28 Mayıs 2021 00:10

Acil mi acil demokrasi!

Demokrai Konferansının toplantısından bir fotoğraf.

Fotoğraf: Özcan Yaman

Paylaş

Bulutsuzluk Özlemi’nin yıllar önce yaptığı “Acil Demokrasi” adıyla bir şarkısı vardı. Herhalde bugün yeniden yapsalar acil mi acil hatta yetmez, ivedi demokrasi diyerek güncellemeleri gerekir diye düşünüyorum.

‘Uzaya çıkacağız, sivil yeni bir anayasa yapacağız’ falan derken geldik Sedat Peker’in devletle çelişkisine. Aslında Ahmed Arif yıllar önce söylüyor;

“…Düşün uzay çağında bir ayağımız
Ham çarık kıl çorap da olsa da biri
Düşün olasılık atom fiziğiVe bizi biz eden amansız sevda
Atıp bir kıyıya iki zamanı
Yarının çocukları gülleri için
Her birinin ayva tüyü çilleri için
Koymuş postasını
Görmüş restini
He canım
Sen getir üstünü…”

Demokrasi Konferansına doğru…

Artarak süren antidemokratik uygulamalar, birçok aydın sanatçı ve demokratik kitle örgütünü “Demokrasi Kurultayı” adıyla bir araya getirdi.

‘Demokrasi Kurultayına Doğru’ çağrıcılığını yapan Ahmet Türk, Canan Arın, Celal Fırat, Genco Erkal, İhsan Eliaçık, Melda Onur, Murathan Mungan, Nejla Kurul, Öztürk Türkdoğan, Rıza Türmen, Şebnem Korur Fincancı, Tarık Ziya Ekinci ve Zülfü Livaneli’nin çağrısı ile başlayan süreç Demokrasi Konferansına doğru gidiyor. 24 Haziran’da toplanacak olan konferansın basın açıklaması 25 Mayıs’ta Şişli Nâzım Hikmet Kültür Merkezinde yapıldı.

Kalabalık bir katılımla (Ülkenin büyük medyası hariç tabii) gerçekleştirilen basın açıklaması birçok hak ve adalet taleplerinin dile getirildiği ihtiyaçlar listesi gibiydi. Neredeyse yok yoktu diyebilirim. Kadınlar, gençler, KHK’liler, sanatçılar, sağlıkçılar, LGBT+İ’ler, akademisyenler, basın temsilcileri, esnaflar, engelliler, ekoloji aktivistleri, mülteci aktivistleri, Barış Anneleri, hak örgütleri… gibi bir çok kurum ve kişi neden ve nasıl bir demokrasi istendiğini ve demokrasi konferansının aciliyetini dile getirdi. Sıra Konferansta…

Demokrasinin olmadığı bir ülkede yeni sivil bir anayasa olabilir mi? Diye ortaya sorumu atıp, çok iyi bildiğimiz ilgili kavramla devam edeyim.

DEVLET NEDİR?

Devlet toplumun değil, egemen sınıfların çıkarlarını koruyan bir baskı aygıtıdır, başka deyişle devlet bir sınıf diktatörlüğüdür. Özel mülkiyet, toplumun sınıflara bölünmüşlüğü ve devletler tarihsel olarak birbirine paralel ortaya çıkmıştır. Nitekim başlangıçta sınıflar da devlet de yoktu. Ama üretim araçları gelişip ihtiyaçtan fazlası üretilmeye başlandığında özel mülkiyet ve sınıf farklılıklarının nüveleri de görünmeye başlandı. Önce savaş esirleriyle başlayan köleleştirme ev içi köleliğe kadar uzandığında, toplumun tabakalaşması giderek derinleşiyor ve toplum çıkarları zıt sınıflara bölünüyordu. Devlet egemen sınıfın sömürü ve baskısını gerçekleştirmesinin bir aracıydı artık.

MAFYA NEDİR?

Mafya (İtalyanca: Mafia) ya da Cosa Nostra (Türkçe: Bizim işimiz ya da davamız), yasa dışı işlerle uğraşan, zor kullanarak birtakım gizli çıkarlar sağlayan, çoğunlukla gizli ve hiyerarşik bir teşkilatlanmaya dayalı örgüt ya da bu örgütün mensubu kişiler anlamına gelir. Kumar, insan ticareti, uyuşturucu, finans, inşaat, kadın ticareti ve fuhuş, kaçakçılık, tefecilik, karaborsacılık, gasp ve adam kaçırma ve cinayet, fidyecilik, çek ve senet tahsilatı gibi yüzlerce yasal ve yasa dışı sektörde faaliyet gösterebilir...

Türkiye mafyasının bazı mensuplarının, derin devletle ilişkileri Susurluk skandalı sırasında kamuoyuna açıklandı.

Son sözümü Demokrasi Konferansına çağrıdan ekleyeyim:

 “Ülkenin her yanında itirazlarını ortaya koyan bütün toplum kesimlerini, demokrasiden yana bütün kişi ve kurumları bu konferansta yer almaya seslerini ve güçlerini birleştirmeye çağırıyoruz.”

Gelişmeleri bu siteden takip edebilirsiniz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa