29 Ocak 2022 03:44

Sistemsizlik trajedisi

Fotoğraflar: DHA | Kolaj: Evrensel

Paylaş

Neden böyle bir konu? Bu yazının sebebi, İstanbul yoğun kar altında olup, yaşam neredeyse durmuşken, Büyükşehir Belediye Başkanının bir büyükelçi ile yemeğe gitmiş olmasını fırsata çevirmek amacıyla Ankara’dan İstanbul’u teşrif etmeye gelirken, tüm dünyanın gıpta ettiği İstanbul Havaalanına inemeyip, Atatürk Havalimanını kullanmak zorunda kalan zevatın macerasını mercek altına almaktır. Bu yazının boyutuna sığmaz ama yazının sonunda varacağımız sonuçta da görüleceği gibi, eğitimden felsefe ve matematiğin neredeyse kaldırılması ve tüm kafaların imam hatipleştirilmesi koyu bir cehaletin ve ülkemiz insanlarının azgın emperyalizmin önüne çaresizce atılmasının resmidir.

Evet, İstanbul kar altında kaldı ve tam da bu olayın ortasında İBB Başkanı bir büyükelçi ile yemeğe gitti. İddiaya göre, birinci hata burada başlıyor. Bakalım. Bir kere, İBB Başkanı bir büyükelçi ile, en adi ifadesiyle, yemeğe girmedi, günler öncesinde belki de aylar öncesinde yapılmış bir randevuya gitti. Olay randevudur, yemek değildir; yemeğe gitti diye meseleyi sulandırmak ancak belli kafa ve amacın işi olur ve ancak o kafalardan oluşmuş çevrede rağbet görür. Belki de görmüştür de; aynen, önce faizlerin yüzde 18’e yükseltilip, sonra da yüzde 10 küsurlara çekilme numarasının benzer çevrede “vay be!” dedirtecek etkisi gibi!

İkinci hata, İstanbul’u teşrif etmiş olan Ankara’nın üst makam zevatı, İstanbul’un kara boğulmuş halinin İBB tarafından nasıl ihmal edildiğini vurgulayabilirdi ve bu vurgu hem İBB’ye hem de halkımızın siyasi kanaatine çok önemli katkı yapabilirdi. Böyle bir eleştiri ülke yönetimine katkı yapar nitelikte görülebilir. Fakat nedense ilgili zevat böyle yapmadı ve randevu meselesini yemek tuluatına dönüştürerek, aklınca durumu İBB’nin İstanbul halka tepkisi olarak yansıttı, fakat farkında olmadılar ki, daha zeki insanlarımız tarafından kendi kazdıkları kuyuya düştüler. Daha da acısı, belki ilgili zevat bu kuyuyu çaresizliğinden yarattı, ama burada da, her fırsatta hizmet ettiklerini ileri sürdükleri halkımızı kendileri gibi sığ düşünceli gördüklerini sergilemiş oldular.

Şimdi meseleyi biraz sağduyu ile analiz etmeye çalışalım. Bir kere, İBB Başkanı bir büyükelçi ile günler ya da haftalar öncesi yapmış olduğu randevuyu kar nedeniyle iptal etmeye kalkmış olsa idi, ilgili Büyükelçi nezdinde şu duruma düşecekti: Birincisi İBB’nin bir programı vs. olmadığı, dolayısıyla olayların öngörülemediği ve sistematik müdahale edilemediği meselesi gündeme gelecekti. Bu durum İBB’nin zaafı olarak algılanacaktı. İkincisi, İBB’nin teşkilatlı bir ekibinin olmadığı ve her olayın daima bir kişinin beyni ve emri ile götürüldüğü görüntüsü ortaya çıkacaktı. Bu durum çağdaş dünyanın reddettiği tek-adam rejimi görüntüsüdür. İBB Başkanı yemeği iptal etmemekle, 17 milyona varan bir kentte, kuzey ülkelerinde olduğu gibi alışık olunmadık kar yağışında bile her an hazır ve önceden planlanmış düzene göre bir ekibin bulunduğunu göstermiş oldu. Bu davranış eleştirilecek değil, tek-adam rejimine karşı sistem mantığı müdafilerinin savunacağı bir davranıştır.

İstanbul’u teşrif eden zevat neden İstanbul’da gerçekten yapılması gerekirken ya da alınması gerekirken alınmamış önlemlere takılmadı da, Başkanın bir elçi ile yemeğe girmesine takıldı? Bunun saptanabilen iki sebebi bulunmaktadır. Birincisi, İBB Başkanının İngiltere Büyükelçisi ile yemeğe girmesi, ona uygun görülmeyen bir üst düzey temastır. Bu temasın salt İstanbul’u değil, tüm Türkiye’yi ilgilendiren bir yönünün bulunduğuna kesin gözü ile bakılır, bakılmalıdır da. İngiltere’nin İstanbul Büyükelçisinin bu randevusundan kesinlikle Ankara’daki konsolosun da haberi ve bilgisi olduğu düşünülürse, niçin Ankara’nın atlandığı ve önemli bir siyasi kişilik olan İBB Başkanıyla böyle bir görüşmeye girildiği ilgilileri düşündürür, hatta olağanüstü rahatsız eder! Bu durum çok ciddi kıskançlık vesilesi olup, bir şekilde karşı çıkılması, ama çok da açık verilmemesi gereken bir konudur. Anlaşılan havarilere verilen görev budur; merkezin kıskançlığının örtülü şekilde gündeme getirilmesi. Çok merak ediyorum, acaba bu randevu kar altında zorluklarla mücadelenin yaşandığı ortamda değil de, olağan koşullarda yapılmış olsa idi, Ankara’nın önceden haber aldığı muhakkak olan bu duruma tepkisi nasıl olurdu? Zira, olağan koşullarda yapılmış olan toplantıya tepki koymak, aynı zamanda İngiltere elçisine de tepki anlamına gelirdi ki, bu da yakışık almazdı. Kar Ankara’ya yardım etmiş oldu, her durumda olduğu gibi, bu da Allah’ın Ankara’ya lütfu olsa gerek!

İkinci mesele de, İstanbul’u teşrif etmeye yeltenen zevatın halka anlatamayacağı bir durumla karşılaşmasıdır. Bu vahim durum halkın gözünde nasıl perdelenecekti? Ankara heyeti anlı şanlı ve tüm dünyayı kıskandıran, halkımıza milyarlara mal olan İstanbul Havalimanına inemedi, çünkü havalimanı çalışmadı; kulenin hangi akla hizmetle uçuş izni verdiği bir uçak kara saplanınca yolcular saatlerce kurtarılamadı; kurtarılanlar bu kez de otobüs içinde kara saplanıp saatlerce hapis kaldı vs. Bunların da ötesinde, yepyeni havalimanının bir bölümünün, nasıl yapılmışsa, çatısı çöktü. Bilemiyorum bu kafa ile nükleer santral bizim hesapsız-kitapsız-felsefesiz işleyişimize nasıl uyum sağlar? Bu zevat tüm bu tuluatı insanlara nasıl anlatacaktı? Biz hata yaptık, diyebilirler mi idi?  Atatürk havalimanının niçin çökertildiği, İstanbul Havalimanı yapılırken ilgililerin tüm olumsuzlukları dile getirmiş olmalarına rağmen işe inatla girildiği açıkça itiraf edilebilir mi? Bu güç ve kişilik isteyen bir durumdur! Üstelik de kuşları bir tarafa bırakalım ki, o da tam bir doğa katliamıdır, uçakların çevre meydanlara yönlendirildiği de son kar fırtınası ile ilk değildir. Allah İstanbul Kanalı’nın akıbetini hayreylesin, çevreden arsa kapatan yoksul insanlara(!) Allah merhametiyle muamele etsin! Felsefesiz, matematiksiz tek adam mantığı ile yapılmış ve yapılacak gafları kapatmaya yeltenen havarilere güç dilemekten başka bir şey gelmez elimizden.

Her çöküş ya da yaşadığımız zor koşul bize artık bir şeyler anlatmalıdır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...