19 Haziran 2021 00:22

Karanlık Örüntüler - II

Labirent

İllüstrasyon: İsmail Gökhan Bayram (CC BY 4.0)

Paylaş

Bir önceki yazıda karanlık örüntülerin ne olduğundan ve bu örüntülerin tiplerinden bahsetmiştik. Dönüp bakmaya üşenenler için kısaca tanımlayacak olursak karanlık örüntüler, kullanıcılara yapmak istemedikleri bir eylemi yaptırmak için kurgulanmış aldatıcı tasarım ögelerine verilen ad. Bu tasarım ögeleri Internet ile birlikte ciddi bir yaygınlık kazanmış olsa da kökleri çok daha eskilere dayanıyor. Yüzyıllarca önce tezgahındaki meyvelerin çürüklerini arkaya iyi görünümlü olanlarını öne dizen ilk pazarcı muhtemelen ilk karanlık örüntülerden birinin de mucidiydi. 20. yüzyılda pazarlama ve reklam faaliyetlerinin profesyonelleşmesi birçok yeni örüntü ve aldatmacanın da icat edilmesinin önünü açtı.

Bütün bu aldatma tekniklerinin Internet’in getirdiği olanaklara birleştirilip kullanılmaması zaten mümkün değildi. Internet ile birlikte bu örüntüler, klasik reklam ve pazarlama alanlarını da aşarak pek çok sitede kullanılan yaygın bir “iş modeli” haline geldi. Semt pazarındaki pazarcı ya da mahalledeki küçük esnaf yaptığında en azından içimizden “Sahtekara bak” diyeceğimiz bu “iş modeli” -özellikle de doğrudan kullanıcının fazladan para harcamasına yol açan bir eylem değilse- kullanıcı tarafından çoğunlukla üzerine pek düşünülmeden kabul görüyor. Oracle, Federal Ticaret Komisyonuna yaptığı sunumda Google ve Android’den bahsederken şöyle diyordu: Google karanlık örüntüleri tekil bir hedef için kullanıyor -her bir tüketicinin Google’a mümkün olduğunca fazla veri göndermesi.

Verilerimizi toplama konusundaki iştahları bu köşenin okurlarınca zaten bilinen Google, Facebook ve diğer teknoloji devlerinden tersini bekleyen yoktur. Bu nedenle biraz daha beklentiye girilebilecek saygın, uluslararası medya kuruluşlarından bahsedelim. Aylık aboneliği 17 dolar civarında olan New York Times’a birkaç tıklama ve kart bilgilerinizi vererek kolayca çevrimiçi abone olabilirsiniz. Diyelim ki aboneliğinizi iptal etmek istediniz. NY Times’ta oturumunuzu açıp, “hesabım” sayfasına, oradan “ödeme geçmişi”ne gidip “iptal”e basmanız ardından da ya verilen telefon numarası üzerinden ya da sohbet kısmından size aboneliğinizi iptal ettirmemek için defalarca kez farklı önerilerde bulunan bir operatör ile başa çıkmanız gerekiyor. Bir diğer büyük ve saygın yayın Guardian’ın dijital aboneliğinden çıkış da yine oldukça benzer. Sitesinden kolayca yapabildiğiniz abonelikten çıkabilmek için e-posta ya da telefon yoluyla müşteri hizmetlerine ulaşmanız gerekiyor. Ülkemizdeki Internet ve telefon operatörleri sayesinde yakından tanıdığımız, “hamamböceği oteli” olarak anılan karanlık örüntü tipi bu.

Uluslararası medya kuruluşlarının kayda değer bir kısmında o ya da bu karanlık örüntü tipi ile karşılaşıyorken ulusal medyada karanlık örüntülerle karşılaşmamak sürpriz olurdu. İsim vermeden birkaç örnek ile yetinelim. “İlginizi çekebilir” ya da “Sizin için seçtiklerimiz” gibi başlıklarla ya da başlıksız olarak sitenin mevcut tasarımına oldukça yakın bir şekilde gösterilen, reklam olduğu açıkça belirtilmeyen, belirtilse dahi bunun oldukça küçük puntolarla ve silik bir renkle yapıldığı, haber görünümlü reklamlar ulusal dijital medyada kolayca karşılaşabildiğimiz karanlık örüntülerden biri. Hatta sizi bir başka siteye gönderen bu haber görünümlü reklamların aynı blok içinde gerçek haberler ile harmanlanarak aldatıcılığın arttırılması da mevcut bir uygulama. Ulusal medyada denk gelebileceğiniz diğer karanlık örüntüler arasında öne çıkanlar ise aldatıcı çerez onayları, e-posta listelerinden çıkmanın zorluğu ve kapatma ikonuna tıklanması neredeyse imkansız hale getirilmiş reklamlar.

Elbette bu örüntülerin -bazı vakalarda- bilgisizlikten ya da dikkatsizlikten kaynaklı kullanılması olasılığını göz ardı etmemek gerek. Ulusal dijital medyayı karanlık örüntüler açısından ele alacak detaylı bir çalışma medyanın bu alandaki durumunu daha net ortaya koyabilir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...