02 Nisan 2021 23:35

Eksik bir şenlik

Görsel: "After Love" filmi basın görseli

Paylaş

Sinema sevdalıları için baharın müjdecisi, dünyanın dört bir yanında üretilmiş filmleri seyirciyle buluşturan İstanbul Film Festivali, perşembe akşamı 40. kez ama sessiz sedasız başladı. Salgın nedeniyle geçen yıl ertelenen, daha sonra ilerleyen aylarda online olarak gerçekleştirilen, yaz döneminde sınırlı da olsa salon gösterimleri yapabilen festival bu yıl ‘şimdilik’ sadece online gerçekleştiriliyor. Tam da bu nedenle, alışık olduğumuz kısa süreli yoğun program yerine üç aya yayılmış bir program var karşımızda. Yakın dönemin festivallerinde dikkat çekmiş yapımlar sırayla çıkacaklar seyircinin karşısına.

Haziran ayı sonuna kadar sürecek bu festivalin nisan programında 20 film yer alıyor. Merakla beklenilen Ulusal Yarışma, Ulusal Belgesel Yarışması ve Ulusal Kısa Film Yarışması 20-29 Mayıs’ta çevrim içinde ve pandemi koşullarına bağlı olarak sinema salonlarında gerçekleştirilecek. Festivalin Uluslararası Yarışma ile Galalar bölümlerindeki filmler, haziran ayında açık hava mekanlarda, sinema salonlarında ve çevrim içinde festival takipçileri ile buluşacak.

Bilen biliyor ama tekrar hatırlatalım. Festivalde online gösterime açılan filmler belli bir süre izlenebiliyor. Daha sonra gösterim hakkı bitiyor. İşte, 2021’in ilk filmi olan “Aşktan Sonra” (After Love) perşembe akşam gösterime açıldı. 2014 yılında çektiği “Three Brothers” adlı kısa filmiyle dikkatleri çeken İngiliz Yönetmen Aleem Khan’ın yazıp yönettiği bu ilk uzun metraj kurmacası basit ve minimal anlatımıyla güçlü bir yapım.

Film, sabit bir planla açılıyor. Mutfağın köşesine kurulmuş kamera Mary ile Ahmed’in konuşmalarına tanıklık etmemizi sağlar. Mary mutfakta bir şeyler hazırlarken Ahmed salona geçer ve bir koltuğa oturur. Sohbet böyle devam ederken, Ahmed’in sesi birden kesilir. 14 yaşındayken aşık olduğu Pakistan asıllı kocasını kaybeden Mary için yeni bir dönem açılır böylece. Sevdiği adam uğruna dinini ve çevresini değiştiren Mary, kendi halinde yasını tutmaya devam ederken kocasının cep telefonuna gelen bir mesajla dehşete kapılır. Mesajlar bir kadından gelmektedir. İngiltere’nin en güneyindeki Dover kasabasında yaşayan Mary, kanalın öbür tarafındaki Fransız topraklarında yaşayan bu kadını merak eder ve Calais’e onu görmeye gider. Biraz da tesadüfi bir şekilde Genevieve ve oğlu Solomon’un hayatına giren Mary, onlara Ahmed’in eşi olduğunu bir türlü söyleyemez. İki kadın arasındaki yakınlaşma, gerçeklerin ortaya çıkmasıyla bir krize dönüşür.

“Aşktan Sonra”, sınırlı mekan kullanımıyla minimal ama etkili bir anlatı kurmayı başarıyor. Bunda Mary’ye hayat veren Joanna Scanlan’ın performansının payı çok büyük. İsyan etmek yerine merak etmeyi tercih eden, eksiği önce kendisinde arayan, kocasının başka bir kadından olan çocuğuna ‘emanet’ gibi bakmaya kendisini ikna eden, biraz boşlukta ama çokça arayıştaki Mary’ye ruh katıyor deneyimli oyuncu.

Film kendi matematiği içinde gayet iyi çerçevelenmiş ve kotarılmış olsa da, bittikten sonra huzursuzluk verici bir tat kalıyor geriye. En nihayetinde bir adam tarafından yılarca aldatılmış iki kadının hikayesini izliyoruz. Adamın kaybının ardından ortaya saçılan bu gerçekler karşısında kadınların öfkelerini ona değil de önce birbirlerine yöneltmeleri soru işaretleri yaratıyor. Hangisinin adamın aşkını daha çok hak ettiğine dair alttan bir rekabet inşa ediliyor. Kadınları birbirlerine bağlayan şey, aynı adam tarafından yıllarca aldatılmış olmanın yarattığı öfke ya da üzüntü değil; ona karşı duydukları sevginin sahiciliği oluyor. Hani biraz daha ittirse “İyi ki bu iki kadını yıllarca kandırmış bu adam. Yoksa nasıl dost olacaklardı” diyeceğiz.

Neyse “Aşktan Sonra”nın defterini kapatarak, bundan sonrasına bakalım biz. Festival yine ‘eksik’ başladı. Salonlarda değiliz, film önlerinde/ sonlarında yaptığımız sohbetlerden mahrumuz yine. Bunun bir arada film izleyemediğimiz son festival olması umuduyla…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...