23 Ocak 2021 23:12

Rejim tiyatrosunda eğitim bakanı olmak

Fotoğraf: Milli Eğitim Bakanlığı

Paylaş

Bakan olmak kolaylaştı. Tüm yetkiler sarayda toplanırsa, böyle olması kaçınılmaz. Osmanlı’daki gibi sultanın gözüne giren bakan atanıyor. Eğitim Bakanlığı için gözü kara, “dava adamı” olma yarışını kazanmak gerekiyor. Bu “adam” vurgusu da önemli çünkü rejimin kadınlara bakışı belli.

Eğitim bakanı olmak toplumla çok daha fazla karşı karşıya kalmayı gerektiriyor. Günümüzde siyasetçiler bakanlıkla gelen görevleri nasıl yapacaklarını, daha doğrusu yapar gibi görüneceklerini iyi biliyorlar; cilalı ürünler gibi internette boy gösteriyorlar. Reklam ve pazarlamadan anlayan danışmanları var.

Eğitim bakanı internette sahneye çıktığında oynayacağı ilk rol, ana babalara ve öğrencilere sevimli görünmek. Buna uygun küçük senaryolar, fotoğraflar bulmak ve Twitter’dan yaymak gerekiyor. Bakan şöyle mesajlar yazıyor: “İkimiz de Milli Eğitim Bakanlığında görevliyiz. Ben bakanlık binasındayım, o da Mebim Çağrı Merkezinde çalışıyor ve doğal olarak telefonları “Buyrun ben Ziya Selçuk size nasıl yardımcı olabilirim?” diye açıyor. Gerisini siz hayal edin:)

Bakan için ikinci rol, sevecen ve merhametli görünmek. Birkaç uygun söz, birkaç çocuk, varsa bebek fotoğrafı yeterli. Ama rejimin bakanları, rektörleri ve diğer yöneticileri akıllı. Daha fazlasını yapabilirler. Deprem mi oldu? Hemen şöyle mesajlar yazıyorlar: “Başkentimizde Kalecik ilçesi merkezli meydana gelen depreme ilişkin şu ana kadar olumsuz bir durum bildirimi bulunmuyor, çok şükür. Gelişmeleri anlık takip ediyoruz. Kalecikli hemşehrilerim başta olmak üzere geçmiş olsun #Ankara.” Çirkin rejimin sevimliymiş gibi gösterilmesi için bunlar önem taşıyor.

Bakan öğretmenlere şirin görünmesi gerektiğini biliyor. Bunun için büyük çaba harcıyor: “Salgın döneminde Nevşehir’deki öğretmenlerimizin öğrencilerimizi çok yönlü yetiştirmek için yaptıkları fedakârlıklara şahit oldum. Hepsine teşekkür ediyorum. Bu, akademik kazanımlardan daha da önemli.

Bakan, rejimin salgınla başedebilmekten çok uzak olduğunu ve hem okulları, hem toplumu çok kötü bir duruma sürüklediğini de iyi biliyor. Bu nedenle, rejimin her zorda kaldığında yaptığını yaparak bayrak simgesine sarılıyor. Taze bir örnek: “Bütün okul bahçelerimizden aynı anda yükselen İstiklal Marşı’mıza milyonlarca yüreğin evlerinden tek nefes eşlik ettiği bayrak törenimizle başladığımız haftada, yepyeni çözümlerimizle uzaktan eğitimde öğrencilerimize ulaşmaya devam ettik.

Milliyetçilik akla değil, duygusal reflekslere dayandığı için bu mesaj bir fotoğrafla daha da duygusal kılınabilir. Bakan bunu da biliyor. Şöyle yazıyor: “Her yaşta, aynı heyecanda buluşmak ne büyük mutluluk... Fotoğraf, Sivas’tan. 96 yaşındaki ... annemiz, bayrağıyla koşmuş okul bahçesine.” Sonra ekliyor: “Kendisiyle ilk bayrak töreninde yan yana saygı duruşunda bulunmayı diliyorum.

Üçüncü önemli rol, rejimin yıllardır topluma dayattığı ideolojik temaları titizlikle yinelemek. Bakanın görevi çocuklara yararlı işler yapmak değil, ideolojik papağanlık. Çanakkale, Sarıkamış ve diğer anmaları hiç atlamadan, teker teker yinelemesi gerekiyor.

Bakanın dördüncü rolü, siyasal İslamcılığın topluma dayattığı tüm ögeleri sürekli olarak fotoğraflar, videolar ve mesajlarla yaymak. Mevlit mi var? Hemen klavyeye: “O en kutlu doğumun hatrına, doğan her çocuğu, Rabbin bu dünyaya hediyesi gibi kabul edebilmek duasıyla, Mevlit Kandilinizi kutluyorum.” Eğitim bakanının başka işi yok mu, demeyin. Bu, onun baş görevlerinden.

Bakanın beşinci rolü, rejimin ölüm siyaseti uyarınca yaşamı değil, ölümü yüceltmek. Rejimin her belediye başkanından, rektörden beklediği bu. Eğitim bakanı ise mutlaka yapmalı. Bakan yazıyor: “Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde, üs bölgesinin kar nedeniyle kapalı yolunun açılmasında görev yaparken çığ düşmesi sonucu şehit olan askerimize Allah’tan rahmet, yaralı askerimize acil şifalar dilerim. Şehidimizin ailesine sabır dilerim. Mekanı cennet olsun.

Her bakan, her yönetici için bir de sadakat rolü var. Rol yazılı değil ama hepsi biliyorlar. Bakan atanmak göze girmeyi gerektiriyorsa, bakan kalmak da sadakat gerektiriyor. Bakan, sadakat gösterisi olarak destek, bağlılık ve gerekirse hayranlık bildiren mesajlar yazmak zorunda. Bakanın başka işi yok mu, demeyin. Bu da onun baş görevlerinden.

Rejimin tiyatrosu böyle. Toplum çürür, okullar çökerken, sahnede sevimli ve sevecen görünmeye çalışan trajik bir figüran var. Trajik çünkü gün gelecek, o da oynadığı rollerin hesabını verecek.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...