Atamalar tek kişiden, uçağa binmeyen yok!..

Sezgin Baran Korkmaz | Fotoğraf: DHA
Başka ülkeleri küçümser, “Biz kabile devleti değiliz” denirdi. Adetti. Hele “muz cumhuriyeti” hiç değildik!
“Muz cumhuriyeti değiliz”le kastedilen, öncelikle Amerikalı emperyalistlere atıfla, “Biz büyük devletiz”, öyle ufak tefek ülkelerin yaptığı gibi kimsenin “arka bahçesi” olmayız lafı güzafıydı. Biz kimsenin işini görmez, kendi oyunumuzu kurardık, “Oyun kurucuyduk”. Yenisiydik, ama Osmanlı’ydık. Küçük Latin ülkeleriydi muz cumhuriyetleri, onlar Amerika ne derse onu yapardı. Biz haşa! Karadeniz’i NATO’ya açmadık, Afganistan’a Batı adına asker göndermedik, göndermeyeceğiz!
Kabile devletleri Afrikadakilerdi, küçümserdik yeni kurulmuş devletleri, bizim şanlı tarihimiz vardı. Türk ordusu taa Mete Han tarafından milattan hemen sonra kurulmuş, on altı da devlet kurmuştuk. Bu 15’i yıkılmış demek olsa bile, yıkılanlara bakmaz, kurmakla övünürdük. En çok da, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi demekten kaçınarak, Barzani’nin Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimini aşağılardık “kabile devleti” diye. Sonradan ayaklarına kırmızı halılar sersek de, öncelikle Kürt olduğu için uzun süre öyle davranmıştı anlı şanlı yetkililerimiz. Gerçek payı yok değildi, iş birliğine razı olduğunda “Sayın Barzani”ye terfi eden devlet ya da bölgesel yönetim başkanı, evet, küçükçe Barzan kabilesinin başıydı. Sanki Mete Han kabile başı değilmiş gibi!..
Kabileyi kabile yapan, çoğu kez göçebeliği de kapsayan ilkelliğidir. İlkelliği, küçümsenmesi gerektiğinden değil, yerleşik üretken toplumlar öncesi, ürün kıtlığından ilkel ortaklaşmaya dayalı komünal niteliği dolayısıyladır. Giderek dağılmaya başlasa da, kabile, kıtlığı paylaşan komünal toplumun birimidir. Ama bu toplumların dönemi, aynı zamanda kabileler arası sonu gelmez çatışmalar ve paylaşım yokluğu dönemidir. Kabileler komşularının neyi var neyi yoksa çöker, alırlardı. Üşüşürler başına, haraca bağlar daha çok da sürülere el koyarlardı.
Ya şimdi? Çok mu farklı? Zora düşenin ya da göz göre göre zora düşürülenin malına çökülmüyor mu?
Aydın Doğan’ın medya imparatorluğuna onca zorlamayla allem kullem el konulması?
Ya Yalıkavak Marina? Hem de mülk Milli Emlak’ınken. Jef Kamhi, 400 dönümü 49 yıllığına kiralamış, otel ve tesisleri dikmişti. Türkiye’yi 2000’lerde mekan tuttuğuna herhalde çok pişman olan “kardeş Azerbaycan”ın ünlü milyarderi Mübariz Mansimov yeşil dolarlarıyla pek ünlüydü. 2011’de o satın aldı ve sonra başına örülmeyen çorap kalmadı. “Fetöcü” yapılıverdi ve oteliyle marinasına çöküldü.
Bodrum’un en az Mansimov kadar ünlü. Onun kadar ünlü bir başka oteli de var. Geceliğinin on binlerce lira, hatta dolar olduğu ve kara para aklamada kullanıldığı söylendi. Paramount Oteli. Hakkında şimdi çok iddia olan ama bir zamanlar el üstünde tutulan ABD’den dolarlarla gelen Sezgin Baran Korkmaz almış bir zamanlar. Ortaya çıktı ki, kimler kimler kalmamış. Ne silah sanayi başkanları, ne hakimler, ne yandaş gazeteciler ve tabii ne vekillerle bakanlar. Bir de uçağı var. Öğrendik ki, kullanmayan kalmamış. Başta bakanlığa çağırıp, “Dosyan var, yurt dışına git” diyen Soylu. Meğer beyimizin sigorta şirketi kiralamışmış! Çok kez Ağar. Ve Bakara makaracı Eski Bakan Yeni Elçi E. Bağış.
“Kabile devleti” olmayan bu ülkede her işin kararını ise tek kişi veriyor. Muhalefetin “liyakat” eksikliğiyle eleştirdiği bütün atamaları tek kişi yapıyor. İşte Resmi Gazete’de yayımlanan son atama kararları: Almanya’ya elçi, Kırgızistan Manas Üniversitesine denetleme kurulu üyesi, Akreditasyon Kurumuna Gn. Skr. Yrd., Nüfus ve Vatandaşlık İşlerine Gn. Md. Yrd, Kültür-Turizm Bakanlığı Personel İşlerine Gn. Md. Yrd., Vakıflar Genel Müdürlüğüne iki Meclis üyesi, Sağlık Bakanlığına strateji geliştirme başkanı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına 4 başmüfettiş, Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresine Bşk. Yrd., Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne yönetim kurulu üyesi.
Mete Han biliyordu, ama şimdi birbirinden bunca farklı alanı ve onlara kimlerin uygun olduğunu tek kişi nasıl bilebilir? Böyle bir yetki nasıl tek kişilik olabilir? Her birinin birer reisi olan kabileler ve saf ideolojik atamalar dışında mümkün mü?
Evrensel'i Takip Et