22 Mayıs 2022 02:22

Faşizm kurbanı 44 çocuk

Fotoğraflar: Wikimedia Commons (CC BY 2.5)

Paylaş

Izieu, Fransa’da küçük bir köy. Nisan 1943’de bu köydeki bir çiftlik evi, faşistlerin yürüttüğü soykırım dehşetinden korunması gereken çocuklar için barınağa dönüştürüldü. Barınakta yalnız Fransa’dan değil, Belçika, Avusturya, Almanya, Polonya ve Cezayir gibi farklı yerlerden getirilmiş çocuklar da bulunmaktaydı.

Çiftlik gözlerden ırak olsa da, Nazilerin yaklaştığı bilindiği için 80 kadar çocuk 1944’de İsviçre’ye gönderilmiştir. Nisan geldiğinde barınağın sorumlusu Sabine Zlatin, yaşları 4 ile 17 arasında olan diğer çocukları gönderebileceği güvenli yerler aramaktadır.

6 Nisan 1944’de, sabah saatlerinde çiftliğe Naziler geldi. Kahvaltı masasındaki 44 çocuk ve 7 yetişkin hızla kamyonlara bindirildi ve Lyon’a götürüldüler. Lyon’da sorguya çekildikten sonra, hemen ertesi gün, iş birlikçi rejimin denetimindeki Drancy Kampına gönderildiler. Paris yakınlarındaki bu kampa getirilen Yahudiler, bir süre sonra öldürülecekleri Auschwitz toplama kampına aktarılıyordu.

Çiftlikten alınanlara ne olduğu biliniyor çünkü içlerinden biri, Lea Feldblum kurtuldu. Feldblum ve diğer tutsaklar, Drancy Kampından alındılar ve 15 Nisanda Auschwitz’e getirildiler. 34 çocuk hemen o gün gaz odalarına gönderildiler. Geriye kalan 10 çocuk ve yetişkin de çok geçmeden aynı şekilde öldürüldüler.

6 Nisan sabahı Izieu’de yaşananları aktaran görgü tanıklarından biri Dr. Leon Reifmann. O sabah çiftliğe iki çocuk getirmiş olan Reifmann kaçmayı başardı ama annesinin, babasının, kız kardeşinin ve yeğeninin yakalanışını gördü. Askerlerin başındaki Nazi subayını da.

Bir diğer görgü tanığı Jacques Favet de askerlerin başındaki subayı gördü ve o yüzü hiç unutmadı. Çocukları birer “patates çuvalı” gibi kamyona atan acımasız askerlerin başındaki subayı, yıllar sonra, 1972’de televizyonda gördüğünde tanımakta hiç zorlanmadı. Bu subay, Klaus Barbie idi.

Klaus Barbie, herhangi bir gestapo subayı değil. Lyon ve çevresindeki direnişi kırmak için en korkunç yöntemleri kullandığı, Yahudilere ve direnişçilere bizzat işkence yapmakla övünen, “Lyon Kasabı” olarak adlandırılan bir Nazi. 44 çocuğun ölüme gönderilmesinin baş sorumlusu da o.

Barbie tarihsel açıdan da çok önemli. Barbie ve onun gibi “etkili istihbarat uzmanı” Naziler, işledikleri insanlık suçlarının hesabını vermediler. Bunun yerine, “yeni patronlar” tarafından işe koşuldular. Barbie, ABD gizli servisinin komünizm karşıtı çalışmalarında yer aldı. Avrupa’daki görevi bittiğinde, Bolivya’ya geçmesi sağlandı ve orada yıllar boyunca faşizme hizmet etti. Bu yetmezmiş gibi, Batı Almanya Gizli Servisi için de çalıştı.

Barbie neredeyse 40 yıl sonra, Bolivya’da diktatörlüğün çökmesi ardından 1983’de Fransa’ya getirildi. Kendisine verilmiş olan 1947 ve 1954 tarihli iki ölüm cezası, bu ceza kaldırıldığı için ömür boyu hapse çevrildi. Barbie’nin Fransa’ya getirilişi bir skandala dönüşünce, ABD yönetimi hesap vermek zorunda kaldı. Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan ve ABD Senatosuna sunulan raporda özetle şöyle deniyordu: “ABD hükümeti görevlileri, Fransa hükümeti tarafından suçlu olduğu için aranan bir kişiyi korumuş ve kaçmasına yardımcı olmuşlardır. Barbie, bu sayede, 1950’de Fransa’da yargılanamamış; 33 yıl boyunca serbest kalabilmiş ve adalete hesap vermekten kaçabilmiştir.

Barbie öleli çok oldu ama çıkarılacak dersler bugün hâlâ önemli. 44 çocuğu ölüme gönderen Barbie ile, Maraş’ta hamile kadınları ve bebekleri öldürenler aynı suçu işlediler. Maraş’ta ve başka yerlerde katliam yapanların daha sonra Meclise sokulması ile Barbie gibi Nazilerin korunması ve kullanılması hiç farklı değil. “Yeni Türkiye” nasıl kuruldu, bugün ırkçılık nasıl ürüyor, mafya benzeri polis devleti nasıl ortaya çıktı anlamak zor değil. Günümüzde olanları anlamak için tarihte olanları iyi bilmek gerekiyor. Faşizm ve türevleri yeni değil. Faşizm, eskiden olduğu gibi bugün de çocukları hedef almaktan geri durmuyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...