24 Ekim 2020 23:10

Devletsiz bir ulusun sineması

Soner Sert

Soner Sert | Fotoğraf: Soner Sert'in kişisel arşivinden

PAZAR
Paylaş

Yazının başlığı Evrensel okurlarının yakından tanıdığı Yazar ve Sinemacı Soner Sert’in geçen yıl (2019) bugünlerde Dipnot Yayınları’ndan çıkan kitabının adı. 

Kitap 4 ana başlık altında toplanan yazılardan oluşuyor.

1- Sinemanın Gelişim Sürecinde Siyasal Koşulların Biçime ve Estetiğe Etkisi
2- Kürt Sinemasının Oluşum Süreci ve Yılmaz Güney
3- Kürt Sinemasının Öğeleri
4- Röportajlar

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-Televizyon Bölümünü bitiren Soner Sert, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Film Tasarımı Bölümünde yüksek lisans eğitimi gördü. Pek çok sinema, belgesel ve dizi film setinde çalışan Sert’in, Emin Alper, Tolga Karaçelik, Ezel Akay, Deniz Akçay, Hüseyin Karabey ve Seren Yüce gibi yönetmenlerin, ilk filmlerinin teorik ve pratik yönlerini anlattığı röportajlarından oluşan, Film Çekmek - Yönetmenler İlk Filmlerini Anlatıyor isimli kitabı 2018 martında h2o Kitap’tan çıktı. 

Kürtleri konu alan ilk filmin 1926 yılında Sovyet Ermenistan’ında çekilen Zerê olduğu birçok kaynakta yazılmıştı. Film, Ermenistan sinemasının kurucusu kabul edilen Hamo Beknazaryan tarafından çekilmiş. Ermenistan’daki Kürt köylerinde çekimi yapılan filmin senaryosunu Ermeni harfleri tekelinde ilk Kürt alfabesini hazırlayan Hakob Gazaryan yazmış. Filmin senaryosuna yazarın Zare’nin Kaderi adlı öyküsü temel oluşturmuş. Filmde Zare ile Çoban Seydo’nun aşk hikayesi ve bundan rahatsız olan Köyün Ağası Temur Bey etrafında gelişen olaylar anlatılır. Film Kürtleri anlatan ilk film olarak geçer tarihe. Film Elegez Dağı eteklerindeki Kürt köylerinde çekilmiş. Zare sessiz filmdir fakat 1970 yılında Ermeni Besteci Alexsandır Spendiarov tarafından sesli filme dönüştürülmüş.

Türkiye’de Yılmaz Güney, Seyit Han, Endişe, Sürü, Yol gibi yaptığı birçok filmde Kürtçe isimlere yer verip, Kürt kültürüne ait motifler kullanmış, öyküler aktarmıştı.

Soner Sert, Devletsiz Bir Ulusun Sineması kitabının ‘giriş’ yazısında, Yılmaz Güney’in ölümünden sonra Kürtlerin sinemayla ilişkilerinin -başka pek çok toplumsal meselenin de etkisiyle- sekteye uğradığını, asıl çıkışın Ghobadi’nin filminin Cannes Film Festivali’nde Altın Kamera ile ödüllendirilmesi sonrası yaşandığını ve Kürtlerin, Yılmaz Güney’den sonra tekrar sinemanın öznesi olma konumuna eriştiğini söylüyor.

Türkiye’de Hüseyin Karabey, Kazım Öz gibi Kürt yönetmenler “Kürtleri odağına alarak” filmler çektiler, uluslararası film festivallerine katılıp ödüller kazandılar. Sonrasında da birçok Kürt yönetmen filmlerinde Kürt meselesine değindi. “Özellikle 2000’lerin başı ile uluslararası arenada bilinmeye, tanınmaya başlayan Kürt yönetmenlerin filmlerini, ‘Kürt sineması’ adı altında ortak bir adlandırmada toparlayabilir miyiz?” sorusunu soran Soner Sert, Devletsiz Bir Ulusun Sineması’nda Kürt sineması üzerine bir tartışma yaratmayı amaçladığını söylüyor. Kitabında “Kürt sinemasını Kürt sineması yapan şey ne?”  sorusunun yanıtını, “Yönetmenlerin isimlendirmesi mi? Endüstrinin ya da akademinin tanımlaması mı? Film yönetmeninin ya da ekibin diğer üyelerinin Kürt olup olmaması, filmin içeriği ya o da kullanılan dil ve kültürel diğer ögeler, finansörünün etnik kimliği, siyasal toplumsal koşullar nezdinde Kürtlerin nasıl anlatıldıkları, filmlerin estetiği ve biçimi ne kadar önemli?” sorularını da sorarak arıyor, tartışmaya açıyor Soner Sert.

Bir etnisiteye, toplumsal kimliğe ait olmak çoğunluğu oluşturan etnisite tarafından inkar ve imha dayatmasıyla karşı karşıya kalmayı da getirebiliyor. Kürtler de yıllardır himayeleri altına girmek zorunda kaldıkları devletlerde sürekli bir inkar ve imha uygulamalarıyla karşı karşıya kaldılar. Kürt kimliğinin oluşmasında, şekillenmesinde de inkar ve imha siyaseti etkili oldu.

Kürtler binyıllardır yaşadıkları Türkiye, İran, Irak, Suriye sınırları içinde parçalanmış topraklarda farklı devletlerin boyunduruğu altında, baskıcı, tek tipçi, inkar ve imha siyasetlerine, uygulamalarına karşın yaşamlarını, varlıklarını sürdürmek zorunda kaldılar.

“Kürt sinemasını yapısal bağlamda oluşturan etkenin politik yaşanmışlık ve biçimleniş olduğunu düşünen Soner Sert, kitabının ilk bölümünde sinemanın tarihsel gelişimiyle birlikte biçim anlayışlarına odaklanıp, siyasal etkenlerin biçimlendirdiği sinema akımları üzerinde duruyor. Kitabın 1. bölümünün alt başlıkları şöyle:

- Estetik ve Sinemanın Tarihsel Gelişimi

- Siyasal Koşulların Biçime Etkisi

- Toplumcu Gerçekçilik

- Yeni Gerçekçilik

- Üçüncü Sinema

“Kürt Sinemasının Oluşum Süreci ve Yılmaz Güney” başlığını taşıyan 2. bölümde  “İdeolojinin sinemaya ne kadar etki ettiğini, Üçüncü Sinema kavramın Kürt sineması ile ilişkisini tartışırken, Yılmaz Güney faktörünün bu bütünleşmenin neresinde yer aldığına değiniyor. Yılmaz Güney’in “Ben kendi filmlerimi Türk filmi kendi sinemamı da Türk sineması olarak görmüyorum. Ben Türkiye sinemasını kurmanın, oluşturmanın ilk adımlarını atıyorum. Türkiye çok uluslu bir ülkedir. Bu nedenle sosyal çelişmeler, ulusal farklılıklar nedeniyle Türk filmi değil Türkiye filmi yapmak, Türk sineması değil Türkiye sinemasını kurmak zorundayız.” sözünü alıntılayan Soner Sert, Güney’in Kürt sinemasının kodlarını Yol filminde nasıl ve ne şekilde kullandığını irdeliyor.

Kitabın 3. bölümünde Kürt sinemasının doğuşunu, gelişimini kronolojik bir sıralamayla ele alırken filmlerin çözümlemelerine de yer veriyor.

3. bölümün alt başlıkları da şöyle;

- Kürt Sinemasının Ögeleri

* Biçim ve Estetik, Dil, Coğrafya, Finansal Problemler

- Yönetmenler ve Örnek Filmler;

Bahman Ghobadi: Sarhoş Atlar Zamanı, Anavatanımın Şarkıları, Kaplumbağalar da Uçar, Yarım Ay

Kazım Öz: Fotoğraf

Hiner Saleem: Votka Limon, Sıfır Kilometre, Tatlı Biber Diyarım

Hüseyin Karabey: Gitmek

Şevket Emin Korkî: Taşa Yazılmış Hatıralar

Yazar Soner Sert kitabın dördüncü ve son bölümünde de “Kürt sinema sanatıyla uzun yıllardır iç içe olan, gerek sahanın pratik kısmında gerekse de endüstriyel alanında iki farklı kurumun –Mezopotamya Sinema Kolektifi ve Londra Kürt Film Festivali- temsilcileriyle yaptığı röportajlara yer veriyor.

Soner Sert yalnızca sinemacı, sinema araştırmacısı ve sinema yazarı değil, aynı zamanda edebiyatçı da. İlk öykü kitabı Duvar 2018 mayısında İthaki Yayınları’ndan çıktı. Kitap-lık, Varlık, Yeni e, Sözcükler gibi dergilerde öyküleri, Altyazı, Sanat Dünyamız, Evrensel, Birikim, Gazete Duvar, Bianet, BirGün, Artful Living ve Cumhuriyet gibi mecralarda, kültür sanat alanında yazdığı yazıları ve röportajları yayımlandı. 

Üretken bir sinemacı ve edebiyatçı olan, çektiği kısa filmlerle, belgesellerle birçok ödül kazanan Soner Sert, geçtiğimiz günlerde Antalya Film Forum’da Uzun Metraj Kurmaca Pitching Platformu’nda, “Bağlar” adlı projesiyle 30 bin TL para ödülü kazandı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa