13 Nisan 2022

Ukrayna savaşı 50’nci gününe dayanırken taraflar mevzilerini yeniliyor

Hafta sonunda İngiltere Başbakanı Boris Johnson Kiev’e giderek Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile görüştü. Johnson zafer kazanmış bir komutan edasıyla Kiev’in Bağımsızlık Meydanı ile bazı cadde ve sokaklarında Zelenskiy ile kol kola dolaştı.

Ukrayna’da savaş 50’nci gününe adım atarken Batılı emperyalistler, Rusya’nın geri çekildiği kentlerdeki yıkımın, gerçekliği tartışmalı da olsa geride bırakılan “sivil cesetler”in fotoğraflarını yayımlayarak batılı haber ajansların propaganda gücünü de arkalarına alarak Rusya’yı dünya kamuoyunda “savaş suçlusu” olarak mahkum ettirmeyi amaçlamaktadır. Sadece bu kadar da değil, Ukrayna ordusu ve direniş gücü övülürken, bu gücün bir kibir abidesi olan Putin’in karizmasına derin ve iyileşmesi kolay olmayacak bir çizik attığı da propagandanın önemli bir unsuru yapılarak psikolojik bakımdan üstünlük de gözetiliyor.

Rusya ise bir yandan “Bir geri adım yok, zaten amacımız böyleydi; operasyon başarıyla devam ediyor” diyerek propaganda da bir adım geri atarken, Ukrayna operasyonunun komutanının Putin tarafından görevden alınması ve Kremlin Sözcüsü Peskov’un, “Ağır kayıplar verdik. Bu bir trajedi. Operasyon amacına varınca bitecek!” biçimindeki açıklaması, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik savaşa dönüşen operasyondan beklediği sonuçları, en azından şimdilik alamadığını zımnen de olsa kabul etmiş olduğunu gösteriyor.

JOHNSON’IN KIEV ZİYARETİ HERHANGİ BİR ZİYARETTEN FAZLASIDIR!

Johnson’ın Kiev ziyareti, herhangi ülkenin başbakanının Ukrayna Devlet Başkanını ziyaret etmesi değildir.

Çünkü İngiltere, Ukrayna krizinde örneğin Avrupa’nın en büyük gücü olan Almanya’nın Başbakanı Shultz ya da AB’nin bu krizdeki sözcüsü ve temsilcisi olarak hareket eden Macron’dan daha özel bir öneme sahiptir. Çünkü İngiltere, Rusya’nın Ukrayna’yı işgale hazırlandığını iddia etmekle kalmayıp ABD’nin ve NATO’nun daha agresif davranması için teşvik edici olan, dolayısıyla Rusya’nın bu işgal hareketine girişmesi için provokatif bir ortam oluşturulmasında en önde giden ülkeydi. Bu yüzden de ziyaretin sadece İngiltere Başbakanının değil; ABD ve Batı emperyalizminin en önemli temsilcisinin Kiev meydanından Rusya’ya meydan okuması olarak görülmesi yanlış olmaz.

Johnson’la yaptığı görüşmelerin ardından, “Görüşmenin verimli geçtiğini” söyleyen Zelenskiy, “Londra’nın, Ukrayna devletinin güvenliğinde kilit bir rol oynamasını bekliyoruz. Rusya’yı barışa zorlamak için daha fazla baskı uygulanması gerekiyor. Batılı demokratik ülkeler İngiltere’yi örnek almalı” diyerek bu ziyarete verdiği önemi ifade ediyor.

RUSYA HANGİ SONUCU ALMAK İSTİYORDU DA ALAMADI?

Söz konusu olan Rusya tarafının istemleri olduğunda burada akla, “Rusya işgale varan girişimiyle hangi sonucu almak istiyordu da alamadı? sorusu gelebilir.Gerek Belarus ve Türkiye’deki yüz yüze görüşmeler sırasında yapılan açıklamalardan gerekse her gün sürdüğü bertilen “online” görüşmelerden sızan bilgilere bakıldığında Rusya’nın “Kırım’ın ilhakı ile Lugansk ve Donetsk halk cumhuriyetlerinin bağımsızlığının tanınması”, “Ukrayna’nın NATO’ya üye olmayacağına dair garanti verilmesi”… gibi pek çok madde sayıldı ve bazen bunların çoğunda anlaşıldığı, bazen de hiçbirinde anlaşma sağlanmadığına dair haberler çıktı. Ancak gerek Kiev’in kapılarına kadar dayanan Rusya ordusunun gerek savaş planına gerekse Ukrayna krizinin dünyanın bugünkü konjonktüründe kazandığı pozisyona bakıldığında, Rusya’nın bu operasyonda olmazsa olmaz amacının, “Batı emperyalizminin iş birlikçisi Zelenskiy Hükümetini devirirken yerine Rusya emperyalizminin iş birlikçisi bir hükümetin kurulması” olduğunu söylemek bir abartı olmaz.Gelinen yere bakıldığında; Rusya’nın giriştiği operasyonda “A Planı”nın başarısızlığa uğradığını bu yüzden de güçlerini Doğu Ukrayna’ya Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerinin bağımsızlığı (zamanla Rusya’ya ilhakı), ile Ukrayna’nın Karadeniz’le bağlantısını kesmek (Bu amaca C ya da D planı da olabilir) Ukrayna’yı bir “kara devleti”ne dönüştürmek olduğunu söylemek gerçeğe en yakın yaklaşım olur.Ama Rusya için asıl “kayıp” karşı tarafın (NATO ve batı emperyalizminin) kazancıdır! Ki; bu kazancın başında NATO’nun 1990’lardan beri en önemli sorunu olan “iç birliği” ve “düşmansızlık” sorununu çözerek, “Soğuk Savaş”tan beri ilk kez, NATO üyesi olmayan ülkeler de dahil Avrupa’nın birkaçı dışında bütün ülkeleri, Rusya’ya karşı teyakkuza geçirmiş olmasıdır. İkincisi ve uzun vadede daha önemli olacak olan ise, “Rusya’nın Avrupa ve komşuları için ulusal güvenlik tehdidi olan bir ülke olduğu” tezinin olağanüstü güçlenmiş olmasıdır.

UKRAYNA ÜSTÜNDEN PAYLAŞIM MÜCADELESİ UZUN SÜRECEK

Hiç kuşkusuz yukardaki ana çizgilerine değinilen fotoğraf Ukrayna etrafında emperyalist güçlerin bugünkü pozisyonlarıdır. Ama nihayet bir fotoğraftır.

1990’ların başında büyük iddialarla ilan edilen “yeni dünya düzeni”nin çöktüğü ve yeni bir “yeni dünya düzeni”nin kurulmasının girişimleri olduğu iddialarıyla birleştiğinde, olup bitenleri anlamak kolaylaşmaktadır. Dolayısıyla olup bitenleri yenen-yenilen değil ama an itibarıyla aralarındaki mücadelede pozisyonunu güçlendiren (kazanan) ya da zayıflatan (kaybeden) olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır.

Yukarıdan beri Batı emperyalizmi ile Rusya arasındaki savaşta söylenenler de bu çerçevede değerlendirilmelidir. Belki burada bir saptama daha yapmak gerekir. Ki o da; bütün bu çatışmaların, yıkımların, katliamların sivil ve askeri kayıpların, ölümler ve öldürmelerin, toprak kayıpları ve kazanımlarının… iki emperyalist kamp tarafında da yoğun bir kara propaganda kampanyası eşliğinde sürdürmeleridir. Bu yüzden de tarafların açıklamalarına başka kaynaklardan doğrulandığı ölçüde itibar edilmesi gerekir.

Kısacası taraflar, ateşkesler, uzlaşmalar ve anlaşmalarla kesintiye uğrasa da artık uzun süreceği anlaşılan Ukrayna’daki mücadelede mevzilerini yeniliyor.

Bugün gelinen yerde bu  köşe yazısının son sözü; Ukrayna’yı Rusya için bir bataklık olarak kullanmada ileriye doğru bir adım atmış olan Batılı emperyalistlerin bu bataklığı derinleştirmek için sulamaktan, Rusya’nın da görünür bir gelecekte Ukrayna üstünden öne sürdüğü amaçlarından vazgeçmeyeceği dikkate alındığında, 50’inci gününe giren savaşta bir yenen ve yenilenin olmadığı “Ukrayna krizi”nin önümüzdeki aylarda, eğer emperyalistler dünyanın başına daha büyük belalar açmazsa yıllarca da dünyanın sıcak sorunu olmaya devam edeceği olabilir.

Evrensel'i Takip Et