23 Ocak 2021 23:41

Aliye Rona ‘sert’ ve ‘kötü’ydü ama hep çok sevildi

Fotoğraflar ‘Yılanların Öcü’ filminden ekran görüntüsü alınmıştır

PAZAR
Paylaş

Köyün “kötü adamı” Haceli, oğlu Bayram ve gelini Haççe’yle oturan Irazca Ana’nın evlerinin önüne ev yapmak ister. Irazca kadın buna çok sert tepki gösterir. İki aile arasında şiddete varan tartışmalar, kavgalar yaşanır. Deli Haceli evi yapmak, Irazca da yaptırmamakta kararlıdır. Muhtar ev yapımına ayak direyen Bayram’ı, Haceli’nin kardeşlerine dövdürür. Haceli de kerpiçlerini parçalayan Irazca’nın evine saldırır ve Haççe’yi döver. Haççe aldığı darbelerle hastalanır ve çocuğunu düşürür.

Sonunda Irazca, köyü ziyarete gelen kaymakama durumu anlatır ve muhtarla, Haceli’yi şikayet eder. İdealist kaymakam Irazca Ana’dan yana tavır alır. Kadir Savun da köyün iyi ve babacan adamıdır. Tabii ki Bayram’dan yanadır ve ailenin en büyük destekçisidir. Kaymakam gittikten ve muhtarla, Haceli güç duruma düştükten sonra, yenilgiyi hazmedemeyen Haceli’nin kardeşleri, ağabeylerine, “İstersen emret, şimdi gidip evlerini ateşe verelim,” dediklerinde karşılarında Kadir Savun’u bulurlar. “Eğer böyle bir şey yapacak olursanız, en önce beni bulursunuz karşınızda.”

Kadir Savun, hem kendisini çok iyi anladığını ve oyunculuğunu doğru değerlendirdiğini söylediği Metin Erksan’ın filminde oynamaktan mutludur hem de Aliye Rona gibi rol arkadaşlarından. Aliye Rona’nın Iraz kadın rolünden öylesine etkilenmiştir ki, kızına da Iraz adını koyar Kadir Savun.

Yılanların Öcü filminin sert bakışlı, dik duruşlu, sert köylü kadını “Irazca Ana” birçok filmde benzer rollerde izlediğimiz unutulmaz oyuncu Aliye Rona’dır.

Yeşilçam’da hep sert ve kötü insanları oynamalarına karşın halk tarafından çok sevilen, yıldızlaşan, efsaneleşen oyuncular vardı. Bu alanda erkek oyuncuların sayısı oldukça fazla olsa da en çok Ahmet Tarık Tekçe ve Erol Taş yıldızlaşan efsaneleşen oyuncular olmuştur. Sert ve kötü karakterleri canlandıran kadın oyuncular arasında da önde olan oyuncu dendiğinde akla gelen ilk isim Aliye Rona’dır. Sert yüz hatları, ürküten sert bakışlarıyla sert, acımasız, güçlü “kötü kadın” rollerinin yıldızlaşan adı Aliye Rona’dır.

Aliye Rona da, tıpkı Ahmet Tarık Tekçe, Erol Taş, Önder Somer gibi. Yeşilçam’da ürkütücü kötü karakterleri oynamalarına rağmen, kötülüğü değilse de, kötüyü oynayanı sevdiren, sevilen oyunculardandır.

Mehmet Işık ve Şakir Eşitti hazırladıkları “Türk Sineması’nda Sıra Dışı Bir Kadın Karakter Olarak Aliye Rona” adlı makalede, “Türk Sinemasının en başarılı kadın oyuncularından Aliye Rona, canlandırdığı kadın karakterlerin özgünlüğü ile diğerlerinden ayrılır. Rona’yı farklı kılan, fiziksel görünümü ve sert mizacıyla oyunculuk yeteneğini birleştirerek yarattığı otoriter kadın karakteridir. Onu sıra dışı yapan esas özelliği ise ataerkil toplumsal yapı içerisinde, düzenin cinsiyetçi değerlerini benimseyerek, iktidar sahibi ve erkeklere hükmedebilen bir kadın görüntüsünde olmasıdır.” yazarlar.

Aliye Rona, Trabzon’un ileri gelen insanlarından demir yolcu Ramiz Bey ve Servinaz

Hanım’ın kızı olarak 1921 yılında bugün Suriye sınırları içinde kalan, o zamanlar Osmanlı toprağı olan Dera kentinde doğar. Aliye Rona, Tiyatro Oyuncusu Avni Dilligil ve Gazeteci Turan Dilligil’in kardeşidir.

TİYATRODAN SİNEMAYA ÖDÜLLERLE TAÇLANAN OYUNCULUK

Beyoğlu Akşam Kız Sanat Okulunda okuyan Aliye Rona, 1930’ların sonlarında Kadıköy Halkevinde amatör olarak tiyatro oyunculuğuna başlar; Ulvi Uraz, Avni Dilligil ve Arena tiyatrolarında sahneye çıkar. İzmir Şehir Tiyatrosunda birlikte oynadığı Zihni Rona ile evlenir.

1947’de “Kerimin Çilesi” filmiyle sinema oyunculuğuna da başlayan Aliye Rona, 200’ün üstünde filmde oynar. Uzun yıllar dublaj da yapan Rona, sinemada daha çok çilekeş, direnen, dik başlı, hakkını hukukunu arayan, kavgacı, töreci köylü kadını ve ana rollerini canlandırır. 1965’te “Hepimiz Kardeşiz”, 1967’de “Zalimler”, 1968’de “Son Gece” filmleriyle Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En Başarılı Yardımcı Kadın Oyuncu” ödüllerini alır. 1969 Altın Koza Film Festivali’nde “Kuyu” filmiyle “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” seçilir.

Aliye Rona, Adile Naşit, Hulusi Kentmen, Nubar Terziyan, Ali Şen gibi oyuncular ve daha çok anne rollerinde gördüğümüz oyuncular, sanki hiç genç olmadılar gibidir; onların gençlik halleri yoktur sinema izleyicisinin belleğinde. Belli yaşın altındaki birçok izleyici çok azını, çok az filmde genç görmüşüzdür. Yine “kötü adam” ya da “kötü kadın” olarak ünlenen oyunculardan çok azını, çok az filmde “iyiyi” oynarken görmüşüzdür.

KIRILMA YARATAN AYKIRI ROLLERİN OYUNCUSU

Aliye Rona, erkek egemen anlayışın yön verdiği sinemada oynadığı rollerde “Asi, dik duruşlu, boyun eğmeyen, çocuklarını ezdirmeyen, mimikleri ve ses tonu” ile kadınların gerçek hayattaki kavgasını sinemada veren, kazanan kadın olur.

“Toplumsal cinsiyet rol kalıplarının yeniden üretimi açısından Türk sineması, gündelik hayatta kadına dikte edilen toplumsal cinsiyete ilişkin her türlü kodun; kadına atfedilen namuslu, evinin kadını, çocuklarının anası, cinselliği olmayan, sevgi dolu, sürekli bağışlayan, ezildiğini hissetse de gözyaşlarını içine akıtıp evin mutluluğunu bozmayan kadın olma vb. niteliklerinin yeniden üretilmesine olanak sağlamaktadır.

Dayatılan ve sinemada yeniden üretilen toplumsal cinsiyet rollerini benimsemeyen kadın ise “Cinselliğinden başka verecek bir şeyi olmayan, mutlu yuvalara düşman, erkekleri kötü yollara sürükleyen, namussuz, vamp kadın olarak kurgulanmaktadır. Bu noktada Türk Sinemasının en başarılı kadın oyuncularından Aliye Rona canlandırdığı kadın karakterlerin özgünlüğü ile diğerlerinden ayrılır. Aliye Rona sinemada toplumsal cinsiyet rollerinde bir kırılma yaratmıştır.”(*)

Yeşilçam’ın iz bırakan birçok oyuncusu gibi ne yazık ki Aliye Rona da hayatının son zamanlarını mutsuz geçirir. Vefasızlık, kimsesizlik, parasızlık acı ve soğuk yüzünü Aliye Rona’ya da gösterir. Son zamanlarında Pendik’te bir huzurevinde kalırken felç olur, kötü muameleye maruz kalır. Bunun duyulmasıyla huzurevindeki kötü muamele ve dayak skandalları ortaya çıkar.

Sağ tarafına felç inen ve tekerlekli sandalyeye mahkum olan Aliye Rona, huzurevinde son isteğinin “Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ı oynamak” olduğunu söyler.

Sinemamızın önemli-değerli, sevilen oyuncusu Aliye Rona, 29 Ağustos 1996 tarihinde Pendik’te kaldığı huzurevinde geçirdiği beyin kanaması sonrası 75 yaşında hayatını kaybeder. Karacaahmet’te aile mezarlığına defnedilir.

(*) “Türk Sineması’nda Sıra Dışı Bir Kadın Karakter Olarak Aliye Rona” Mehmet Işık ve Şakir Eşitti

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...