15 Ekim 2020 00:28

Işıklar yanıyor

Anayasa Mahkemesi binasının dışarıdan görünümü.

Fotoğraf: Mehmet Kaman/AA

Paylaş

Onca gerçek sorun varken yine AKP-MHP iktidarı bir avuç suda fırtına çıkarmayı başardı. "Anayasa Mahkemesi darbe yapmaya teşebbüs ediyor" gibi algı yaratmaya çalıştı. Anayasa Mahkemesi nasıl darbe yapacak? Hiç dünyada örneği var mı? Darbeleri ile ünlü Türkiye’de bile Anayasa Mahkemesi bugüne kadar darbe yapamadı. Darbeyi ordu yapar. Bir de bizdeki gibi, iktidarlar bütün demokratik hak ve özgürlüklerin kırıntılarına bile tahammül edemeyerek, darbe bahaneleri ile OHAL Rejimi uygular, gizli darbeler yapar.

Mevcut durumda askerler darbe yapabilir mi? Sık sık gündeme darbe söylentileri getirilmesine rağmen askerlerden ses çıkmadığına göre konu onları ilgilendirmiyor. Zaten, AKP-MHP iktidarına karşı darbe yapabilecek kesimler 2002’den bu yana ordudan temizlendi. Kalanlar, yeni gelenlerle birlikte AKP-MHP iktidarı ile gayet uyumlu.

O halde, nedir bu darbe meselesi?

İktidar bütün muhalefet güçlerini birer birer etkisizleştirmeye çalışıyor. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Fetullahçıları tasfiye ederken ilerici, devrimci, sosyalist kişi ve kuruluşları da tasfiye etmeye çalıştılar. Hayatın Sesi televizyonu, Evrensel yayınları gibi TV ve yayınevlerini kapattılar. Sosyalist, devrimci kamu emekçileri, akademisyenler, hatta öğrenciler OHAL KHK’ları ile tasfiye edildi. Gazetecileri hapishanelere doldurdular. Taşeron işçileri kadroya alacağız diyerek “güvenlik soruşturması” gerekçesi ile yarısını işten attılar.

Yargıdan Fetullahçıları atıyoruz derken, bu arada demokrat hakim ve savcıları da attılar. AKP’li avukatları hakim ve savcı yaptılar. Özel Ağır Ceza Mahkemelerini kapatıp sulh ceza hakimliklerine ve ağır ceza mahkemelerine özel hakimler görevlendirdiler. Hakimlerin yerini özel davalara göre değiştirdiler. Baroları etkisizleştirmek için çoklu baro sistemini getirdiler. Meslek odalarını ve tabip odalarını hedef aldılar.

Bir taraftan da Anayasa Mahkemesi’ne savaş açtılar.

Anayasa Mahkemesi ne yaptı? AYM’ nin kararları aslında iktidarı rahatsız edecek kararlar değildi. Örneğin “Çoklu baro yasası”nı daha beş, on gün önce Anayasaya uygun buldu. Oysa, çoklu baro yasası hukukun en temel kurallarını ihlal eden, savunma hakkını ortadan kaldıran bir düzenleme. Ya da OHAL KHK’ları ile AKP iktidarı yasalara ekler ve çıkarmalar yaparken AYM "biz OHAL düzenlemelerine bakamayız" diyerek yol verdi. Ara sıra “hamamın namusunu kurtarmak“ babında "insan hakkı ihlalleri yaptınız" diye karar verdiler ama bunu da demeseler AYM başka ne iş yapacak? AYM’ ye bireysel başvuru uygulamasını AİHM’ye başvuru sayısını azaltmak için getirmediler mi? AYM’ ye bireysel başvuru olmasaydı, şimdi ikinci sırada olan Türkiye birinciliğe rekorlarla gelirdi.

HDP milletvekillerinin Anayasaya ve hukuka aykırı olarak dokunulmazlıklarının kaldırılması ve milletvekilliklerinin düşürülmesine AYM ses etmedi. Ama, CHP milletvekillerine de aynı uygulama yapılınca artık bu kadar da olmaz dedi. Berberoğlu’nun hapsedilmesi sırasında Kılıçdaroğlu ve Akşener hakkında da benzer planlar olduğu kulislerde konuşulunca, bu kadar da olmaz dendi. Kılıçdaroğlu 450 kilometre yürüdü. Yüzbinler İstanbul’da “Adalet” diye haykırdı.

Doksanlarda Erbakan’la koalisyon kuran Çiller-Ağar kliği, bu kez 2015 seçimlerinden sonra iktidardan düşen AKP ile ittifak kurdu. MHP’yi de yanlarına aldılar. Bunlar doksanlı yıllarda polisleri sokaklarda “kahrolsun insan hakları” diye yürütenlerdi. O yıllarda “kahrolsun insan hakları” demekle şimdi AYM ara sıra “hamamın namusunu kurtarmak” için ihlal kararı verince, "AYM’yi kaldıralım, AYM darbe çağrısı yapıyor" demek aynı şey. AKP-MHP-Ağar-Soylu ittifakı Türkiye’yi doksanlı yıllara döndürdü. “Kahrolsun insan hakları”ndan sonra faili meçhul cinayetler, gözaltında kayıplar, Susurluk Çeteleri vb. gündeme gelebilir.

Cumhurbaşkanı’nın ve Ağır Ceza Mahkemelerinin AYM kararlarını tanımaması, ikide bir “darbe, darbe” diye zıplamalar faşist diktatörlük özlemleridir.

Ekonomik olarak batmış, dış politikada yalnızlaşmış, otuz yıl öncesinin Ortadoğu ülkelerine döndürülmüş bir ülkeyi idare edenlerin en ufak demokratik hak ve özgürlüklere dahi tahammül edememesi normaldir.

Darbe meselesine gelince, görüldüğü kadarıyla AYM darbe yapmıyor, AYM kararını tanımayanlar yaptıkları küçük küçük darbelere bir yenisini ekliyor.

İçişleri Bakanlığının bildirdiği gibi iktidar ışıklarını hiç söndürmüyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa