22 Mayıs 2021 00:15

Tüm sevenler ve rockçılar için!

Small Axe

Kaynak: BluTV

Paylaş

“Açlık”, “Utanç”, “12 Yıllık Esaret” gibi filmleriyle tanıdığımınız Siyahi İngiliz yönetmen Steve McQueen’in BBC için çektiği beş filmlik “Small Axe” adlı antolojisinin ilk filmi “Mangrove”a dair geçen hafta Gazete Duvar’da yazmıştım.

İngiltere’de yaşayan Batı Hint Adaları (Karayip, Antil vb.) kökenli siyah vatandaşların uğradığı sistematik ırkçılığa odaklanan yapımlar BluTV’de yayımlanmaya başladı. Antolojinin ikinci filmi “Lovers Rock” ’80’li yıllarda geçen bir güne odaklanıyor. Londra’da yaşayan bir grup Karayip kökenli gencin düzenlediği ev partisinin içinde gezinirken, romantizme, erkek şiddetine, beklentilere ve kimi zaman çaresizliğe odaklanan 70 dakikalık bir senfoni gibi işliyor yapım. Baştan sonra rock ve reggie başta olmak üzere dönemin öne çıkan müziklerinin, danslarının damga vurduğu filmin dikkat çeken taraflarından birisi de Steve McQueen’in yönetmenlik mahareti. Bu proje ile birçok yerden ödüller kazanan Görüntü Yönetmeni Shabier Kirchner’ı da unutmayalım.

Steve McQueen, “Açlık”, “Utanç” ve “12 Yıllık Esaret” ile bedenin çeşitli ‘tutsaklık’ biçimlerini anlatmaya soyunmuştu. Ya da başka bir ifadeyle tutsaklıkların beden üzerinde yarattığı tahribatları, bedenin içinde bulunulan duruma karşı bir araca dönüştürülme biçimine kafa yormuştu. “Lovers Rock” birçok bakımdan beden üzerine bir film aslında. Bahçeli, büyükçe bir evde (Komün evini andırıyor) açılıyor film. Bir grup genç hazırlık telaşındadır. Kadınlar mutfakta yemekler hazırlamakla, erkekler odaları sadeleştirip, ses sistemini kurmak için uğraşmaktadır. Evdeki kadınlardan birisinin doğum günüdür aslında.

Steve McQueen, her şeyi sakin sakin kuruyor öncelikle. Gün içindeki rutininin parti saati yaklaştıkça biraz hareketlenmesini, kendilerine uygun bir flört arayan genç kadınların elbise seçimlerini, makyaj yapmalarını, erkeklerin saç ve kıyafetlerine özenişini özel bir şeye hazırlanırlarmış gibi geçiriyor bizlere. Özel kılmak, özel olmasını sağlamak istiyorlar bir yandan. Partinin başlamasıyla birlikte hem ilişkiler arasındaki ritim hem de ortamın temposu yavaş yavaş ısınmaya başlıyor. Partinin ilk dakikalarında kadınlara kibarca yaklaşan erkeklerin bir kısmı bunu terk ediyor. Evin dışında, beyazların arasında kendilerini sürekli tehdit altında hisseden kadınların bir kısmının, evdeki siyah erkeklerin bedenlerine yönelik tacizkar davranışlarından rahatsız olduklarını görmeye başlıyoruz.

Bu Karayip evreni, müzik ve dansın varlığı hissedildikçe önce çiftlerin karşılıklı bedensel temasların öne çıktığı ‘romantik’ bir atmosfere dönüşüyor. Karşılıklı rızaya dayanan bu bedensel performansların yanında, rızanın olmadığı (Olsa bile bir süre sonra ortadan kalktığı) erkek tacizlerini de görmeye başlıyoruz. Ancak finale doğru müzik ve ‘keyif verici’ bazı maddelerin etkisiyle adrenalinin zirve yaptığı anda kadınlar siliniyorlar adeta pistten. Coşkulu olduğu kadar güç gösterisi gibi tasarlanan bu uzun dans sekansı bir tür erkeklik arenasına dönüştürülüyor. Steve McQueen’in bu sekansı başlatmak için seçtiği an çok manidar. Doğum günü olan genç kadın bir başka kadın tarafında tecavüz edilmekten son anda kurtarılıyor. Onu bir odada gözyaşları içinde yine başka bir kadın tarafından teselli edildiğini gördüğümüz karenin ardından filmin ‘climax’ anına giden bu bölüm başlıyor.

Yarı pagan, yarı modern bu uzun dans sekansının ortasına dalan kamera, erkeklerin bedenleriyle inşa ettikleri erkeklik şovunu da seriyor bir anlamda gözler önüne. Filmin sanatsal açıdan zirve yaptığı yer de burası. Bu zirve anından sonra bir sakinliğe düşüyoruz bir anda. Bunu bir tür sevişme izleği gibi de düşünebiliriz. Hazırlık, flört, ön sevişme, doyum ve sakinlik…

Steve McQueen, bir yandan ’80’li yılların Londra’sında kendi halkının dünyasına bakarken, bu dünyanın da kadınlar için o kadar tekin olmadığını göstermek istiyor. Yine de bütün tempo düştüğünde geceden kârlı çıkan bir çiftle baş başa kalıyoruz. O hengamenin ve adrenalinin içinden doğan bir aşkın kadının dudaklarında ortaya çıkardığı tebessümle kapanıyor perde… “Bu film bütün sevenlere gelsin” dercesine “Tüm sevenler ve rockçılar için” yazısı beliriyor perdede…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...