25 Ocak 2022 04:14

İfade özgürlüğü

Sezen Aksu

Fotoğraf: Ali Atmaca/AA

Paylaş

Türkiye’de ifade özgürlüğü konusunu neredeyse ayda bir tartışırız. Şu söz, ifade özgürlüğü kapsamında mı değerlendirilmeli, suç teşkil eder mi?

Tartışa tartışa artık herkes öğrenmiştir. Meşhur AİHM kararı var. Handyside Kararı. O kararda şöyle deniyor: “İfade özgürlüğü, demokratik toplumun esaslı temellerinden biri olup, demokratik toplumun ilerlemesi ve her bir bireyin kendini geliştirmesinin temel şartlarından birini oluşturur. İfade özgürlüğü, 10. maddenin sınırları içinde, sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenmeye değmez görülen ‘haber’ ve ‘düşünceler’ için değil, ama ayrıca devletin veya nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan, onlara çarpıcı gelen, onları rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. Bunlar çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir; bunlar olmaksızın demokratik toplum olmaz.” AİHM bunu söylemiştir ama “Şiddet ve nefretin körüklenmesi”ni ifade özgürlüğü kapsamı dışında değerlendirmiştir.

Buna göre; Sedef Kabaş ve Sezen Aksu’nun bir haftadır tartışılan ifadeleri ifade özgürlüğü kapsamına girer; Tayyip Erdoğan’ın ve Milli Beka Haraketinin sözcülerinin sözleri ifade özgürlüğü kapsamına girmez.

“Dilini keserim” sözünü Yargıtay tehdit kabul etmiş. Basında yayımlandı.

Bana kalırsa, hiçbir söz ceza kanunu kapsamında suç sayılmamalı. Hakaret falan varsa tazminat hukuku kapsamında değerlendirilmeli.

Sezen Aksu ve Sedef Kabaş olaylarında iktidarın gündem değiştirme çabasına dikkat çekenler oluyor. Muhtemel böyle bir amaç var. Açlık, yoksulluk ve yolsuzlukların ulaştığı boyut ve halkın öfkesinin giderek yükselmesi nedeniyle iktidarın bu tür siyasi manevralara başvurduğunu akla getirebilir. Fakat, bir de işin başka bir boyutu var. İktidar Cumhurbaşkanını padişah gibi eleştirilemez, hakkında kelam edilemez bir kutsal kişiliğe dönüştürmeye çalışıyor.

Böyle bir demokrasi olmaz. Padişahlık ve kutsal din tabuları demokraside olmaz. Demokrasi iddiası ile taban tabana zıttır. Birçok ülkede devlet başkanına, başbakana küfür edenler, eşek, hayvan vb. diyenler yargılanmaz.

Sedef Kabaş’ın aktardığı atasözünün her kültürde benzeri vardır. Yüzyıllardır söylenir. Kaldı ki, Kabaş başım belaya girmesin diye hayvanı ismiyle söylememiş, “büyük baş hayvan” demiş.

Bir de işin hukuk tekniğini ilgilendiren bir yönü var. Eğer bir hakaret varsa, hakaret edilen kişi ya da kişilerin kim olduğu herkes tarafından açıkça anlaşılmalıdır. Yine geçenlerde benzer bir olay yaşanmıştı. Birisi “Hırsız var” demişti. Birileri üzerlerine alıp vatandaşı Kabaş gibi tutuklamıştı.

İktidar Sezen Aksu, Sedef Kabaş olaylarında bir taşla birkaç kuş vurmayı hedefleyebilir; gündem değiştirebilir, taraftarlarını din istismarı ile etrafında tutmayı hedefleyebilir, halkın muhalefetinin bir korku iklimi yaratarak sokaklara çıkmasını engellemek isteyebilir vb. Ama, çok açık görünen bir gerçek var; hak ve özgürlüklerimiz her gün biraz daha kısıtlanıyor, devlet baskısı artıyor, faşist diktatörlüğe adım adım gidiliyor.

İnsanlık tarihi sınıf mücadeleleri tarihidir. Buna ülkemiz açısından faşizmle mücadele tarihidir şıkkını da ekleyebilir miyiz acaba?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...