29 Aralık 2020 23:23

Cezaevleri ve pandemi

Yatakları dezenfekte eden çalışan

Sincan Cezaevinde yapılan dezenfekte işlemi | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Hükümet eyleyenlerin bir sürece dair niyetlerini okumak adına yasalardan ziyade yasa taslaklarına bakmak elzemdir. Misal 'Ceza İnfaz Yasası'. Bu yasanın TBMM ilgili komisyonuna sunulan taslak halinde, mahpusların sağlıklarını korumaları ödev olarak tanımlanmış ve sağlığını koruyamayanların cezalandırılacağını öngörülmüştü. Görüşmelerde muhalefet partilerinin görüşleri tutanaklara "sağlık ödev değil haktır" olarak geçmişti 2005 yılında.

COVID-19 pandemisi ve cezaevleri bu bağlamda daha bir önem arz ediyor.

Dışarıda pandemiye dair sağlıklı ülke verilerine ulaşmak bu kadar zorken, içeriyi yani cezaevlerini nasıl etkilediğini öngörmek hem zor hem de bir o kadar kolay.

Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğünün resmi web sayfasında yakın zamanda yer alan bir paylaşımı virgülüne dokunmadan aktarıyorum: "Başsavcılıklardan alınan bilgilere göre bugün itibariyle, yoğun bakımda veya entübe durumda olan Kovid-19 hastası hükümlü/tutuklu bulunmamaktadır. 368 Ceza İnfaz Kurumumuzdan 117’sinde pozitif vaka görülmüştür. Kovid-19 testi pozitif çıkan 120 hükümlü/tutuklunun sağlık kurumlarındaki tedavileri devam etmektedir."

Nerede ise COVID-19 hastası olmayan sokak ve apartmanın kalmadığı bir ahvalde 368 mahpushaneden 251'inde pozitif vaka görülmemiş olması okur için ne kadar inandırıcı olur bilemedim. Sanırım pandemiden korunmak için cezaevine yatasınız geldi! İnsan düşünmeden edemiyor, ülkeyi cezaevi idarecileri mi yönetse ne!

Veriler şeffaf olmayınca dünya örneklerine bakmakta yarar var. Diğer ülke örnekleri bizdeki Adalet Bakanlığı verilerinin tam tersini söylüyor. Misal, 26 Nisan'da yani daha pandeminin başında Amerika'dan bir haber bu bağlamda kritik: "Amerika’da yapılan bir araştırmada 4 eyalette (Arkansas, Kuzey Carolina, Ohio ve Virginia) yaklaşık 3 bin300 mahkumun Korona testi pozitif çıktı.

Ancak dikkat çekici bir şekilde bu mahkumların yüzde 96’sının belirti göstermediği tespit edildi.

Yine, "Ohio eyaletinin kuzeyinde bir cezaevinde başka sağlık sorunları da olan 2 bin 500 mahkum bulunuyor ve bu mahkumların 2 bin 300’üne yapılan Korona testinde 2 bin 208’inde virüs tespit edildi. Bu vakaların yaklaşık yüzde 95’inde ise belirti yoktu."

Bu son veri çok önemli. Ek sağlık sorunları olan mahpusların yüzde 95'inde COVID-19 pozitif saptanması bizdeki hasta mahpusları akla getiriyor. İHD, 604'ü ağır bin 605 hasta mahpus olduğunu belirtiyor Türkiye'de. Hükümetin Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kurumların çağrısına uyarak cezaevinden pandemi süresince izin mekanizmalarını gözden geçirmesi gerekiyor. Özellikle politik mahpuslara hasmane tutum etik değil.

Ülkemiz giderek bir cezaevleri ve mahpuslar ülkesine dönmeye başladı. Bırakalım geçmişi AKP iktidarı döneminde misal 2015'te 55 bin 870 olan tutuklu ve hükümlü sayısı 2019 sonunda 291 bin 546 olmuştu. Yani son 14 yılda mahpus sayısını altı kat artırmıştı sistem. Yine TÜİK verilerine göre, 12 yaş üstü nüfus içerisinde mahpus sayısı 2010 yılında 100 binde 163 iken, 2019'da 100 binde 430'a çıkmıştı.

Tüm bu veriler ışığında yemek iaşe bedellerinin düşük, havalandırmanın yetersiz, avukat görüşlerinin sınırlı, aile görüşlerinin imkansız olduğu bu süreçte mahpushaneler daha bir dikkatle izlenmeli. Pandemi koşullarında bu yüksek popülasyon dahil tüm olumsuz koşullar şeffaf olmayan bir yönetme biçimi eşitliğinde yaşam hakkı bağlamında alarm veriyor.

İnsan kalabilmenin ön koşularından birisidir özgürlüğünden mahrumum olanların 'sessizliğine' kulak verebilmek.

Sağlıcakla kalın

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...