18 Mayıs 2021 00:40

Davamız Filistin ve AKP’ye sorular…

Barikatın arkasında bekleyen Filistinliler

Fotoğraf: AA

Paylaş

Filistin davamız mı– davamız.

Farklı toplumsal sınıflarla farklı siyasal parti ve örgütlerin Filistin davasına yaklaşımı farklı. Ama emperyalist ve siyonist olmayanlar Filistin davasını dava biliyor, en azından öyle söylüyorlar. Hatta birbirine rakip emperyalistlerin bir bölümü bile Filistin davasından söz etmiş, daha ileri gidip rakibiyle hegemonya ve paylaşım mücadelesinde yedeklemeye yönelik belirli bir destekte bile bulunmuştur.

Filistin düşmanı emperyalistlerle siyonistler bir yana nasıl DAVA bilinmesin Filistin?

Bırakalım tarihin derinliklerini; Kadim Mısır’ı, Asur’u, Emevilerle Abbasileri… Uzun yıllar Osmanlı’nın, ardından Sykes-Picot paylaşımıyla İngiltere’nin sömürgeci zulmü altında kalan Filistin, tam kurtuluyorum derken, siyonist çetelerin zorbalığıyla yüz yüze kalmıştır.

Oysa tıpkı Filistin halkı gibi, Yahudi halkının da yüzyıllar boyunca çekmediği kalmamış ve Yahudiler çoğu zorunlu göçlerle dünyanın dört bir yanına dağılmıştır. 20. yüzyılın başında Filistin’de neredeyse hiç Yahudi yoktur.

Çile çekmeyen Rothschild ailesi gibi Yahudiler de vardır. Siyonizmin önde gelen liderlerinden Lord Rothschild, Kasım 1917’de, Lloyd George’un Dışişleri Bakanı Balfour’dan bir mektup alır: İngiliz Hükümeti yeni ele geçirdiği Filistin topraklarında bir Yahudi devletinin kurulmasını destekleyecektir. Mektup Balfour Deklarasyonu olarak anılır ve Yahudilerin toprak satın alarak Filistin’e yerleşimleri başlar. Siyonist örgüt, mazlum bir halkın örgütü değil, ama Yahudi ırkçılığının örgütlenmesidir ve örgütlemekte olduğu yerleşimler üzerinden ciddi bir silahlanmayla ayak basar Filistin’e. Sonradan devlet başkanlığı ve başbakanlık yapacak Ben Gurion ve Menahem Begin gibilerinin komutasındaki siyonist çetelerin Filistinlilere yönelik saldırıları başlar. Ve Hitler’in Yahudi kırımının oluşturduğu ortamda ilk Arap-İsrail savaşının ardından 1948’de İsrail devleti ilan edilir. Sonra 1956, ’67 ve ’73 savaşları ve katliamlarla İsrail Filistinlilere yaşayacakları yurt bırakmamacasına durmadan genişler. Genişlemekle kalmaz. Zulmünün düzeyi arttıkça artar. Filistin ve Filistinlilere yaşamı haram eder. Sonuncusuna bugünlerde tanık olduğumuz, günlük sıradan olaylara dönüşen zulüm, kurşun, bombalamalar, tek tek ve kitlesel katliamlarla sürmektedir.

Nasıl bir davası olmasın Filistin’in? Nasıl bir Filistin davası oluşmasın?

Davası ve kuşkusuz en başta yurdu uğruna direnmiştir Filistin. Beledi (Vatan) marşları üretmiş, direniş örgütleri kurmuştur.

Ama yaralı Filistin halkının işi hiç kolay olmamıştır. Milyonlarcası siyonistlerce topraklarından sürülmüştür ve siyonistler dünyanın emperyalist efendilerince ekonomik, mali, siyasal ve askeri… her yönden desteklenmektedir. En son ABD’nin açık desteğiyle üç inancın kutsal mekanı olan özel statülü Kudüs’ü başkent ilan etmiştir.

Filistin direnişi dünya halklarının yüreğinde yer etmiş, halkların desteğini almıştır.

Ancak birkaç kez İsrail’le savaşan Arap ülkeleri tarafından, rejimlerindeki değişmelere de bağlı olarak, sözde desteklenmektedir Filistin. Ve giderek İsrail’le anlaşan ABD yandaşı Suudlar, Körfez ülkeleri ve Mısır tarafından sözde bile desteklenmez olmuştur.

Türkiye’den sadece Denizler açıktan ve fiilen desteklemiştir. Gerisi laftır! Sözde siyasal destektir ve İsrail’le milyarlık ticari ve askeri ilişkinin yanında gösterişli ama devede kulak üç-beş kuruşluk mali ve ilaç yardımıdır.

Denizlerle başlayan devrimin desteği halktan halkadır. Sözde kalıp çoğu sözde bile vazgeçilmiş Arap ülkeleri ve Türkiye’nin desteğiyse “İslam davası” kapsamındadır. Yahudi karşısında “Müslüman Kardeş” Hamas üzerinden laf ola beri gele desteklenmektedir Filistin.

Soru: Neden açıktan ve fiilen desteklemiyor AKP Filistin’i? Ve neden İsrail’i tanımakla kalmayıp, ticari, mali ve askeri ilişkilere sahip ve neden Biden’la birlikte bu ilişkileri geliştirme çabasında?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...