23 Haziran 2021 00:35

Kara para aklamak

Sezgin Baran Korkmaz'ın ve Veyis Ateş'in fotoğrafları.

Sezgin Baran Korkmaz (solda | Fotoğraf: DHA & Veyis Ateş | Görsel: HaberTürk YouTube kanalı ekran alıntısı

Paylaş

Bir hırsız, diyelim ki, bir evden dokuz bin liralık cep telefonu, beş bin liralık da tablet çaldı. Bunları ikinci el telefon ve tablet alıp satan birine satmaya çalıştı ya da tanıdığı birine satmaya çalıştı. Aletlerin on dört bin lira olan değeri en iyi ihtimalle dörtte birine iner. Hırsızdan ikinci el olarak aletleri satın alanlar aldıkları aletin çalıntı olduğunu bilir, en azından tahmin eder. Ya da alışverişin legal bir alışveriş olmadığının farkındadır. Çünkü, aletleri gerçek değerinin çok altında bir fiyattan aldığını bilmektedir.

Kara para aklama olayı da böyledir. Çalıntı malın satışı gibi bir şey.

Bir ayakkabı boyacısının ABD’den yüz elli milyon getirdiği duyulduğunda; bankacılar, borsacılar, bu vatandaşa şirketlerinin hissesini satanlar, şirketini satanlar, ilgili polis şefleri, ilgili savcılar ve iktidar kara para aklama operasyonu olduğunu hemen anlar. İktidarın haberi olmadan bırakın yüz elli milyon doları bir milyon dolar kara parayı dahi aklayamazsınız.

Gelişmelerden ve kara paracıların ucundan açıkladığı bilgilerden anlaşıldığı kadarıyla, gerek Zarrap, gerek Sezgin Baran Korkmaz, gerekse çeşitli SSCB artığı oligarkların Türkiye’ye getirdiği kara paralar devletin desteği ve teşviki ile aklanmış. Daha doğrusu aklanmamış ama Türkiye içinde iç edilmiş.

Görüldüğü kadarıyla bütün kara paracıların iktidar yetkilileri ile ilişkisi varmış. İktidar yetkilileri ile olan ilişkiler zaman geçtikçe dalga dalga genişlemiş. İktidara yakın patronlar, bankacılar, borsacılar, güvenlik bürokrasisi, yargı mensupları, gazeteciler, yandaş şarkıcı- mankenler de devreye girmiş. Kara para ile ilişkisi olan herkes kendi ağırlığınca kara paradan bir hisse almış. Tabii, işin en önemli aktörlerinden biri de mafya. Kara paracılar, iktidar yetkilileri ve mafya birilerinin mallarına, mülklerine çökmüş. Sonra bazen iktidar ve mafyacılar kara paracıların mallarına çökmüş. Kara paracılar, iktidar yetkilileri ve mafya kendi içlerinde pay kavgasına başlayınca, birbirlerini tasfiye etmeye başlamışlar. Kara paracıların bazısı kurtarabildiğini kurtarıp Türkiye’ den kaçmış. Mafyacılardan biri hapishaneden çıkarılıp diğeri tasfiye edilmiş. Tasfiye edilen mafya şefi, kendini tasfiye edenleri tasfiye etmek için açık mücadele başlatmış. Yüz elli milyon dolar kara parayı aklamak için davet edilip Türkiye’ye gelen ve paralarına çökülüp yurt dışına gönderilen eski ayakkabı boyacısı da mafya şefi gibi açık bir mücadeleye hazırlanırken ABD tarafından gözaltına alınmış. Sonunda Sedat Peker de Sezgin Baran Korkmaz da ABD’nin elinde olan biteni anlatacak. Anlattıklarından gazeteciler, bakanlar, polis şefleri, savcılar, hakimler vb. etkilenecek ama her iki itirafçının itiraflarında da yollar iktidara doğru gidecek. İktidar, hem Sedat Peker hem de Sezgin Baran Korkmaz’ın uzlaşma çabalarına yanıt veremedi ya da yanıt vermek için geç kaldı. Şimdi herkes (içerde ve dışarıda) iktidarın bu işlerin içinde, taa merkezinde olduğunu biliyor.

Artık, Türkiye dışarıdan bir zamanların Kolombiya’sı, Panama’sı gibi görülüyor.

Bakalım Türkiye bu utançtan nasıl kurtulacak?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa