19 Mart 2021 00:50

HDP’yi legal siyaset alanının dışına itmek AKP için ‘beka sorunu’dur

HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, MYK toplantısı sırasında HDP hakkında açılan kapatma davasına ilişkin açıklamalarda bulunuyor

Fotoğraf: MA

Paylaş

Çarşamba günü, önce HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun hakkında Yargıtayca onaylanan cezası Meclis Başkanı tarafından okunarak milletvekilliği düşürüldü! Meclis kürsüsünde bu tartışma sürerken, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HDP’nin kapatılması istemiyle dava açtığı, hazırlanan iddianameyi Anayasa Mahkemesine gönderdiği haberi geldi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, yaptığı yazılı açıklamada HDP’nin kapatılmasının gerekçesini, “Halkların Demokratik Partisi yönetici ve üyelerinin beyan ve eylemleriyle demokratik ve evrensel hukuk kurallarının kabul etmeyeceği şekilde davrandıkları, PKK terör örgütü ve bağlı örgütlerle birlikte hareket ettikleri, örgütün uzantısı olarak faaliyetlerde bulunarak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve ortadan kaldırmayı amaçladığı” olarak açıkladı.

Başsavcı, iddianamesinde HDP eş başkanları da dahil 684 kişinin siyasetten yasaklanmasını da istedi.

KAPATMA DAVASI ‘ERDOĞAN’A RAĞMEN BİR DAVA’ DEĞİL

Her ne kadar daha birkaç hafta öncesine kadar, Bahçeli’nin aylardır diline pelesenk yaptığı, “HDP acilen bir daha açılmamak üzere kapatılsın” çağrılarına karşın AKP sözcüleri, “Parti kapatmaya ilkesel olarak karşı olduklarını” söylüyorlardı. Bu tartışmalar, “MHP, ‘HDP kapatılsın’ diyor, ama AKP buna yanaşmıyor. Cumhur İttifakında çatlak var” demeye kadar götürülüyordu.

Nitekim, önce Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi sonra da HDP’ye kapatma davası açılması, hem HDP tarafından hem de siyasetteki gelişmeleri yakından izleyenler tarafından “MHP’ye kongre hediyesi” olarak yorumlandı.

Yakın geçmişteki tartışmalar dikkate alındığında ve bu iki önemli olayın arka arkaya ve MHP kongresinden bir gün önce yaşanmış olması, “MHP’ye bir hediye” gibi görülmesine haklılık kazandırmaktadır. Ancak, içinden geçilen süreç ve tek adam yönetiminin amaçları dikkate alındığında, girilen yolun “MHP’ye hediye”nin ötesinde çok daha fazla anlama sahip olduğunu göstermektedir.

Çünkü HDP’nin kapatılması da dahil, legal siyaset alanının dışına itilmesi girişimleri, “çözüm masası”nın Erdoğan tarafından yıkılması, yani 7 Haziran 2015 seçiminin öncesinden beri, siyasi tansiyona göre öne çıkıp arkaya düşse de sürekli olarak Erdoğan ve partisinin siyaset alanını dizayn etmede en önemli amaçlarından olagelmiştir. O zamandan beri de HDP’ye yönelik girişimler yasal mı, yasa dışı mı, siyasi ahlakla uyuşur mu uyuşmaz mı gibi kaygılar gözetilmeden her yol mübah görülmüştür!

KAPATMA GİRİŞİMİ HDP’YE YÖNELİK OPERASYONLARIN DEVAMIDIR

Bugün, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesiyle HDP’nin kapatılması için resmen adım atılmasına gelinmesi, 5-6 yıldır süren;

  • Bölgede, asker ve polis operasyonlarına hız verilmesi,
  • Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere binlerce yönetici ve üyesinin tutuklanması,
  • Seçilmiş belediye başkanları ve yöneticilerinin görevden alınması, tutuklanması ve yerlerine kayyum atanması,
  • HDP’nin yerel örgütlerinin sürekli olarak polisin baskısı, hatta kuşatması altında tutulması, 2018 seçiminde seçilmiş vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması için yüzlerce fezleke ile fezlekelerin HDP’nin başının üstüne asılmış bir Demokles’in Kılıcı gibi kullanılması... gibi pek çok girişimin devamıdır.

Bu yüzden de son aylarda Bahçeli’nin, kendi sıkışmışlığının sonucu olarak, HDP’ye yönelik bir “HDP kapatılsın kampanyası” açmasını, Erdoğan’a rağmen, en az onun amacından ve ondan bağımsız bir girişim olarak görmek doğru olmaz.

Tersine HDP’nin legal siyaset alanının dışına itilmesi; itibarsızlaştırılıp etkisizleştirilmesi, bölünmesi... olmadı kapatılması, Bahçeli ve MHP’den daha çok tek adam yönetimi ve AKP için gerçek bir “beka sorunu”dur!

KAPATILMAYA KARŞI MÜCADELE TÜM DEMOKRASİ GÜÇLERİNİN MÜCADELESİ OLMALIDIR

Ülkemizde son yıllarda yargıdaki partizanlaşmanın boyutları ve iktidarın en yukarıdaki makamlardan başlayarak yargıya direktif vermeye varan baskılar dikkate alındığında HDP’nin kapatılması davasının hukuki değil açıkça siyasi bir dava olduğu ve böyle sürdürüleceği tartışmasızdır.

Nitekim dün partisinin genel kongresinde konuşan Devlet Bahçeli; “HDP’nin açılmamak üzere kapatılması tarihe borcumuzdur. Başsavcılığın kapatma davası açması yüreğimize su serpmiştir” diyerek, davanın bundan sonraki seyri hakkında da açık bir fikir vermiştir.

Erdoğan’ın bu konuda henüz bir açıklama yapmamış olması, Erdoğan’ın bu davanın açılmasından rahatsız olduğu anlamına gelmiyor. Tersine Erdoğan ve yönetiminin, bu süreci HDP’nin kapatılıp kapatılmamasıyla sonuçlanmasından bağımsız olarak HDP üstündeki baskıları artırmanın vesilesi olarak kullanacağını söylemek gerçeği ifade etmek olur.

Dahası HDP’nin kapatılması davası aynı zamanda muhalefeti, halkın gözünde iktidar alternatifi olmaktan çıkarma stratejisinin en önemli unsurudur ve bu yüzden de Erdoğan ve partisinin, kapatma tehdidinin rüzgarını arkasına alarak HDP’yi legal siyaset alanının dışına itmeyi, itemezse de “etkisiz elemanı” haline getirmek üzere elindeki her imkanı kullanacağını söylemek yanlış olmaz.

Bunun sahaya yansımasının iktidarın muhalif güç odakları üstündeki baskılarını her yolla artıracağı anlamına geleceği tartışmasızdır.

Bu yüzden HDP’nin kapatılma girişimine kaşı mücadele sadece HDP’nin değil tüm demokrasi güçlerinin, tek adam yönetimine karşı olan her kesimin iş ve güç birliği içinde mücadele etmesini zorunlu kılmaktadır. Çünkü HDP’yi kapatarak muhalefeti tamamen etkisiz hale getirmek isteyen güçlere karşı gerçek bir mücadele ancak böyle verilebilir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...