30 Mayıs 2022 05:00

‘Dezenformasyonu önleme’ adına sosyal medyaya çifte sansür düzenlemesi geri çekilmeli!

Gazete tomarları ve sosyal medya logoları üzerinde yasak işareti

Görseller: Pixabay, Kolaj: Evrensel

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile AKP ve MHP’nin uzun süredir üstünde çalıştıklarını söylediği, “dezenformasyonla mücadele” diye propaganda edilen yasa teklifi 40 maddelik bir düzenleme olarak önceki gün TBMM’ye sunuldu.

“Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” adıyla TBMM Başkanlığına sunulan ve TCK’nin 217. maddesine eklenecek düzenlemeye göre, “Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaktır”!

Böylece tek adam yönetiminin, uzun zamandır üstünde çalıştığı belirtilen düzenlemeyi; “kamu düzeni”, “ülkenin iç ve dış güvenliği”, “kamu barışı”, gibi kişiye göre değişecek, muğlak, soyut kavramlar üstünden şekillendirerek, sosyal medya üstünde ağır bir sansür getirmeyi amaçladığı da ortaya çıkmış oldu.

UYGULANAN, UYGULANACAK OLANIN GARANTİSİDİR!

Aslına bakılırsa bu yasa teklifi, tek adam yönetimin her kademedeki sözcülerinin sıkça yaptıkları açıklamalarda da çekinmeden söyledikleri gibi, “Türkiye’nin en büyük baş belası” olan sosyal medyayı zapturapt altına almak için düzenlenmiştir. Tıpkı “terör”, “bölücülük”, “milli güvenlik”, “beka” gibi muğlak, kişiye göre her anlama gelebilecek kavramlar üstünden onlarca yıl hapis cezaları verilebildiği, ya da “milli güvenlik”, “halk sağlığı” bahane edilerek “lastik”, “metal”, “cam” gibi ne “milli güvenlik” ne de “halk sağlığı” ile ilgisi olan grevlerin nasıl yasaklandığı (AKP iktidarı boyunca 16 grev bu gerekçelerle yasaklanmıştır) dikkate alındığında, bu muğlak tanımlamaların sosyal medyayı susturma amaçlı bir Demokles Kılıcı olarak kullanılacağı apaçıktır. Ki, bu düzenleme ile internet sitelerine BİK’ten ilan alma hakkı tanınarak sanki bir destek de sağlanıyor görünse de gerçekte, ilan alma BİK’in denetimine bağlanarak adli cezaların yanına BİK de gardiyan olarak dikilmektedir. Medyadaki uygulamaya bakıldığında bu düzenlemenin sadece bağımsız siteleri kontrol altına almanın, yandaş siteleri de beslemenin bir dayanağı olarak kullanılacağı tartışmasızdır.TBMM’ye sunulan 40 maddelik yasa teklifi ile sosyal medya ve gazeteciler hapis cezası ve BİK’in denetimine sokularak çifte sansür kıskacına alınırken, Basın Kartı Komisyonunu da yeniden düzenleyerek, komisyonun 9 üyesinden 5’inin İletişim Başkanlığı tarafından seçilmesi getirilerek, basın kartının gazetecileri zapturapt altına almanın bir aracına dönüştürülmesi amaçlanmıştır. Tabii burada Cumhurbaşkanı tarafından kamu yararına çalışan vakıf ve dernek yöneticilerine (açıkça yandaş site ve derneklerin yöneticilerine) basın kartı alma hakkı tanınması da ihmal edilmemiştir!

Kısacası görsel ve yazılı basındaki uygulamalar yasanın sosyal medyaya çifte sansür olarak kullanılacağının göstergesidir!

‘DEZENFORMASYONU ÖNLEME’ PEK ÇOK ÜLKEDE TARTIŞILIYOR AMA…

Evet bugün dünyanın pek çok ülkesinde “dezenformasyona karşı mücadele” önemli bir sorun olarak tartışılmaktadır. Ama bu tartışmalar kamuoyunda başta basın meslek örgütleri olmak üzere bilim insanları, muhalif siyasi parti ve çevrelerinin, ilgili kitle örgütlerinin temsilcilerinin katılımıyla, medya ve halkın haber alma özgürlüğü zedelenmeyecek bir içerik kazandırmak için tartışılmaktadır.

Önceki gün TBMM’ye getirilen sosyal medya ile ilgili düzenleme ise, eğer Saray’da hazırlanıp milletvekillerinin önüne konmadıysa, AKP-MHP ile Saray arasında, kapalı kapılar arkasındaki görüşmelerle kotarılarak TBMM’ye getirilmiştir. Tabii bir de ABD merkezli Teknoloji firmalarından görüş alınmıştır.

TGS, TGC, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Ulusal Komitesi, ÇGD, Basın Konseyi, Haber Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) gibi gazeteci örgütleri, “Dezenformasyonu önleme” amaçlı olduğu iddia edilen bu yasa teklifinin gerçekte “Sosyal medyayı zapturapt altına alma” amaçlı bir “sansür ve otosansür” yasası olduğunda hemfikirler! Ve bu basın meslek örgütleri, basına ve gazetecilere çok önemli sınırlamalar, sosyal medyaya çok ağır sansür getirecek bu düzenlemenin derhal geri çekilmesini istemektedirler.

Çünkü bu AKP-MHP çoğunluğunun ve tek adam yönetiminin “kaldır el indir el” mekanı haline getirilen Meclisten az çok demokratik bir sosyal medya yasası çıkmasını beklemedikleri için gazeteci meslek örgütleri, çok haklı olarak teklifi “Kabul edilebilir” hale getirecek öneriler yapmıyor, geri çekilmesini istiyorlar.

SEÇİMİ KAZANMA DEĞİL ‘GÖTÜRME’ ADIMLARINDAN BİRİSİ!

CHP başta olmak üzere Millet İttifakı çevresindeki partiler ise bütün diğer taleplerde olduğu gibi, “Bizi iktidara getirin, demokratik bir sosyal medya yasası çıkaralım” demeyi aşmayan bir muhalefet yürütecek, Mecliste de bu doğrultuda davranacak görünmektedirler.

Bu da sosyal medya yasa tasarısının geri çekilmesi için mücadeleyi gerçeğin peşinde koşan gazeteciler, basın ve halkın haber alma özgürlüğü mücadelesi veren gazeteci meslek örgütleri başta olmak üzere, aydınlar, demokratlar, ilerici demokrat güçler, medya ve sosyal medyaya sansürün halkın ekmeğine uzanan eli tamamen serbest bırakmak olduğunun farkında olan işçi ve emekçilerin ileri kesimi, mücadeleci sendikacılar… bu sansür ve otosansür yasa teklifinin geri çekilmesi mücadelesini gündemlerinin ön sırasına koymak durumundadırlar.Siyasi gündemin giderek seçim iklimi tarafından kapsanacağı da dikkate alındığında, medya ve sosyal medya özgürlüğü mücadelesinde, bu mücadelenin halkın haber alma özgürlüğü ile bağlantısı ve bunun öne çıkarılması önem kazanacaktır. Çünkü sosyal medyaya çifte sansür düzenlemesiyle tek adam yönetimi kazanmayacağı seçimi “götürme” adımlarından birisini daha atmayı amaçlamaktadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...