30 Eylül 2020 00:30

Altından değerli: Aşı

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Aşı ve ilaç insanlık tarihinde ilk kez bu denli uzun süre kesintisiz ana gündem olabildi. COVİD 19 pandemisi sonrası son altı aydır tüm dünyada durum bu.

İnsanlık tarihinde bir kez daha altından daha değerli bir maddenin keşfi büyük umutlarla bekleniyor: Koronavirüs aşısı. Olmadı şifa niyetine antiviral yeni ilaçlar.

Henüz ruhsat alamamış kimi aşıların toplu alımları Avrupa Birliği, ABD vb. kimi ülkelerce yapıldı bile. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 30'u altın rezervlerinin gücü ile eşitsizliği perçinliyor. 

Bir de ilaç piyasasının kendince 'kurnazları' var. Misal Türkiye. Korona pandemisinin erken dönemlerinde hızlı ve erken ithalat ile tartışmalı ilaç 'hidroksiklorakin' alınmıştı. İthal etmek nereye kadar, kendin üretemedikten sonra.

Koronavirüsten korunma yolu olarak aşı ve tedavi boyutu ile faz çalışmaları bitmemiş antiviral ilaçların ruhsat alındıktan sonra ilk hangi ülkelerde kullanılabileceği tartışıladursun, net olarak bilinen gerçek ilk üreten ülkede kullanılacağı olsa gerek. Zaten Çin, Rusya vb. bunu açıklamışlardı.

Rusya tarafından bulunduğu açıklanan COVİD 19 aşısı, bir devlet araştırma birimi olan Gamaleya Epidemiyoloji ve Mikrobiyoloji Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirildi.  Aynı enstitü daha önce 2015’te Ebola virüs aşısını geliştirmişti. Ne varki bu devlet kurumu "yılda sadece bir buçuk milyon aşı üretim kapasitesine sahip". Nedeni ise Sovyet sonrası bu kuruma ayrılan kaynakların kısıtlanması, Rusya'nın ithalata yönelmesi. Aslında aşının Rusya değil Sovyetler Birliği'nin ardında bıraktığı bir kurumca geliştirilmekte olduğunu söylemek daha gerçekçi.

Diğer önemli potansiyel COVİD 19 aşı üreticisi Çin için de durum benzer. CanSino, Sinopharm ve Sinovac gibi kamuya ait ilaç firmaları, Çin Askeri Tıp Akademisi, Vuhan Viroloji Enstitüsü, Pekin Biyolojik Ürünler Enstitüsü gibi kurumlarla iş birliği içinde aşı çalışmaları yürütmekte.

Küba, Çin, Rusya gibi ülkeler devlet kurumlarının aşı üretim çalışmaları ile gündemde ve bu mirasları sosyalist geçmişlerinden geliyor. ABD, Avrupa Birliği ise ilaç şirketlerinden toplu alım ön anlaşmaları ile iştigal etmekte. Misal, ABD başkanı Trump, Rusya aşı bulduğunu açıklar açıklamaz şu açıklamayı yapmıştı: "ABD olarak koronavirüs aşısından 100 milyon doz üretimi ve teslimi için ilaç üreticisi Moderna şirketi ile bir anlaşma yaptık".

Gelelim Türkiye'ye. Kamuya ait iki önemli ilaç fabrikası AKP döneminde kapatıldı.

Çöküş dönemi Osmanlı'sı, kuruluş dönemi Türkiye'si döneminde aşı üretebilen az sayıda Avrupa ülkesi arkasındaydı. Şimdi tek bir aşı üretim tesisi yok. Kamusal alanda ne SSK ne de askeri ilaç fabrikalarını 'virüsler' kapatmadı. Evet, bir 'virüs' var ama bu başka bir 'virüs'. Sağlığı piyasacı akıl ile ele alan, halkın sağlığını kar alanı kılan neoliberal bir 'siyasal virüs' aramızda dolaşıyor. Panzehiri ise tıp laboratuvarlarında değil toplumun can damarlarında.

Dünya ve ülkenin ruh hali herkesi kendi meşrebince kapitalizm ile yüzleştirdi. ABD önderliğinde Batı'nın bir metafor olarak kullandığı "sosyalizm / virüs" propagandası yeni gerçek ile tersyüz oldu.  COVİD 19 ile gerçek bir virüs dünyaya egemen olunca, aşı ve ilaç bağlamında dünya halkları adını anmadan sosyalizmi hatırladı.

"Bir musibet bin nasihatten evladır" misali, korona pandemisi  öğretmeye, yüzleştirmeye devam ediyor: Farkında mıyız?

Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa