04 Eylül 2021 00:09

Üç aşığın öldürülüşü

Fotoğraf: İKSV

Paylaş

“The Minors” adlı kısa filmiyle 2019 yılında Sundance’te ödüle layık görülen Robert Machoian bir yıl sonrasında ise uzun metraj filmi “İki Aşığın Ölümü” (The Killing of Two Lovers) ile festivale konuk olmuş ve övgüler kazanmıştı. Bu yıl İstanbul Film Festivali’nin online gösterimlerinde seyirciyle buluşan yapım; mekanı, teması, tonu ve estetiğiyle gerçek bir bağımsız film olarak dikkat çekiyor.

Özellikle başroldeki Clayne Crawford’ın performansı, hikayesine uygun atmosferi, iyi oynanmış ve çekilmiş plan sekanslarıyla ilgiyi hak eden yapım belki daha önce çokça gördüğümüz Amerikan taşrası hikayelerinden farklı değil ama tuhaf bir çekiciliği de var.

Film, akıldan geçen şiddetin, fiiliyata dönüşecek öfkenin sınırına gelen ve fakat bunu yapacak cesareti kendisinde bulamayan bir adamın görüntüsüyle açılıyor. Adam, girdiği evden çıkıyor, koşmaya başlıyor. Tipik bir Amerikan evinden, tipik bir Amerikan kasabası sokağında kamera da hızlanıyor David’in ardından. Karlı dağlara doğru bakan bu yolculuk kısa süre sonra yakın bir başka evde sona eriyor. David, birlikte dört çocuk yetiştirdikleri eşi Nikki’yle ayrıldıktan sonra baba evine dönmüştür.

Bu küçük kasabanın tanınan isimlerinden birisi olduğunu anladığımız, belki de lisenin popüler çocuklarından birisi olan David orta karar bir hayat yaşıyor. Görünüşte Nikki ile aralarında özel bir problem yok. Bir süre evliliklerine ara vermek, durumu tartmak istemişler. Ama bunu yaparken başkalarıyla görüşmenin sıkıntı olmayacağında karar kılmışlar. Ancak, çok fazla bir şey yapmadığı halde işlerin bir biçimde yoluna gireceğini düşünen David yanıldığını anlıyor bir anda. Nikki’nin hayatına Derek adlı bir adam giriyor. Haliyle ilişkisini toparlamak, çocuklarının onu unutmamasını sağlamak için saçma sapan şeyler yapmaya başlıyor kahramanımız. Bütün bu karmaşaya ergen kızı Jess’in öfkesi de dahil oluyor bir süre sonra.

Filmin en güçlü yanı, bu çok da özel olmayan hikayeyi aktarışındaki doğallığı… Bunda başta Clayne Crawford (David), Sepideh Moafi (Nikki), Chris Coy (Derek) ve Avery Pizzuto’nun (Jess) doğal oyunculuklarının payı büyük. Üstelik 85 dakikalık filmin hemen hemen tamamı plan sekanslardan oluşuyor. Haliyle oyuncular çok uzun süren sahnelerde benzer tonları tutturmakta çokça maharetliler. Maharet sadece onlarda da değil üstelik. Robert Machoian’ın çocuk oyuncuları dahi ustaca kullandığının altını çizelim.

Bu plan sekans anlatımı filmin ritmini ve tonunu belirlemede hayli etkili kanımca. Bir sahne ile açıklayayım. David ile Nikki’nin haftalık buluşmasında bir sorun çıkıyor ve ikili evden fazla uzaklaşmamaya karar veriyorlar. Çocuklar anlamasın diye de arabayı çalıştırıyorlar ve evin etrafında bir tur atıp sote bir yerde vakit geçiriyorlar. Bu beş dakikalık plan sekans da David’in durumunun özeti bir bakıma. Hatta filmin ve hatta sinemadaki bütün Amerikan taşrasının… Tükenmiş bir ilişkiyi tutabilmek için anlamsız konuşmalar. Donuk bir renk tonu ve kendi etrafında dönüp duran bir hayat. Bütün bu rutinlik içinde kameranın sabit durmasının ve uzun süre hareket etmemesinin gayet işlevli olduğunu kim inkar edebilir?

David’in yaşadığı bu ve buna benzer sahneler (çocuklarla, babasıyla) benzer bir rutinin sürekli birbirini tekrar ettiğini hissettiriyor seyirciye. İlişkilerine ara verme kararı bile hayatlarındaki en heyecan verici şey olabilir örneğin. Tek sıkıntı Nikki’nin bu heyecanı öngörülen sınırları ötesine taşımak istemesi. David’in ise bunu kabullenmekte zorlanması. Eski oyuncaklarını geri isteme çabası.

En nihayetinde çember tamamlanıp da hikayenin sonuna geldiğimizde halihazırda filme başlarken ölü olan iki aşığın yanına bir üçüncüyü de eklemek zorunda kalıyoruz kanımca. Film boyunca dünyasını fazla tanıma fırsatı bulamadığımız Derek de bu garip avın kurbanı oluyor farkına varmadan.

“İki Aşığın Ölümü”, yazılanlardan, fragmanından yola çıkılarak ‘ağır tempolu’ diye kategorize edilebilir ama ritmi gayet iyi bana göre. Süresini de gayet kısa tutarak buna katkı sunuyor yönetmen. Bu yılın kayda değer yapımlarından…   

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...