10 Ocak 2021 23:37

Trumpçıların Kongre binası baskını neleri gösterdi?

ABD'nin başkenti Washington'da Donald Trump'a destek gösterisi düzenleyen bir grup protestocu, polis barikatını aşarak Kongre binasına girdi.

Fotoğraf: AA

Paylaş

6 Ocak günü, 46’ıncı ABD Başkanı seçilen Joe Biden için yapılan “Delegeler kurulu oy sayımı” sırasında Trump taraftarı Neonazi, ırkçı-faşist gurupların Kongre binasını basmalarının üstünden beş gün geçti. Trump, “Kalan sayılı günler içinde, giderayak dünyayı sarsacak bir şey yapar mı”ya kadar varan endişeler tartışılıyor. Ama önümüzdeki dönemde daha pek çok yönüyle de tartışılacak.

Ama sıcak tartışma, bir yandan baskının Trump’ın açıkça çağrısı ve polisin göz yummasıyla gerçekleşmesinin arkasındaki gerçeklerle bir yandan da bilim ve siyaset çevrelerinin “Amerikan demokrasisini zaafları” konusunda ciddi eleştirileriyle sürüyor.

AMERİKAN DEMOKRASİSİ IRKÇILIK VE EMPERYALİZMİN KALKANI OLMAKLA MALULDUR!

ABD, dünya emperyalist kapitalist sisteminin baş patronudur.

Ama aynı zamanda ABD, 250 yıla yaklaşan bir demokrasi ülkesi olarak, pek çok bakımdan incelemeye değer bir demokrasi geleneğine de sahiptir.

Ancak şu da bir gerçektir ki, Amerikan demokrasisi;

1) Afro Amerikalılar ve Hispanikler başta olmak üzere, ari ırktan olmayan Avrupalılar dışındaki ırklardan gelen kişileri, toplulukları birinci sınıf vatandaş görmeyen, Afrika kökenlileri insan olup olmadığını bile (resmen olmasa da) tartıştırmaya varan bir ırkçılıkla,

2) Demokrasiyi, emperyalist yayılmanın, ülkeleri ve halkları ABD hegemonyasına almanın, köleleştirmenin ve bunun aracı olarak her ülkedeki en gerici güçleri desteklemede bir sakınca görmeyen,

3) Uluslararası burjuvazinin, burjuva demokrasisinin sosyalizme, yani insanlığın, sömürüsüz, sınıfsız, savaşsız bir dünya mücadelesine karşı kapitalist sömürünün koruma kalkanına dönüştürmüş olmada birinci dereceden rol oynayan Amerikan emperyalizminin silahı olarak kullanılmasından fazlasıyla malul bir demokrasidir.

Kongreyi basan ırkçı, faşist güruh, işte bu defolu, en gerici güç odaklarının bakımını yaptığı “Amerikan demokrasisi”nin fideliklerinde (Boşluklarında da diyebiliriz) yetiştirilerek ortalığa salınmaktadır. Bu yüzden de Kongreyi basan Trumpist güruh, ipten kazıktan kopmuş bir güruh olmanın ötesinde arkasında geniş bir kitle desteği de olan (Özellikle Cumhuriyetçi Parti tabanında önemsenecek bir desteğe sahip) bu yüzden de dikkate alınması gereken bir gücün uzantısıdır.

Bu nedenledir ki, “Amerikan demokrasi” diye sterilleştirilmiş burjuva demokratik normların bütünüyle geçerli olduğu bir demokrasi yoktur. Hele de söz konusu olan dünya emperyalist sistemin baş patronunun ülkesindeki demokrasiden söz ediyorsak, bu daha da sorunlu, arkasından ağlanmayacak bir demokrasiden söz ediyoruz demektir.

KONGRE BASKINI HER ÜLKENİN DEMOKRASİ GÜÇLERİ İÇİN ÖĞRETİCİDİR

Evet, ABD’de Kongre baskınının arkasından ağlanacak bir şey yoktur ama olanlardan önemli dersler çıkarılması da gerekir. Çünkü yaşananlar ABD’de Kongre basmaya varan girişim, diğer ülkelerde de kendi özgünlükleri içende farklı şekiller gösterse de bir ırkçı, neofaşist, yabancı düşmanı, İslamofobi, ...gibi temelli gelişmeler olarak önemli bir sorundur. Özellikle de Avrupa’da, parlamentoların itibar kaybetmesinin boşalttığı siyaset alanının genişlemesinden yararlanarak bu neofaşist, gerici odaklar, halklar için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

Trump iktidara geldiğinde bayram yapıp, seçimi kaybettiğinde ağıtlar yakan popülist ırkçı, en gerici odakların temsilcisi olarak Trump ve yandaşları;

Yasa, anayasa ne diyor bakmadan seçimleri kazanmak için devletin ve ve sermayenin bütün imkanlarını kullanmaktan,Kendileri her tür hile hurdaya baş vururken, kendi aleyhlerine çıkarsa seçim sonuçlarını tanımamayı önceden de ilan ederek,Yeterince güçlü olduklarını düşündüklerinde parlamentoları basarak açıkça iktidara el koymaktan çekinmemek dahil her yolu denemekte sınır tanımayacaklarını göstermiştir.

Bu durum, her ülkeden demokrasi güçleri için öğretici olmalıdır.

GERÇEK BİR DEMOKRASİ İÇİN ADIM ATMA ZAMANI

Trump’ın seçilmesinden Kongre binasının basılmasına kadar gelen süreci değerlendiren bilim insanları, sistemin geniş yığınların taleplerini, eskisi kadar bile karşılamaktan uzaklaştığını, Cumhuriyetçi ve Demokrat Parti ayırımının kalmadığını, geniş yığınların gelecek güvencesinin ortadan kaldırılmış olması başta olmak üzere emekçi yığınların gözünde sistemin itibar kaybetmiş olması gibi önemli nedenlere dikkat çekiyorlar.

Aynı sorunun “AB demokrasisi” için de söz konusu olduğunu, parlamenter sistemin hızla itibar kaybetmesinin siyasette yarattığı boşluğu popülist liderlerin, ırkçı, neofaşist, İslamofobici, yabancı düşmanı,...en gerici odakları kullanarak güç kazandıklarını tartışıldığını biliyoruz.

Toplam açısından bakıldığında, burjuva temsili demokrasisinin güç ve itibar kaybından doğan boşluk, ne burjuva demokrasisinin yenilenmesiyle ne de ırkçı, neofaşist,...güçler tarafından gerçek anlamıyla doldurulabilir. Tersine bu boşluk halkın lehine olarak, yığınların siyasete doğrudan ve kendi talepleriyle de müdahale ettikleri, “doğrudan demokrasi”nin mekanizmalarıyla donatılmış bir halk demokrasiyle, gerçek bir demokrasiyle doldurulabilirdir.

Bu yüzden de bugün yaşananlardan çıkarılacak en önemli ders, demokrasi sorununun çözümünün, burjuva temsili demokrasilerinin reforme edilmesi değil, halk demokrasisi olduğu gerçeğidir. Tabii böyle bir tespiti yapmak yeterli değildir. Bütün ilerici demokrat güçlerin, somut koşulları da dikkate alarak, gerekli gücü oluşturacak adımları atması gerekmektedir.

ABD’deki Kongre baskınına varan gelişmeler, bu adımın demokrasi güçleri için en acil görev olduğunu göstermiştir. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...