02 Ekim 2021 00:45

Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak mı?

Fotoğraf: DHA (Arşiv)

Paylaş

Daha önce de toplanan altı parti, ittifak ilkelerini şekillendirmek ve aday profilini belirlemek üzere bu hafta bir kez daha bir araya gelecek. Bu partilerin ortak platformu son yirmi yılda tahrip edilen eski idari ve katılım kurumlarının restorasyonunu içeriyor.

Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir zaman partiler birer fikir topluluğu olmakla sınırlı kalmadı. Her partinin, çıkarlarını öncelediği sınıflar veya sınıf fraksiyonları ile bu çıkarları kendi öz çıkarı gibi benimseyen, büyüklükleri farklı kitle tabanları var. CHP, İyi Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Deva Partisi ve Gelecek Partisinden oluşan 6’lı içindeki dört parti, cumhur blokundaki siyasi aktörlerin ya geleneğinde yer alıyor ya da ötelenen kararsız unsurlarından oluşuyor. Tek adam rejiminin kurduğu paylaşım sistemine dahil olamayan ve bu bakımdan en ideal siyasi çözümün eski parlamenter sisteme dönüş olduğuna kani finans ve mülkiyet kesimlerinin sözü bu partilerde biçimlendi. Şu anda her biri kendi iktidar talebini gerçekleştirebilmek veya sistem içinde kendine alan açabilmek için birbirine muhtaç.

Ama kırılgan ve çelişkili bir birlik bu. Seçim dönemine kadar veya daha iyisi restorasyon süreci az çok kıvama geldiğinde dağılma eşiğinde beklemesi kaçınılmaz bir oluşum. Bu birliğin en önemli avantajı; öncelikle iktidar sopası ve baskısı altında kıpırdamanın bile zorlaştığı koşullarda şu veya bu biçimde eylemler yapan, direnen, söz söyleyen, tepkisini esirgemeyen dinamik bir toplumda biriken değişim isteğidir. 6’lı ittifakın unsurları böyle bir potansiyeli kendi eksenine çekmek için doğrusu epey çalıştı ve çalışıyor. Partilerin bilinen yüzleri şimdiye kadar hiç olmadıkları kadar demokratik vaatlerde bulunarak halkla temas halinde.

İkincisi ise; seçim dönemine kadar gerilimli bir bekleyiş halinde tutabilmek için üzerinde efor harcadıkları asıl ve potansiyel kitle kaynağını, her türlü eşitlik ve özgürlük isteğinin yegane taşıyıcısının kendileri olduğuna her gün biraz daha inandırıyor olmaları. Böylece ufuktaki seçim, kitlelerin sadece oy kullanma zahmetine katlandığı bir devrimci dönüşüm imkanı olarak şekillendiriliyor. İşçi, gençlik, kadın hakları, Ortadoğu’da barış, göçmen sorunu, yoksulluk, liyakatsiz sistem gibi belli başlı sorun kümelerinin ortak kilidini açan tek anahtar bu ittifakın elindeymiş havası oluşturuldu.

İktidarın emperyalistlerin aklını hafife alan şark kurnazı dış politikasının artık sökmediği Ortadoğu’daki yeni dizayn dönemi de iktidardaki bloku kullanışlı bir yapı olmaktan çıkarıyor. ABD’de temsilciler meclisi ülkücü hareketi terör örgütü ile ilişkilendiren cümleler kurdu, araştırma önergesi kabul edildi. Türkiye’deki hak ihlallerini sorgulamak için kurulan yetkisiz ama etkili Tribünal mahkemesinin mahkumiyet kararı sonrası, bazı hukuk çevreleri iktidar için Lahey’i işaret etmeye başladılar. Türkiye’deki mevcut iktidarı vaktiyle vazgeçilmez bulan dış nüfuz çevreleri yeni bir seçenek güçlendikçe cumhur blokuna eyvallahı kalmadığını hissettiriyor.   

Zamanında, kurulu bir idari mekanizmanın hoyratça parçalanmasına neden olan gelişmeler karşısında yeterince aktif davranamayan, boyun eğen veya pek ayamadığı için bir parçası olan egemen muhalefeti güçlendiren rüzgar işte bu iç ve dış koşullarda şekillendi. Çok kolay olmadı. 6’lı blokun kitlelere telkin ettiği beklenti hali, iktidarın karşısında ‘Bir gün değişir’ diyerek kendilerinin de girdiği haldi. Ancak ne uyum arayışları, ne ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ mahmurluğu ne de Yenikapı buluşmaları bir işe yarayabildi.

Bunca bocalamanın ardından şimdi, yeniden doğum için beklemeyi yeterli bir oy kitlesinin kendi öz kararı haline getirmeyi başarmış görünen bir blok var karşımızda.

Bununla ilgili olarak bazı şeyleri konuşmak gerekiyor.      

Şu önemli; memleketin emekçilerine hakların bir cumhuriyet ihsanı olarak tepeden verildiği klişe söyleminin doğruluğundan emin, her talebi kendisinin çözeceğini söyleyen Kılıçdaroğlu’na rağmen bu 6’lı birliğin varoluşunu mümkün kılan, tabandaki şimdilik bastırılmış, yer yer patlayan ama genel olarak beklenti halindeki halk hareketidir. Bu kesin. Ama bekleyiş yıldırıcı bir noktaya dayandıkça biriken potansiyelin sistem içindeki değerlenme merkezi olarak çalışan muhalefet ittifakı, daha ileri bir dönüşüm için gerekli konumlanma eğilimini uysallaştırıyor ve sisteme bağlıyor. Halkın farklılaşmış çıkarlarını bir tek hedefte soğuruyor.  

Bu hareketin temsiline soyunan gücün içinde Sivas Katliamı’ndan artanların, 1990’lı yıllardaki Beyaz Toros mitini yaratanların, 2015’te halka Beyaz Toroslarla şantaj yapanların vb. olduğunu hiç akıldan çıkarmamak gerekiyor. Öyle ki halkın enerjisini kimse hoyratça sömürmesin; İslami faşizmden kaçarken, çoğulculuk diye diye halkın demokratik taleplerinin dışlandığı bir sistem kurulmasın. Ki eski parlamenter sistem aynen öyleydi. Çok partili bir laik tek adam sistemi ise… o da hiç lazım değil.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...