28 Kasım 2021 00:09

Fotokopi komisyonu çalışıyor!

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonu (OHAL-K), düğmeye basılması ardından birden atılım yaparak Barış Akademisyenleri’nin başvurularını karara bağlamaya başladı. Temmuz 2017’de 7075 sayılı Yasa’yla kurulan OHAL-K bünyesinde görevli toplam 240 kişi canla başla, “kopyala-yapıştır” ve fotokopi ile uğraşıyor.

OHAL-K internet sitesinin hiç göze çarpmayan, en dip bölümünde “KHK’lar” yazıyor. Bu aslında simgesel olarak gayet doğru bir seçim çünkü söz konusu olan her KHK hukuksuzluk ve haksızlık demek. Yine en dipte, bir başka düğme eksik. Üzerinde “Fotokopi Kararlar” yazan o bağlantıya tıklandığında, Barış Akademisyenleri’nin başvuruları için verilen “ret” kararlarına ulaşılması daha yerinde olurdu.

Fotokopi kararlar Barış Akademisyenleri’ne yönelik haksızlıkları bilenlere tanıdık gelecektir. Bilmeyenler için açıklayalım. Ocak 2016’da, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisinin kamuoyuna sunulmasının hemen ardından tepeden düğmeye basılmış ve YÖK’te fotokopi makinesi devreye girmişti. YÖK, Barış Akademisyenleri’nin bağlı bulundukları üniversitelere birer fotokopi yazı göndererek, “gerekli işlemlerin” başlatılmasını istemişti.

Özel üniversitelerde çalışan Barış Akademisyenleri’nin işten atılması kolaydı. Doğuş Üniversitesi patronlarının benim hakkımda usulsüz bir soruşturma açması ve işten atılmam yaklaşık üç ay aldı. Kamu üniversitelerinde işten çıkarma, hele ki toplu olarak işten çıkarmalar çok zor olduğu için rejim beklemek zorundaydı. Beklenen, açık açık “ilahi lütuf” olarak nitelenen 15 Temmuz darbe girişimi sayesinde devreye sokulan “olağanüstü hal” rejimiydi. Bu rejim, KHK üzerine KHK ile 12 Eylül döneminde bile gerçekleştirilemeyen ihraçları gerçekleştirdi.

Bu ihraçlara gerekçe olarak “kurum kanaati” kullanıldı. Nasılsa rektör ve dekanlar rejim kuklalarıydı. Onlar tarafından belirlenen ihraç kurulları, birer fotokopi makinası gibi çalışacaktı. Geçtiğimiz günlerde OHAL-K tarafından gönderilen gerekçeli kararlar işleyişin böyle olduğunu gözler önüne serdi.

Fotokopiyle suçlu yaratma, Barış Akademisyenleri’ni sindirmek için başlatılan soruşturmada ve “Terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla açılan bireysel davalarda da apaçık ortadaydı. Hazırlanan iddianame bir “kes-yapıştır” çalışması olmasına rağmen farklı mahkemelerde, farklı heyetler, farklı tarihlerde fotokopi kararlar verdiler. Çünkü “Bu Suça Ortak Olmayacağız” diyen her akademisyenin suçlu bulunması gerekiyordu. Ama temmuz 2019’da devreye Anayasa Mahkemesi girdi ve fotokopi cezaların ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini karara bağladı.

Ama OHAL-K bir rejim kuruluşu. Anayasa Mahkemesini ve ifade özgürlüğünü ciddiye alması gerekmiyor. Başvurusu reddedilen Aysun Gezen geçenlerde buna dikkat çekiyordu. Kararın gerekçesi, ceza davaları için hazırlanan o fotokopi iddianameyle çok ciddi benzerlikler taşıyor. “Kurum kanaati” de son gerekçe. Karar ret. Hukukta hiçbir karşılığı olmayan fotokopi bir gerekçeyle.

Saray rejiminin geldiği nokta böyle. Anayasa Mahkemesi kararı, bir kurul kanaatinden aşağı. Anayasa, saraydan aşağıda. Fotokopi kararlarla akademisyenler, öğrenciler üniversitelerden uzaklaştırılıyor ve aslında üniversiteler yok ediliyor. Bu rejim bir fotokopi rejimi ve her fotokopide haksızlık, yıkım ve acı var.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa