05 Mayıs 2021 00:11

Baskılara ne zaman dur diyeceğiz?

Market

Fotoğraf: DHA

Paylaş

İktidarın her gün hepimizi şaşırtan yeni bir saldırısına tanık oluyoruz.

Antep’te bir camide namaz kılanlara saldırıyor, polislerin insanları döverken fotoğrafının çekilmesini yasaklıyor, içki yasağını mevzuata uydurmak için hıfzıssıhha kurullarından karar çıkarmaya çalışıyor ama, kurul üyelerinin haberi olmadan ve muhalefetine rağmen kararın oy birliği ile alındığına dair kararlar yayımlıyor. Yani resmi belgede sahtecilik yapmaya kadar götürüyor işi, İBB’de 1000’e yakın araç kiralayıp iktidar yandaşlarına tahsis edenler hakkında soruşturma yapılmasına gerek görmüyor ama İBB Başkanı İmamoğlu’na Fatih’in karısının mezarı bulunan yerde ellerini arkada kovuşturmuş olarak gezdi diye ‘saygısızlık’ tan soruşturma açılıyor. Yasaya ve hukuka aykırı içki yasağından sonra, bu kez yine yasaya ve hukuka aykırı zincir marketlerde günlük zorunlu ihtiyaçlar dışında satışı yasaklıyor. Zorunlu ihtiyaç nedir, zorunlu olmayanlar nedir? Sigara da yasak mı? Sorular bitmiyor. İnsanlar “Bu kadar da olmaz” demeyi geçti artık “Bunlar her şeyi yapabilir” moduna geçti.

Hani bir fıkra vardır: Padişah boyuna vergileri arttırıyormuş ve halkın tepkisini anlamak için halkın arasına casuslarını gönderiyormuş. Halkın öfkesi arttıkça vergileri ve baskıyı arttırmaya devam ediyormuş. En son casuslar ‘Hünkarım halk oynamaya başladı’ deyince ‘Yeter, vergileri yükseltmeyi ve baskıyı durdurun, bu aşamaya gelince işler değişebilir’ demiş. Bizde de o hesap. İçki yasağı kanıksandıktan sonra sigara da yasak mı diye soruyor artık millet.

CHP Genel Başkanı ise bu duruma şöyle bir yorum getiriyor: İktidar halkı iyice tahrik edip sokağa çıkmaya, Gezi direnişi gibi bir hareket başlatmaya teşvik ediyor. Halk sokağa çıkınca hem halkı polis gücüyle sokağa çıktığına pişman edecek, hem de yeniden OHAL ilan ederek baskı rejimini pekiştirecek.

Kılıçdaroğlu’nun tavsiyesi ise, seçimlere kadar sokağa çıkmayalım. Seçimde zaten gidecekler.

Kılıçdaroğlu haklı mı? İktidar halkı sokaklara döküp ezmek mi istiyor? Olabilir. Baskıcı iktidarlar bu tür planlar yapabilirler. Ama, bu planları boşa çıkarmanın yolu, hiçbir şey yapmayıp seçimleri beklemek değildir. Bir “128 milyar dolar nerede?” eyleminin bile ne kadar güçlü bir siyasal etki yaptığı görüldü kısa süre önce. İktidarın planlarına karşı planlar geliştirmek gerekir. İktidarın halk muhalefetini ezmesine izin vermeyecek muhalefet hareketi yaratmak gerekir. En geniş muhalefet cephesini kurmak gerekir. İşçi sınıfı ve örgütleri ile sıkı ilişkiler kurmak gerekir. İktidarın elinden din ve milliyetçilik argümanlarını alarak taraftar toplamak yerine, halkın ekonomik ve demokratik taleplerine güçlü bir şekilde sahip çıkmak gerekir. Hem patronları, hem de işçileri hoşnut ederek politika yapamazsınız. Emekçi kitleler, yoksulluktan açlığa doğru yol alırken, ekonomik talepleri çok sert savunursak patronları küstürürüz derseniz, emekçileri iktidarın peşinden gitmekten kurtaramazsınız. Hem, dindar kitleler yurt dışına göçerken Suudi Arabistan’a değil de Almanya’ya gidiyor diye eleştiriyorsunuz; hem de dindar yoksulları muhalefet cephesine kazanmak için ekonomik ve demokratik talepleri değil, din ve milliyetçi söylemleri daha çok kullanmalıyız diyorsunuz.

Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Tarih, baskıcı iktidarlara karşı mücadele örnekleri ile dolu. Yeter ki mücadele etmeye karar verilsin.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...