15 Mart 2021 00:17

Ayın on dördü gibi güzel

İstanbul Tabip Odası üyeleri basın açıklaması düzenledi

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Küresel bir salgınla geçen bir yılın ardından 14 Mart Tıp Haftası’na girerken, meslektaşlarımıza iletmek için bir mektup kaleme almıştım. Orada ifade ettim, Evrensel okurları da yakından bilir. Edebiyat kıymetlimdir. Yaşamımızın ışığı, onca şiir olmasa zorluklardan onarılarak çıkmak hiç kolay olmazdı. Mektubu buradan da paylaşmak isterim çünkü toplumsal sağlık için demokrasi ve adalet diyerek başlattığımız haftada adaletsizliğin sonucu pek çok meslektaşımız, sağlık emekçileri cezaevinde. Böylece bu mektubu onlara da ulaştırırız diye düşündüm:

“Dünyanın en özgün ve şiirsel mektuplarını yazdığı söylenen Rainer Maria Rilke kadar yetenekli olmayı, Virginia Woolf’un deyimiyle bu insanlık sanatına vakıf olmayı nasıl da isterdim sizlere bu 14 Mart mektubunu yazarken, bilseniz. Gelin görün ki onlara, bu dünyayı insanlık sanatı ile bezeyenlere atıfla yetiniyorum ancak. Pandemiyle geçen koca bir yılı geride bıraktık. Cemreler düştü. Havaya, suya, toprağa… Kış bitiyor. “Kışın derinliklerindeyken, içimde bir yerde yenilmez bir yaz olduğunu keşfettim” diye yazar Rilke mektuplarından birinde ve biliyorum hepimiz yaşamımızın en zor kışlarından birini yaşadık. Yitirdiklerimiz resmi rakamlarla dahi 300’leri bulurken, bazı günler ardı ardına ölüm haberleri geldi meslektaşlarımızın.

Her birimizin yaşamı, ruhunda olup bitenler doğanın değişimi gibi döngüsel. Kışla hazanın hüznü, baharın, yıldızlı yaz akşamlarının coşkusu ruhumuzda yansır durmadan. Hüznümüzden de coşkumuzdan da öğreneceklerimiz çok.

Olsun da Gör” diyor ya Melih Cevdet Anday, ‘O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör/ Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör/ Seyreyle gülü bülbülü/ Çifter çifter aylar gökyüzünde/ Her gece ayın on dördü…

Olması için var gücüyle çabaladığımız koca bir yılı geride bırakarak giriyoruz bu 14 Mart’a. Yönetilemeyen bir pandeminin gölgesinde, söylenmeyenlerin ağırlığı omuzlarımızda söylemediklerini söyleyip, göstermediklerini görünür kılmaya çalışarak mücadele ettik bir yıl boyunca. Ölümleri engelleyemeyenler istifaları yasak ettiler, soluksuz çalışmayı dayattılar her birimize. Bir yılda 16 milyarı şehir hastanelerine akıtanlar birinci basamağı bodrumlara mecbur bırakıp, hastalıktan korumanın değil hasta sayısının peşine düştüler.

Anday’a kulak versek yeniden: ‘…Hiç görmediğim şey bu/ Kurdun gözü yılmış sürüden/ Elmanın yarısı soğuk yarısı sıcak/ Ağulu bitkilere dolanmış salkım/ Güneşten yağmur boşanacak…’

Güneşten yağmur boşanmasın diye bu mücadele. Meslek örgütümüz Türk Tabipleri Birliği ile birlikte toplumsal sağlık için toplumsal dayanışmayı kurmak oldu hep gayretimiz. Demokrasi ve adalet olmadan toplumsal sağlık olmayacağını biliyoruz. Onun için Anday’ın da dediği gibi; ‘Yetsin demir çağının beyliği/ Yeni bir gün başlıyor demek/ Yeryüzünde korkusuz yaşamak

Bizler yan yana gelince, içimizdeki yenilmez yıldızlı yaz akşamlarında her gece ayın on dördüdür. Çifter çifter aylar gökyüzünde, yitirdiklerimizin anısı yüreğimizde, cemreler düşer toprağa, o topraktan yeni bir hayat filizlenir.”

Unutmayalım, filizlenecek yeni hayatı kuracak olan bizleriz! Eşit, özgür, adil, demokratik ve barışçıl bir hayat, sağlık için de elzem…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...