16 Ocak 2021 23:11

Karanlıktaki ışık Yılmaz Güney

Mesut Kara, Tahir Yüksel ve Yılmaz Güney (Fotoğraf: Mesut Kara arşivi)

PAZAR
Paylaş

Sosyal paylaşım ağlarında eski arkadaşlarımı bulmanın ötesinde bu alanlarda tanıyıp tanıştığım, birlikte çalışmalar, kültürel etkinlikler-üretimler yaptığım, iyi anlaştığım değerli arkadaşlarım da oldu. Tahir Yüksel de önce sosyal paylaşım ağından arkadaş olduğum, sonra da yüz yüze tanıştığım değerli arkadaşlarımdan biri. Kütahya, Simav’da yaşayan bir sinema ve Yılmaz Güney sevdalısı. Ara ara sohbet edip haberleşiyorduk Tahir Yüksel’le.

2014 yılında TÜYAP’ta Agora Kitaplığı’nın, Osman Akınhay’ın ayarladığı Yeşilçam’ı konuşacağım bir söyleşim olacaktı. Sosyal paylaşım ağlarından tanışıp haberleştiğimiz Tahir Yüksel, de söyleşimin olduğu gün beni görmeye, dinlemeye ve tanışmaya İstanbul’a, TÜYAP’a geldiğinde yüz yüze görüşmüş, sohbet edebilmiştik. Sıkı bir sinema sevdalısı ve Yılmaz Güney hayranıydı. Bir süre sonra Yılmaz Güney’le de tanıştığını, büyük bir -belki de Türkiye’deki en büyük- Yılmaz Güney arşivi oluşturduğunu da öğrenmiştim.

Yılmaz Güney benim için de bir sinema dehası, bir idealist, tanıyanlar için iyi bir dost ve sinemamızın efsaneleşen adı, “çirkin kral”ıydı. Benim de hem sinemadaki hem de hayattaki sahici kahramanımdı.

TAHİR YÜKSEL’İN SİNEMA SEVDASI VE YILMAZ GÜNEY’LE TANIŞMA

Kütahya’nın Simav ilçesine bağlı Kiçir köyünde doğar Tahir Yüksel. ’60’lı yılların ortasında annesi, babası misafirliğe gittikleri bir gece, onu evde bırakarak babasının iş arkadaşı “Mustafa amca”ya emanet ederler.  Mustafa amca onu Zafer sinemasına götürür. Sinemada iki film birden oynuyordur. Filmlerden biri çok etkiler, hayatında ilk kez sinemaya giden, film izleyen genç Tahir Yüksel’i.  Filmin adı “Kanlı Buğday”dır. Tahir Yüksel oyuncuları tanımıyordur. Onların filmde kullanılan adları dışında bir adları olduğunu, onların başka insanlar olduklarını da bilmiyordur.

Filmdeki suskun, kararlı adamın bütün tavırlarından çok etkilenmiştir. Köye döndüğünde filmi arkadaşlarına tekrar tekrar anlatır. Filmde onu çok etkileyen kahramanının adının Yılmaz Güney olduğunu yıllar sonra Agâh Özgüç’ün “Neden Yılmaz Güney” kitabından öğrenir. İlk sinema tutkusu ve Yılmaz Güney’den etkilenmesi, hayranlığı o gece izlediği “Kanlı Buğday” filmiyle başlamış olur.

Babası sinemaya gitmesine çok izin vermez, hatta harçlığını keserek cezalandırır. 1968 yılında ortaokula başladığında ilçede, Simav’da halasının yanında kalmaya başlar. Eniştesi çok karışmasa da katı ve kuralcı olan eniştesinin babası süre şartlı -hava kararmadan evde olmak koşuluyla- izin verir. Bu nedenle bazı filmlerin sonunu izleyemez. Erken çıkmak, yarım bırakmak zorunda kaldığı filmlerden biri de “İnce Cumali”dir.

Lise ikinci sınıfta tanıştığı, kendisi gibi sinema tutkunu afişler, dergiler, kartpostallar biriktiren Osman Şenol isimli arkadaşıyla arşiv tutma alışkanlığı da başlar. 1975 yılıdır ve Yılmaz Güney Ankara Kapalı Cezaevinde yatıyordur. İki üç kez mektup yazar Yılmaz Güney’e fakat hiç birine yanıt gelmez. İmzalaması için bir kitap gönderirse, kitabını imzalayıp göndereceğini düşünür. Bu fikrini Osman Şenol’a da söyler.

O yıllarda ilçede kitap edinmek çok zordur. 1976 yılının ocak ayında, geri gelmeme ihtimali nedeniyle ellerinde bulunan en az sayfalı “Umutsuzlar” filminin senaryo kitabını imzalaması için Ankara Cezaevine gönderir. Ocak ayı bitmeden PTT den gelen paketi açtığında, içinden imzalaması için Yılmaz Güney’e gönderdiği “Umutsuzlar” senaryo kitabı çıkar. Yılmaz Güney kitabı imzalamıştır.

“Tahir Yüksel kardeşim, Emekçi halkımız umudu ile umutsuzluğu yenecektir.” yazıyordur, Yılmaz Güney imzalı sayfada. Mutluluktan uçar Tahir Yüksel. Sonraki günlerde de kısa kısa da olsa mektuplar gönderir Yılmaz Güney. Dahası mektup yazamadığı zamanlar telgraf çekip özür diler.

