10 Mayıs 2021 01:00

Mafyalar arasında kavga değil, sistemin çürüme ve yozlaşmasının alametleri!

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Bizzat MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin girişimleriyle cezaevinden çıkartılan Alaattin Çakıcı’nın, cezaevinden çıkmasından kısa süre sonra, Mehmet Ağar, Engin Alan ve Korkut Eken’le birlikte fotoğrafı medyaya yansıyınca herkesin aklına Susurluk skandalı geldi!

Fotoğrafı görenlerin kimisi, “Galiba Susurluk kaldığı yerden devam edecek” derken, gelişmeleri daha yakından izleyenler ise daha kötümserdi! Ki, onlara göre; Susurluk skandalında ortaya çıkan ilişkiler aysbergin görünen yanıydı. Yoksa “devlet-mafya-siyaset” üçgenindeki kirli ilişkiler, perde arakasında hiç kesintiye uğramadan sürmüş, Susurluk’a rahmet okutacak biçimde dal budak salmıştı!

Susurluk skandalı bir trafik kazasıyla kamuoyunun gündemine girmişti. Ama bu sefer gerçekler, iki eski dost, sonra da aralarında düşmanlık girmiş iki eski ülkücü mafya liderinin arasındaki kavgayla gün ışığına çıkmaya başladı.

PEKER, KİRLİ ÇAMAŞIRLARI ORTALIĞA SAÇMAYA BAŞLADI

Cezaevinden çıkan Çakıcı’nın, Peker’le bir çatışmaya girmesi beklenirken, Peker’in Türkiye’yi terk ettiği, Makedonya’da yeni bir kimlikle yaşadığı ortaya çıkmıştı.

Bu haberden kısa bir süre sonra emniyet Peker’in suç örgütüne yönelik bir operasyon başlatmıştı.

Kendisine yönelik bu girişimlere karşı Peker, 2 Mayıs günü bir video yayımlayarak, Mehmet Ağar başta olmak üzere adını vermediği kimi siyasileri hedefe koydu.

Mehmet Ağar’ı; milyarder Azeri “İş Adamı” Mübariz Mansimov’u FETÖ’den cezaevine attırıp Bodrum-Yalıkavak Marinasına “çökmek”le suçlayan Peker, kendisine yönelik girişimlerin arkasında da “Pelikan Grubu”nun olduğunu iddia etti. Ağar’ın oğlu, AKP Elazığ Milletvekili Tolga Ağar’ı da Kazakistanlı Öğrenci Yeldana Kaharman’a tecavüz etmekle suçlayan Peker, baba Ağar’ı da Kaharman’ı helikopterle evinden aldırmak ve bir gün sonra da cesedinin bulunmasından sorumlu tuttu!

Öyle görünüyor ki, eğer bir uzlaşmaya yanaşılmazsa, Peker mafyanın “suskunluk yasası” olarak bilinen “Omerta”yı bozup kirli çamaşırları dökmeye devam edecek.

Kaharman’ın tecavüzden hemen sonra jandarmaya başvurması ve helikopterle evinden alınmasına yönelik Peker’in iddiasına Jandarma Genel Komutanlığından hemen; “Yeldana Kaharman isimli kadının jandarmaya herhangi bir müracaatı kesinlikle söz konusu olmadığı gibi helikopterle aldırılması iddiası da tamamen gerçek dışıdır” açıklaması gelmesi de ayrıca manidardır.

Peker’in son suçlaması ise, Kolombiya’dan 4.5 ton kokainin Ağar’a teslim edilmek üzere yola çıktığıdır!

SUSURLUK ‘ÜÇ BOYUTLU’YDU YENİ SKANDALIMIZ ‘BEŞ BOYUTLU’

Susurluk skandalında ortaya çıkan kirli ilişkiler; “mafya-devlet–siyaset” şeklinde “üç boyutlu bir suç organizasyonu” olarak ortaya çıkmıştı. Şimdi bu üç boyuta yeni “iki boyutun” daha eklendiğini görüyoruz. Bu yeni iki boyuttan birisi, henüz sadece görüldüğü kadarıyla bile milyar dolarla ifade edilen, ipuçları takip edildiğinde akıl almaz boyutlara varabilecek olan “sermaye” boyutudur. Diğeri ise, “tek millet iki devlet” diye onore edilen, Azerbaycan hanedanlığının da merkezinde olduğu, ülkemizde de PETKİM’in özelleştirilmesi adı altında başlayan, Masimov’a 2.04 milyar dolara satılması, İzmir’de SOCAR Rafinerisinin kurulması, Bodrum-Yalıkavak Marinası ve onlarca gemi, çeşitli ada ülkelerde kurulan onlarca firmanın SOCAR, Yalıkavak Marinası merkezli ilişkilerle bağlantılı oluğu anlaşılıyor. Ki, bu ilişkilerin Azerbaycan ve Türkiye’de siyasilerin ve yakınlarının da içinde olduğu sermaye dolaşımı, bütün bu ilişkilerin iç içeliği... yeni bir tartışma, “mafya-devlet-siyaset-sermaye” dörtlüsüne “5’inci boyut” olarak, “uluslararasılığı” da eklemiş olmaktadır.

3 Mayıs 2021 günkü Gazete Duvar’daki köşesinde Bahadır Özgür, bu beş boyutlu organizasyonun anatomisini çıkarmış. Ve öyle görünüyor ki, karşımızdaki organizasyonun, basit ya da biraz karmaşık ilişkiler ağından oluşan “sistemin uru”, yasa dışı bir suç örgütü olmanın çok ötesine geçmiş, sistemle “sembiyoz” (Birbirini besleyen, biri diğeri olmadan olamayan) bir ilişki içinde olduğu ortaya çıkmıştır.

SİSTEMİN ÇÜRÜMÜŞLÜĞÜNÜN VE YOZLAŞMASININ FOTOĞRAFI

Tarihsel ömrünü dolduran her düzen kendi ömrünü doldururken, bütün kurumlarıyla çürümüşlüğün, kokuşmanın, yozlaşmanın “dibi” denilecek bütün “kıyamet alametleri” zuhur etmeye başlar.

Son yıllarda, yargıdaki skandal kararları, ülkeyi yönetenlerin halkın acıları karşısındaki takındıkları umursamazlık, “Çiftlikbank”, “kriptopara” skandallarının arka arkaya patlak vermesi, pandeminin yalan ve yasaklarla yönetmeye girişilmesi, seçim sırasında Sedat Peker’in AKP’yi destekleme mitingleri düzenlemesi, Çakıcı’nın Bahçeli tarafından “yol arkadaşı” ilan edilerek korumaya alınması, rüşvet, yolsuzluk, ahlaksızlık, yozlaşmanın bir erdem düzeyine yükseltilmesi... iktidarın giderek bütün faaliyet alanını kapsayan bir pislik seline dönüşüyor.

Bugün tartıştığımız sorun, Erdoğan-AKP iktidarının tek adam yönetimi, tam da böyle bir döneme girildiğini gösteriyor. Gazete Duvar’da 7 Mayıs 2021 günkü yazısında Hakkı Özdal haklı olarak, gelinen aşamayı “Rejim, damarlarında kan yerine dolaşan bu irin aktığı için ölmüyor, ölmekte olduğu için bu kirli nehir akıyor” diyerek düzenin ömrünün dolmasıyla skandalvari gelişmelerin ardı ardına yaşanması arasındaki ilişkiye dikkat çekiyor.

O zaman ülkemizin demokrasi güçlerine düşen; “Gerçekleri açıklamakta ısrar, yozlaşmanın çürümenin denizinde çırpınanların eserleri olan çirkefte boğulması için mücadeleye devam”dır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa