13 Mayıs 2022 00:56

Son 3-5 güne sığdırılan gelişmeler neyi gösteriyor?

Eskişehir'deki Gezi davası protestosu

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Türkiye’nin, bugün bile tarihi belirsiz de olsa, bir yıla yakın bir zamandan beri “seçim sathı maili”nde olduğu siyasette olup bitenleri izleyen herkesin kabul ettiği bir gerçek.

Bir diğer gerçek ise, tek adam yönetiminin arkasındaki Cumhur İttifakının, seçimin tarihi ve biçimi (erken, baskın ya da zamanında) ne olursa olsun, mevcut yasalar çerçevesinde bir seçimi kazanma ihtimali kalmadığı için seçime, hem “sıcak ve somut” siyasi rakibi Millet İttifakı partilerini hem de tek adam rejimine boyun eğemeyen emek demokrasi güçlerini ezerek gitmek istediğinde herkes hemfikir.

Aslına bakılırsa, ülkemizde Erdoğan-AKP iktidarı, 7 Haziran 2015 seçiminden beri normal koşullarda bir seçim yaptırmadı. Tersine, 7 Haziran seçiminden beri tüm seçimlere hile-hurda karıştırılarak seçimlerin “şaibeli” hale getirildiğine de, eğer fanatik yandaş değilse hiç kimsenin kuşkusu yok.

Ama bu sefer önceki bütün seçimlerden farklı olarak, hem muhalif güçlerin önceki seçimlerde yapılan hile-hurda yöntemlerine karşı önlem geliştirmeyi öğrenmiş olmalarını hem de YSK’yi ve öteki araçlarını kullanarak seçimi oldubittiye getirerek “Atı alıp Üsküdar’ı geçemeyeceğini” dikkate alan iktidar, bu seçimde yeni bir strateji geliştirerek adımlar atmaktadır.

Nitekim tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı, önümüzdeki seçime, sadece siyasi rakipleri olan Millet İttifakı ve partilerini değil emek ve demokrasi güçlerini, kendilerine biat etmeyen her gücü ezerek, dolayısıyla muhalefeti halk indinde iktidar seçeneği olmaktan çıkaracak kadar itibarsızlaştırarak, seçime gerçekte “Tek parti olarak girmeyi” amaçlamaktadır.

İKTİDAR, TÜM MUHALİF GÜÇLERİ EZEREK SEÇİME GİTMEK İSTİYOR

HDP’nin eş başkanlarının, milletvekillerinin tutuklanması, seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınıp yerine “kayyum” atanması, “Kobanê davası”nın yeniden açılması ve HDP’nin kapatılması davaları, elbette hukuki değil doğrudan iktidarın muhalefetin en dinamik gücünü ezme ve etkisizleştirme ve ezme girişimidir. Bugün de HDP’yi etkisizleştirme girişimleri çok yönlü olarak sürdürülmektedir.

Burada yeni olan ise;

  • 25 Nisan’da karara bağlanan Gezi davasında Osman Kavala’ya beklenmeyen biçimde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken yargılanan 7 aydın ve demokrata 18’er yıl ceza verilerek tutuklanmaları,
  • Rize’de Çay üreticilerinin eylemlerinin, Gaziantep’te DEVA Partisinin mitinginin, Eskişehir’de 10-24 Mayıs tarihleri arasında yapılacağı çok önceden duyurulan Anadolu Fest’in, Adana’da siyasi partilerin faaliyetler dışındaki tüm eylem ve etkinliklerin 15 gün süreyle valilerin emriyle tamamen uydurma gerekçelerle yasaklanması,
  • Halk TV, KRT TV, TELE1 ve Flaş TV’ye, Milletvekilleri Özgür Özel ve Ahmet Şık’ın, Gezi Davası ile ilgili karara yönelik eleştirilerini yayımlayarak “Suçu ve suçluyu övme ve iktidarı küçük düşürme ve aşağılama suçu” işledikleri gerekçesiyle RTÜK tarafından ceza kesilmesi,
  • Yaptığı haberlerle iktidarı rahatsız eden Halk TV Muhabiri ve Yazarı Gazeteci İsmail Saymaz’ hakkında, “Gezi Parkı davasında AK Parti’den aday adayı olmuş hakimin eşinin FETÖ’den şüpheli olduğunu belgelere dayanarak yazdığı haber üzerine hakkında “terör soruşturması” açılması,
  • Pandemi bahanesiyle yasaklanan “canlı müzik”in gece saat 24.00’ten 01.00’e uzatılsa da yasağın ısrarla sürdürülmesi,
  • Nesin Vakfının (Bir tarikatın şikayeti üzerine olduğu belirtiliyor) “usulsüz bağış topladığı” gerekçesiyle hesaplarının bloke edilmesi, bütün bu önemli gelişmelerin 3-5 güne sığdırılmış olması, seçim sathı malindeki yolculukta yeni bir aşamaya geldiğimizi gösteriyor.

TEK ADAM YÖNETİMİ ‘SEÇİM STARTI’NI VERDİ!

Yukarda sıralanan gelişmelere birer birer baktığımızda, böyle “vaka”ların son yıllarda sıkça rastladığımız “vakalar” olduğu söylenebilir.

Ancak bugün karşı karşıya olduğumuz durum;

  1. Bir ucunda medya ve gazeteciler üstündeki baskıları artırma, sansür ve otosansürü katmerleştirme, milletvekillerinin kürsü dokunulmazlığının açıkça ihlali ve haklarında mahkeme kararı kesinleşmemiş kişileri suçlu ilan etmekle de kalmayıp onlar hakkındaki haberi “Suçu ve suçluyu övme” olarak gösterip medya kuruluşlarına ceza yağdırılması,
  2. Valilerin savcıların, mahkemelerin, müfettişlerin, tek merkezden aldıkları bir emirle hareket ediyormuş gibi (gibisi bile fazla) tam bir koordinasyon içinde davranmaları ve bu önemli gelişmenin 3-5 güne sığdırılmasının başarılması elbette ki manidardır! Ve bu içinden geçilen dönemin anlam ve önemi bakımından üstünde durulması gereken bir manidarlıktır!

Kısacası, zaten bir yıl öncesinden beri girdiğimiz “seçim sathı mailinde” Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın “HDP’yi ezme adımına”, örneğin DEVA mitingini yasaklayarak diğer muhalif partileri hedefe koyduğunun göstergesi olarak değerlendirilmesi gerektiği gibi, “Anadolu Fest”in yasaklanması da “kızlı-erkekli” etkinlikler, ortak çadırda kalma, müzikli danslı eğlenme olarak da yansıyan seküler yaşam tarzını benimseyen kesimlere karşı harekete geçildiğinin somut işareti olarak görmek gerekir.

Evet, seçim tarihi henüz belli değildir. Seçimin resmi tarih 23 Haziran 2023’tür. Ama “baskın” ya da “erken” bir seçim de henüz tümüyle ihtimal dışı değildir. Ancak, iktidarın girişimlerini artık onun “seçim startı” verdiğinin işareti olarak görmek gerekir.

Gelişmeler, tek adam yönetimini muhalif partilere ve tüm muhalif gördüğü toplumsal kesimleri ezerek etkisizleştirme, itibarsızlaştırma adımlarını sıklaştıracağı ve baskı ve şiddetin envaitürünü kullanmaktan imtina etmeyeceğini göstermektedir.

Bu yüzden de tek adam yönetimine karşı tüm güçlerin ellerindeki her imkanı seferber etme, iktidarın topyekün saldırısına karşı tüm diri güçlerin harekete geçirilmesi ertelenemez hale gelmiştir.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...