YILMAZ GÜNEY’LE YÜZ YÜZE

Üniversite sınavına girmek için Kayseri’ye gideceği zaman onu da ziyaret etmek istediğini yazar Tahir Yüksel. 22 Haziran 1976 tarihinde Yılmaz Güney’den gelen telgrafta, “Kardeşim 25 Haziran’da mahkemede olacağım. 23’ünde gelirsen görüşürüz. Bir aksilik olursa Fatoş ablanı ara. Kapıdan bana not gönderirsin. Sevgiler… Gözlerinden öperim…”  yazıyordur.

Kayseri’ye gittiğinde beş gün süren uğraşları sonrasında Yılmaz Güney’le görüşebilir. Kamyoncu olan babası İstanbul’a kereste taşımaya başladığında, babasıyla İstanbul’a ilk gidişinde Güney Film’e gider. Sonraki zamanlarda da İstanbul’a gittiklerinde uğrak yeri, Beyoğlu ve film şirketleri olur. Yılmaz Güney arşivi için afiş, lobi, film, ne bulursa toplar. İzmir’e gittiğinde de oradaki film şirketlerine uğruyor, topladığı afiş, lobi ve fotoğraflarla dönüyordur Simav’a. Yılmaz Güney arşivi için çoğu zaman ek kaynak yaratıp paralar da ödeyerek afiş, lobi, fotoğraf ve film toplama tutkusu, serüveni yıllarca sürer.

1980 temmuz ayında İmralı Yarı Açık Cezaevinde yatan Yılmaz Güney’le, izinli çıkıp evinde kaldığı günlerden birinde görüşmek için İstanbul’a evine görüşmeye gider. O gitmeden önce Nihat Behram Yılmaz Güney’e “Bu çocuk 1 yıl çalışıyor bütün parasını afişe fotoğrafa yatırıyor.” demiş. Yılmaz Güney elinde neler olduğunu sorar Tahir Yüksel’e. Sonra da “Şimdi buradan çıkıyorsun, Güney Filme gidiyorsun, orada ne bulursan alıp götürüyorsun. Ben ileride onları senden alıp fotoğraflarını çekip sana geri veririm. Adada bazı broşürler var onları da sana göndereceğim.” der. Sonraki günlerde de sözünü ettiği broşürlerden gönderir.

Tahir Yüksel, Yılmaz Güney’i en son Isparta Cezaevinde ziyaret ettiğinde görür. Yılmaz Güney onu yeğeni Göktürk Demirezen ile tanıştırır. Yılmaz Güney’in annesi Güllü anneye, sinema makinesiyle Yılmaz Güney’in filmlerini izletir Tahir Yüksel.

YILMAZ GÜNEY KİTABI

Yılmaz Güney, daha yapacak filmleri varken ve hep ülkesine dönmenin düşünü kurarken, 9 Eylül 1984’te ülkesinden uzakta, Paris’te aramızdan ayrılır. Tahir Yüksel’in biriktirdiği kendi afiş, lobi ve fotoğrafları almaya fırsatı, imkanı olamamıştır. Onunla ilgili bir kitap hazırlığına başlayan Tahir Yüksel, bol fotoğraflı hacimli bir kitap hazırlar.

Tahir Yüksel 70 yılından bu yana özenle oluşturduğu, “Türkiye’nin en büyük Yılmaz Güney arşivi”ni, “Yılmaz Güney hakkında her şeyin” yer aldığı 624 sayfalık devasa bir yapıta dönüştürmüştür: “Karanlıktaki Işık Yılmaz Güney”

İç ve kapak tasarımını, editörlüğünü yaparak hazırladığı kitabını, dolaştığı yayınevleri beğense de maliyeti yüksek olduğu için yayımlatamaz, sponsor arayışı da sonuçsuz kalır.

Menderes Samancılar’ın önayak olmasıyla Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanı Zeydan Karalar sayesinde kitabın basımı kabul edilir. 1000 adet için anlaşsalar da maliyetinin yüksekliği nedeniyle 500 adet basılır.

Tahir Yüksel’in bir Yılmaz Güney kitabı hazırladığını, Adana Büyükşehir Belediyesinin bu değerli çalışmayı yayımladığını öğrendiğimde çok sevinmiştim. Bir süre sonra edinmek istediğimde, az sayıda basılan ve hemen tükenen kitabı bulamamıştım. Yeni baskısı bütçesizlik nedeniyle 2021 yılına ertelenmişti.

Tahir Yüksel, geçtiğimiz günlerde kitabını imzalayıp gönderdiğinde, özenle hazırlandığı gibi özenle basılıp ciltlendiğini de gördüm. Kitap gerçekten de 25x33cm boyutlarında, kuşe kağıda tamamı renkli basılmış devasa çok özel bir yapıttı. “Yılmaz Güney’e dair her şey”in olduğu kitapta yaşam öyküsünün yanı sıra, Yılmaz Güney’in çektiği bütün filmlerin afişleri, fotoğrafları, gazete haber ve kupürleri, filmlerin öyküleri, de yer alıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...