27 Kasım 2020 23:05

‘Reform’ rüzgarının ‘Çakıcı açılımı’nı doğurmasına hâlâ şaşanlara tarih diyor ki, beklenti tünelinde cereyanda kalmak felç eder…

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan ile Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, TÜSİAD üyeleriyle bir araya geldi.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Yan anlamları (*) kenarda dursun; ‘akalım’ biz...
‘Akım’ demek, cereyan…
Sonuna ilave edersin; misal:
Cereyan-i hava; ‘hava akımı’ olur…
Otobüste dolmuşta zuhur eder… (Mütemadiyen… Evet, hâlâ…)
Toplumsal bilinçaltımızdan başını uzatan, ata yadigarı ‘Lokman hekim’liğimizin ikazlarından hatırlarsınız:
“Beyleer!.. Camları kapatalım, ceryan yapıyoo… Terliyik zatii…”
Keza… Başına eklersin; misal:
Zararlı cereyanlar; ‘zararlı fikir akımları’ olur…
Vaktiyle… ‘Kuvvet’ olduğu vakitlerde, komünizmin devlet literatüründeki namıydı…
Türlü yollarla bir bir belletilir…
Topluma empoze edilirdi ki…
“Zararlı cereyanlara” kapılıp ahalinin zihni bulanmasın... (Soona maazallah…)
Ha bir de: Elektrik akımı…
“Tam penaltı atılacakken ceryan kesilir mi yav!”…
Kesiliyordu…
Şimdi de cereyan zırt pırt gitse de kimi muhitlerde…
Zamane “elektrik alamıyor”:
Kanka elektrik alamadım…
Yok, kastedilen bu yazı değil… (Umarım…)
Zira bu satırlar: Biz de ‘Boş değiliz’ hani… (der.)

BİR DE TEMENNİLER İLE REALİTE KARIŞTIRILMASA…

Hülasası şöyle ya da böyle mazimizin ‘cereyani’ bir yanı var…
Cereyana tutup hafızayı havalandırmanın aktüel sebebi ise başlıkta…
Ortalığa saçılan şu reform şayiasını…
Ve akabinde patlatılan “Çakıcı bombası”na dair ayrıyeten konuşuruz… (icabında).
Burada şu kulaklarını çınlatacağımız tabirle…
“Saflarımızdaki” şu ‘beklenti’ haline dikkat çekmek istiyorum…
Esasen Saray mahreçli ummaları tahrik eden...
Beklenti yaratmaya dönük çıkışlara karşı hepimizin siyasi bağışıklık kazanmış olması lazım… (artık)
Nitekim haksızlık etmeyelim…
Yeni “ekonomik ve hukuk reformu” lafı ortaya çıktığında muhalefet vaziyeti fark etti…
Kitleler lehine göz boyamaya dönük yapılabilecek muhtemel “kozmetik” düzenlemelere dikkat çekti...
Lakin lafzen ifşa edilirken, Saray’ın bu niyeti...
Alttan alta da bir beklentiye girildi… (Zannımca)
Sadece partilerde değil…
Bunalmış kitlelerde de…
Hiç değilse böyle bir “acaba?” sorusu akılları gönülleri çeldi…
Denize atılan taş misali halka halka genişleme temayülü gösterdi...

EKONOMİDE ‘ACI REÇETE’ AMA HUKUKTA KAYMAKLI KADAYIF OLUR MU? İKTİDAR, KİTLELER DAHA ENERJİK ‘YETER BE!’ RESTİ ÇEKEBİLSİN DİYE Mİ DEMOKRASİYE ALAN AÇACAK?!

Bilhassa Kürt muhalefetinden kimileri sanırım bir “umut ışığı” yakalamaya çalıştı, Erdoğan’ın son “reform” saçılımından…
Hoş, Arınç’ın malum çıkışının istifa duvarında parçalanmasıyla hayli örselendi bu arayış ama… (**)
Önemli olan böyle bir ihtimalin dahi düşünülebilmesi...
Belki daha fenası, hemen peşine takılma hissiyatının depreşmesi...
Siyaseten esas problemli olan da bu ya…
Hâlâ tek adam rejiminden toplumsal demokrasiye yer açılacağı/genişletilebileceği beklentisinin muhafaza edilebilmesi...
Yaratılan sahte umudun mayalanmaya hazır olabilmesi; sorun bu...
Ve galiba örgütsüz kitle yorgunluğundan beslenen öz güvensizlik… Bi’çareliğin yol açtığı “… Yılana sarılma” duygusu…
Öyle olmasa, ekonomide “acı reçete” vadeden reform ile aynı cümle içinde geçen “hukuk reformu”nun niteliği kestirilemez mi?
Kimin için “hukuk reformu” olduğu öngörülemez mi?..

SARAY REJİMİNİN FİNANS KAPİTAL İLE HUKUK TAZELEMESİNE ŞAHİTLİK ETMEK ZORUNDA MIYIZ!

Nitekim şu haber başlığı, bu satırların yazıldığı güne verilen randevu ile ‘Kimin için?’ sorusunun cevabını veriyor olmalı:
“Hukuk ve ekonomi reformu” görüşmeleri başlıyor: Hazine ve Maliye Bakanı Elvan ve Adalet Bakanı Gül, yarın TÜSİAD ile görüşecek (26 Kasım 2020)
TÜSİAD’ı anmışken…
Hakkı Özdal’ın Gazete Duvar’daki yazılarını tavsiye edeyim…
Özdal, iki ayaklı olacağı bildirilen ‘reform’un TÜSİAD’ın ve elbette dünya finans kapitalinin ihtiyaçlarını karşılamaya dönük olduğunu gösteriyor…
Benim altını çizeceğim şu olur:
Bilinir… Sınıf partileri bazen, bilhassa kimi konjonktürlerde temsil ettikleri sınıftan görece özerk davranır…
AKP’nin de temsil ettiği sermaye sınıfıyla öyle bir ilişkisi vardı…
Saray, İslamcı karakterinin tayin ettiği hedeflerin rüzgarı ile “Ey”lenerek efelenebiliyor, özellikle ‘İstanbul sermayesi’ne yukarıdan konuşabiliyordu…

DEVLETİN BESİ DAMINDA SEMİRTİLEN SARAY’IN DAMIZLIK ORGANİK SERMAYESİ DE REFORM MASASINDA OLACAK MI?

Kabaca söylersek, üstüne oturduğu devlet kasası boşalınca, kriz İktidara Saray’ı dar etmeye başladı
Ve sermayenin geleneksel güçleri, Türkiye kapitalizminin omurgasını oluşturan burjuvazi, bu başına buyrukluğa bir son vermenin zaruretini kabul ettirebilmiş görünüyor sonunda…
Kumda oynamayı bırak da şu besiye çektiğin İslamcı/iktidarın organik sermayesi lehine malımıza mülkümüze göz koymaktan vazgeçtiğini kayda geçir…
Mülkiyet güvencesi ver
….
Dedi…
Yapılan ve yapılacağından söz edilen reformların esası bu…
Ha toplumun bunu hazmedilmesi için kozmetik kimi “açılımlar” olur mu, olur... (tabiatıyla)
Toparlarsak…
“Reform” çıkışı ile kriz şartlarında sermaye, iktidarını, Saray rejiminin ipini çekerek hizaya sokuyor...
Sermaye ve İktidarı, uluslararası finans kapitalin de ihtiyaçlarını karşılamak üzere, yeni bir hukuk oluşturarak, süregelen kuralsızlıktan kurallı/kurumlu evreye (tekrar) geçmek istiyor…
Olan da bu…
Olacak olan da…
Demişken…

HİNDİSTAN’DA 250 MİLYON EMEKÇİYİ GREVE SÜRÜKLEYEN REFORM GİBİ BİR REFORM İHTİMALİNE DE HAZIR OLUNMALI

evrensel.net’te okudum… (26 Kasım 2020)
Hindistan’da 250 milyon işçi-emekçi greve çıkmış
Haberdeki sıralama doğru ise, grevin taleplerindeki ilk madde şu:
“Hükümetin tarım ve işçi haklarına yönelik reform adı altında hazırladığı yasaları geri çekmesi.”
Hindistanlı işçi ve emekçileri greve çıkartan türden bir “reformu” da kapsıyor mu, bizim sermeye ile nikah… Pardon hukuk tazeleyecek Saray reformu, göreceğiz…
Ama İktidarın soktuğu beklenti tüneline girmenin…
Beklenti cereyanında kalmanın politik/zihinsel yamulmaya yol açtığını çok gördük...
Ötesine lüzum yok, yakın tarihimize…
AKP ile kurulan demokrasi tabanlı beklenti tarihine bakmak yeter...
Yetmez ama yeter…  

---

(*) Cereyan: Akma, akım. Geçme. (M. N. Özün, Osmanlıca Türkçe Sözlük, Inkılâp Kitabevi)
(**) Böyle de olsa….
Bilhassa bazı Kürt muhalefet kümelerinde ve liberal cenahta, ah şu Bahçeli’nin Çakıcı çelmesi olmasaydı, hayıflanmasına yaslanacak tartışmaların alevlenmesine şaşırır mıyız; hayır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...