25 Haziran 2021 00:11

OECD Eğitim Şefi: Okul kapatmanın enfeksiyon ile ilgisi yok, okullara özerklik verilmeli

Sınıfı ilaçlayan bir görevli

Fotoğraf: Dilek Omaklılar/Evrensel

Paylaş

Bugün pandemi sürecinde hangi yol yöntemler daha başarılı oldu, bununla ilgili bir değerlendirmeye yer vereceğim ama Türkiye’nin eğitim sorunları pandeminin yarattığı güçlüklerden çok daha ağır, pandemi döneminin yönetimi de bu döngülerin düzeltilmesine bağlı, önce son birkaç haftada gündem olan birkaç noktaya not düşelim.

Şu memlekette 1945’lerden bugüne 1- ABD ve Batı ile olan eşitsiz-dengesiz ilişkiler, en son Afganistan örneğinde olduğu üzere bunun giderek NATO uşaklığına dönüşmesi, 2-Rüşvet, yolsuzluk, iltimas, kayırmacılık, bunun giderek doğrudan bir “rejim biçimine” dönüşmesi, 3- Bu ikisi ile paralel şekilde bunların ideolojik ayağı olarak eğitimin DTCF ve köy enstitülerinden başlanarak giderek özgür ve yaratıcı düşünceye dayalı çocukların bilgi, beceri ve bilincinin gelişeceği eğitim idesinden ve bilim-felsefeden uzaklaşması, kısaca dejenerasyonu Türkiye’nin temel sorunlarının sacayağı haline gelmiş bulunuyor.

Sadece son iki üç haftadır Peker’in pek çok kirli ilişki ve suç iddialarıyla gündeme gelen 1-Sezgin Baran Korkmaz’la MEB’in ilişkileri, bizzat Milli Eğitim Bakanı Selçuk’un elinden plaket verilmesi, 2-SBK ile bazı üst yönetici, yargı mensubu veya gazetecilerin çeşitli fotoğraflar verilmesi veya otel konaklamaları, 3-Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un kardeşi Oktay Selçuk’un yönetim kurulunda olduğu dönemde “… Bilişim Eğitim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi”nin son iki yılda başta özel okullar olmak üzere birçok okula milyonlarca liralık satış yaptığının ortaya çıkması… örnekler artıp gidiyor.

Bu hafta 2-2.5 milyon lise bitiren veya okuduğu programdan mutlu/umutlu olmayan genç kaderlerini belirleyecek TYT ve alan sınavlarına girecek. Neredeyse her sınavda şaibe iddiaları, sınav sorusu çalma, açık sınav hırsızlıkları gündeme geliyor, yargılamalara konu oluyor. Atı alan da Üsküdar’ı geçiyor. Cemaatler, tarikatlar, çete reisleri, rüşvet, yolsuzluk, iltimas… Ne çocuk ve gençlerden utanılıyor ne bir vicdan kalmış ne yasa doğru düzgün çıkarılıyor ne de denetim veya yargı işliyor. Milyonlarca çocuğu genci, onların geleceğini dikkate alan adam devşirme veya oy avcılığı dışında ortada başkaca pek kimse de yok gibi. Öyle ki ÖSYM işsiz üniversite mezunları için yaptığı KPSS sınavlarından bile kâr ediyor.

Pandemi döneminde okullar kapatıldı, bir tek LGS-Liseye geçiş (TEOG Ortaöğretime geçiş) ve YKS-Yükseköğretime geçiş sınavları eskisi gibi yapılıyor. Tüm bunlar, hem okulların kapatılması hem de sınavlar maalesef enfeksiyondan daha çok siyasi kararlarla şekilleniyor.

OECD EĞİTİM DİREKTÖRÜ SCHLEİCHER: ‘OKULLARIN KAPATILMASININ ENFEKSİYON SAYISI İLE İLGİSİ YOK’

Sınavlar sebep değil sonuç, pandemi de sebep değil aslında sonuç. Pandemi yüzünden okullar kapalı kalmadı, okullar sağlıklı asgarileri yapmada fiziksel ve daha önemlisi gerekli yönetsel irade ve beceri gösterilmediğinden kapatıldı. Hatta belki de okullar iradi/siyasi olarak kapatıldı. Okulu, eğitimi zaten öğrenci ve aileler dışında karar verici mevkide pek isteyen kişi yok gibi. Varlıklı ve karar verici konumdakiler zaten kendi çocuklarına istedikleri eğitimi yaptırıyorlar, okulların kapalı kalması onların sorunu değil gibi.

Bunları salgın başladığından beri ısrarla belirtiyorduk. OECD de aynı noktaya gelmiş durumda.

Avusturya’da Der Standard’tan Gazeteci Lisa Kogelnik’in 21 Haziran 2021 tarihindeki “Pandemi eğitim sistemi için ne öğretti?” başlıklı röportajında OECD Eğitim Direktörü Andreas Schleicher de yaptıkları durum değerlendirmesi ile bunu ifade ediyor:

Okulların kapatılıp kapatılmamasının, ilgili ülkedeki geçen yılki enfeksiyon sayısıyla hiçbir ilgisi yok. Bu, OECD’nin “Okul eğitiminin durumu” araştırmasının sonucudur. Aksine, eğitim sisteminin verimliliği ile bir bağlantı var: Bir ülke PISA çalışmasında ne kadar iyi puan alıyorsa, korona pandemisi sırasında okluları o kadar az kapalı kaldı.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatının (OECD) Paris’teki Eğitim Departmanı Direktörü Andreas Schleicher, bu sonuçları ilgili ülkelerdeki eğitime verilen önem ile açıklıyor. Alman eğitim araştırmacısı STANDART röportajında ​​”Eğitime değer verenler önce mağazaları değil, okulları açar” diyor.

OKULLARIN ALAN VE ÖZERKLİĞİ ARTARSA ETKİLİ ÇÖZÜMLER BULUYOR

2020’de 34 sanayi ülkesinden okulların incelendiği araştırma, her şeyden önce, okula entegre boş/özerk alanların olduğu, halihazırda belli bir özerkliği bulunan okul sistemlerinin krizlere daha dayanıklı olduğunu gösterdi. Daha fazla deneyime sahip olan ve yüksek düzeyde sorumluluk gösteren okul müdürleri de korona pandemisi sırasında gerekli olan zor kararlarla daha kolay başa çıkabiliyor ve daha hızlı hareket edebiliyor.

OECD Eğitim Direktörü Andreas Schleicher, araştırmanın önemli bir sonucunu şu şekilde toparlıyor: “Üstten/hiyerarşiden daha çok dışarı bakmak (okulun özerkliği).” OECD Eğitim Direktörü olan Eğitim Araştırmacısı Schleicher, yöneticilerin Avusturya’da olduğu gibi üstteki yetkililerin kararlarına bağlanması yerine, katı hiyerarşi yerine sahada daha fazla açık alan yaratılmasını (müdür ve öğretmenlerin yetkilendirilmesini) tavsiye ediyor. “Finlandiya’da okul müdürleri zamanlarının üçte ikisini okulda ve üçte birini eğitim yetkilileriyle geçirirler. Böylece hangi politikaların uygulanacağına kendileri karar verirler” diyor. Ayrıca öğretmenler, birbirlerinden şu anda Avusturya’da olduğundan çok daha fazlasını öğrenebilirler. Schleicher, Japonya ve Çin’i rol model olarak adlandırıyor: “Öğretmenler haftada bir kez başka bir meslektaşının dersini takip ediyor ve birbirlerine destek oluyorlar.

Röprotajda Silikon Vadisi (özerk şekilde öğretmenin/okulun proje geliştirmesine teşvik) örnek veriliyor. Schleicher, okulların yenilik için daha fazla alana/özerkliğe ihtiyacı olduğunu söylüyor. “Ancak bu okullara empoze edilemez, içeriden gelmelidir yani pedagogların kendilerinden. Silikon Vadisi’ndeki gibi çalışmalı: Devlet fon sağlamalı ve böylece doğrudan eğitim sisteminin kendi yaratıcılığını, iş birliğini ve yeniliğini kendi kendisine geliştirmesi desteklenmeli, yani kara tahtada çizer gibi merkezi reformlar dayatılmamalı, bizzat öğretim sürecindekilerin kendisi reformlar yapabilmeli.” (Lisa Kogelnik, Der Standard, 21 Haziran 2021)

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...