24 Nisan 2021 00:52

Parayla akraba

Fotoğraf: Metin Aktaş/AA

Paylaş

Boğaziçililerin usanmadan protesto etmeye devam ettiği Kayyum Rektör Melih Bulu, İletişim Fakültesine dekan olarak atandı. Üstelik iktidar çevresindeki bürokratların üçer beşer işte ‘İstihdam edilmiş’ görünerek aldıkları uçuk maaşların tartışıldığı şu sıralarda.

Geçtiğimiz günlerde Evrensel’de Birkan Bulut’a konuşan CHP Milletvekili ve TBMM KİT Komisyonu Üyesi Deniz Yavuzyılmaz’ın gündeme getirdiği çok ilginç ilişkiler ve durumlar var. Hem Vakıflar Genel Müdürlüğü hem Kuveyt Türk’ün Yönetim Kurulu üyeliğini yapan Burhan Ersoy’un bu bankadan aldığı kâr payıyla birlikte toplam maaşı 168 bin 928 TL. Yavuzyılmaz bir diğer bürokrat için şunları söylüyor: Cumhurbaşkanı başdanışmanı, Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu üyesi ve Türk Telekom Yönetim Kurulu üyesi olan Yiğit Bulut’un aylık geliri 200 bin lira. Türk Telekom ise ayrı bir çiftlik; “Yönetim Kurulundaki AKP’liler, yılda 6 ikramiye alıyor. Bunların aylık ortalaması 33 bin 849 liraya geliyor.”  Uzatmayalım, örnekleri çok. İsteyen, söyleşiyi Evrensel'den okuyabilir.

İktidar işleyişinin, bürokrasi ve finans kurumlarındaki kritik mevkilerin ancak iktidarla organik bağ içindeki belirli insanlar tarafından doldurulmasıyla yürüyebildiğini gösteren bir tablo var. Birden çok kurumun merkeze bağlanmasına aynı kişinin aracılık ettiği bir düzen bu. Ama bu işleyiş biçiminde kişinin asıl gücü, özel bir tür akrabalık ilişkileri ile oluşmuş network’e bağlı olmasında. Network, merkezinde ve kesişim alanlarında yüksek bürokratlar ve bakanların bulunduğu kümelere yeni unsurların “eklemlenmesi” ile büyüyor.

Jenny B. White enformel sektörde çalışan yoksulların aile ve akrabalık ilişkileri hiyerarşisi altında nasıl görünmezleştiğini anlattığı kitabında “parayla akraba” kavramını kullanır. Benzer bir akrabalık iktidar yapıları içinde geçerli. Ne var ki buradaki kan bağıyla değil çıkar bağıyla oluşur. İktidar bürokrasisi başlıca ölçünün AKP’lilik olduğu, birbirine cemaat ilkeleriyle bağlanmış çok sayıda çıkar grubundan oluşuyor. Dini cemaatler içindeki hiyerarşi ve dayanışmanın, birbirine tutunmanın, iltimas ve kayırmanın, içerde olmayanı dışlamanın taklit edildiği modern cemaatler iktidarın hücreleri haline geldi. Bu, çıkar cemaatlerinin yer yer dini cemaatler ile örtüşmesi ayrı bir konu.

THY’nin yönetici kademelerini Kartal İmam Hatip Lisesi mezunlarının işgal etmesi çok konuşulmuştu. Ayrıca Barış Pehlivan yeni Bakan Mehmet Muş’un ‘affedilmiş’ bakan Berat Albayrak’la Çalık Holdingden yakınlığını yazdı. Bu arada İbni Haldun Üniversitesine atanan yeni rektörün teşekkür ettiği devlet zevatının içinde Bilal Erdoğan’ın da adı geçti. Bilal Erdoğan üniversitenin kuruluşunda rol oynayan TÜRGEV’in Yönetim Kurulu Başkanı ve vakfın, görevi dışında akçalı işlerden zaman zaman başı derde de girdi. Kurumun İBB ile ilişkisi ödenen para miktarlarıyla birlikte İmamoğlu tarafından açıklanmış ve ilişik kesilmişti. İbni Haldun Üniversitesi ise devlete bürokrat, yönetici ve ilahiyatçı yetiştiriyor.

İktidarla olan yatay ve dikey bağlantıların hep aynı kişiler, kurumlar ve vakıflardan başladığı böyle bir ağ düzeninde Ticaret Bakanının Bakanlığına eşinin şirketinden dezenfektan alması bir sapma olmaz. Çünkü işleyişin normali budur. Peki, yakın zamana kadar Hazine ve maliye bakan yardımcısı olan kişinin aynı zamanda Eximbank Yönetim Kurulu başkanı olması durumunda ne olur? Deniz Yavuzyılmaz bu durumu “Türkcell’in Yönetim Kurulu olarak Eximbank’a gidip ‘Ben kredi talep ediyorum’ dedikten sonra masanın diğer yanındaki koltuğa geçip bankanın yönetim kurulu başkanı olarak kendine kredi vermek” diye özetliyor. Melih Bulu da rektör olarak kendini dekan olarak atayabiliyor işte.

Binlerce emekçinin lebalep toplu taşımalarda yolculuk ederek yine lebalep işyerlerinde çalışmaya gittiği böyle günlerde Arzu Sabancı’nın Boğaz manzaralı yalısında çekilmiş fotoğrafı sosyal medyada ‘Sakın evde sıkıldım demeyin’ notuyla paylaşması bir burjuva görgüsüzlüğü olabilir. Yalnız kabul edelim ki bu sınıfın püriten atalarının kemiklerini sızlatacak bir zenginlik pornografisi zamanın ruhuna hiç de uzak değil.

Kağıt toplayarak 6 aylık bebeğine bakmak için, sokağa çıkma yasağı sırasında da ‘çalışan’ Hasan K’ye 5 bin TL ceza kesildiğinde tanık olduğumuz gözyaşları ya da Tekirdağ’da kalan son 12 lirasını karısına bırakarak intihar eden, işsiz ve borçlu Fedai Kuşçu’nun çaresizliğinin yanında bu teşhir iyice göze batıyor yalnız. Kimi vur-kaççıların ve dolandırıcıların bulunduğu fotoğraflara “eklemlenmiş” bakan fotoğrafları da öyle. Bu eklemlenme halleri misal, 2 milyar doların serencamını sorduruyorsa hele.

Ticaret Bakanı da kendi hastanelerini, okullarını ya da turizm şirketlerini kayıran meslektaşlarından farklı bir şey yapmadığı halde görevden alındı. İkbal cemaatlerinin uzun vadeli çıkarları için böyle küçük, günübirlik gözden çıkarmalar olabilir; önemli olan parayla akrabalığın ihyası sonuçta. Yeter ki network sağ olsun.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa