19 Ocak 2022 04:53

Esaret ve intihar

20 yaşındaki tıp öğrencisi gelecek kaygısı nedeniyle intihar etti

Enes Kara

Paylaş

Enes Kara’nın intiharı topluma, aileye ve siyasete beklenmedik bir açıdan ayna tuttu. Hayatının son dakikalarını, son sözlerini kayda alan bu genç adamın sakinliği, düşüncelerinin insicamı hadisenin akıl sağlığına, psikolojiye indirgenemeyecek bir mesele olduğunu ortaya koyuyor. Bu yeni bir yaklaşım da değil kuşkusuz. Nitekim sosyolojinin kurucu metinlerinden biri intiharın psikolojik değil sosyolojik bir olgu olduğunu öne sürer (Durkheim). Ne var ki bu kabul bize toplumsal müdahale (yani siyaset) açısından ne yapılabileceğine dair pek ipucu vermiyor.

Birkaç yıldır derinleşen ve süreklileşen ekonomik krizin ve güvencesizliğin yol açtığı intiharların sıklaştığına tanık oluyoruz. Haberleri takip eden okurlar beraber intihar eden kardeşler ve arkadaşları hatırlayacaktır. Kara’nın intiharında dikkat çekici nokta intihara iten nedenin ekonomik sıkıntı değil esaret sıkıntısı olması. Evet, esaret. Yani esirlik, yani kölelik, yani özgür olamama, bir başkasının iradesine tabi olma hali. Öyle bir esaret ki çıkış yolları olduğunu görmesine rağmen kölenin efendiye isyan etmesi için ihtiyacı olan enerjiyi, yaşama sevincini, tutkusunu, sevgisini emmiş, yok etmiş.

Enes Kara son konuşmasında çaresizlikten bahsetmiyor, yorgunluktan bahsediyor. Böyle bir ideolojik saldırıyla karşı karşıyayız. Çareleri görseniz de, olasılıkları bilseniz de, umut edebileceğinizin farkında olsanız da enerjiniz çekilmiş, yorgunluktan halsiz düşmüşsünüz, mücadele edecek gücü kendinizde bulamıyorsunuz. Hayatta özgür iradenizle yapabileceğiniz tek bir seçenek kalmış. Kara’yı dinlediğimde anladıklarım bunlardı.

Kimi yorumların Kara’nın mücadele azminin olmamasını yargıladığını gördüm. Ne kadar beyhude, ne kadar lüzumsuz yorumlar! Evet, Kara’yı izlerken insan ona seslenmek, kaçıp gitmesini söylemek, mutlaka bir çıkar yol olacağını salık vermek istiyor. Ama bu artık mümkün olmadığı gibi izleyici Enes Kara değil. Onun hayatına, dünyasına vakıf da değil. Psikolog veya sosyolog değilim. Uzman da değilim. Ancak kendi yaşam deneyimime dayanarak çevrenizle, toplumla, siyasetle, “dışarıda” yaşayamadığınız her çatışmanın kendi “içinizde” yaşanacağını iyi bilirim. Ailenizle çatışmamak adına intihar fikri de yabancısı olduğum bir fikir değildir. Birçok LGBTİ+ arkadaşımla benzer tecrübeleri paylaştığımızı da biliyorum. Bu bakımdan Enes Kara’yı izlediğimde ben sevgi dolu, hayat dolu, duyarlı, hassas, muharebelerini meydanlarda değil zihninde yürüten bir insan gördüm.

Zihin muharebelerinin yorgunluğu insanı felç eder. Hareketsiz kılar. Binlerce olasılığı, çıkış yolunu görürsünüz ama oraya gidecek takatiniz yoktur. Gelecek yoktur. Gelecek hayal edebilecek enerjiniz bile yoktur. Benim tecrübemde beni buradan çıkartan bir başkası, başkaları oldu. Zihin muharebelerinde yegane zafer benzer muharebelerde savaşanlarla ortaklaşmaktan geçer, aksi halde zihin kendisiyle savaşır durur. Velhasıl çare toplumsallaşmaktır, örgütlenmektir, siyasallaşmaktır. LGBTİ+lara “Ne halt yiyorsanız yiyin. Mecbur musunuz kendinizi afişe ederek ortalıkta dolaşmaya” diyerek siyasallaşmayı eleştirenlere kısa cevap burada gizlidir: “Evet, hayatta kalmak için mecburuz.”

Enes Kara’nın ölümünde dini cemaatin rolünü elbette görelim, eleştirelim. Kamuoyunda zaten bu konu öne çıkıyor. Ama aileyi konuşmayacak mıyız? Toplumu konuşmayacak mıyız? Siyaseti konuşmayacak mıyız? Kamuoyu Kara’nın intiharıyla çalkalanırken hadiseden bahsetmemeyi tercih eden muhalefeti tartışmayacak mıyız? Toplumu temsil ettiğini öne süren siyasi partiler bu intiharda hiç sorumluluk hissetmez mi?

Hayır. Hissetmezmiş. Enes Kara’nın videosunun internette döndüğü saatlerde CHP, İYİP, MHP ve AKP parlamento grupları ortaklaşa yayımladıkları bildiriyle Kazakistan’daki fiyat artışlarına karşı gerçekleştirilen protestoları kınadılar, yönetimi desteklediklerini açıkladılar. Dış politika yorumcularını şaşırtan bu anlamsız gelişmeyi ben o gün bağlamında bir iç politika belgesi olarak okudum. Kazakistan’daki protestolara değil, Türkiye’de olabilecek protestolara dair bir tutum belgesiydi bu sanki. Muhammed Buazizi’nin intiharının Tunus’tan Körfez’e yıllarca süren bir protesto hareketini nasıl tetiklediği hâlâ hatıralardayken Kara’nın intihar videosunun yayımlandığı gün muhalefetin iktidarla böyle bir açıklamaya imza atması çok manidardı.

Başka bir ülkedeki fiyat artışı protestosuna bile tahammül edemeyen siyasi partilerin toplumsal muhalefeti temsil edebileceğini, toplumsal sorunları çözebileceğini düşünmek mümkün değildir. Gençlerin veya herhangi bir toplumsal aktörün kendi kurtuluşunu “yukarıdan” ihsan edilecek bir çözümde görmesi de artık hayal bile edilemez. Ortaklaşmak, toplumsallaşmak, siyasallaşmak dışında bir çare, bir çözüm yok.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...