonunun gerçek enflasyonu yansıtmadığı söylense bile fiiliyatta ücret ve maaş zamlarında TÜİK enflasyonunun gerçek enflasyonu yansıttığının kabul edilmesi gibi önemli sorunlar vardır.

Ama bu yukarıdaki tartışmanın diğer yüzüdür ve bu köşenin ve Evrensel’in okurlarının sürekli konusudur.

Elbette önümüzdeki günlerde de sorunun bu boyutunu da sıcak gelişmelere göre yeniden yeniden tartışacağız.

Ama bugün bu yazıyı, iktidarın emek mücadelesini ittiği bu labirentten çıkarmanın tek yolunun işçi sınıfı başta olmak üzere tüm emeği ile geçinen emekçilerin talepleri etrafında birleşerek ortak mücadele hattına girmesinden geçtiğini belirterek bitirelim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...