29 Eylül 2020 00:17

Ülkede hır dünyada hır anlayışına karşı

Ateş eden toplar

Fotoğraf: Azerbaycan Savunma Bakanlığı/AA

Paylaş

1. Dünya Savaşı’na gidişin sebebi bir suikast olarak bilinir: Bir Sırp milliyetçi tarafından Avusturya İmparatorluğu Veliahtı Franz Joseph’in ve eşi Sophia’nın, 28 Haziran 1914’de öldürülmesi.

Oysa, karşı cephede yer alacak olan Fransa’da gerçekleştirilen bir suikast da Cihan Harbi’nin başlamasının kilometre taşlarından biri idi. Bu suikasttan bir ay sonra Fransız sosyalistlerinin güçlü, Antimilitarist Lideri Jean Jaures’in 31 Temmuz 1914’te bir Fransız milliyetçi tarafından öldürülmesi.

II. Enternasyonal üyesi sosyal demokrat partiler 1912 Basel Kongresinde, savaş durumunda genel greve gidilmesi doğrultusunda savaşa hayır kararı almışlardı.

Ancak II Enternasyonal, üyesi olan partileri, Jaures’in önerisine uyup, kendi ülkelerinde genel grev çağrısı yapmaya çağırmak yerine, yükselen milliyetçi dalga karşısında pes etti ve partileri kendi kararlarında serbest bıraktı.

Koskoca Almanya’da savaşa hayır diyen üç isim çıktı: Bernstein, Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht.

1908 devriminden sonra Osmanlı seçimlerinde ittifak politikası sürdüren İttihat Terakki Partisi ve Ermeni Devrimci Federasyonunun her ikisi de Sosyalist Enternasyonal üyesi idi.

EDF’de II. Enternasyonalin bu kararına uyup, Ermeni yurttaşların “vatani görevlerini” yapmasını onaylayacaktı. Ancak şöyle bir durum vardı ki, Rusya’daki üyeler de Rus ordusunda “vatani görevlerini” yapacaklardı.

Sarıkamış bozgununda Enver Paşa’nın hayatını bir Ermeni asker kurtaracaktı. Hatta Enver Paşa Ermeni askerlerini öven bir tamim yayımlayacaktı. Çanakkale Savaşı’nda bir Ermeni Osmanlı subayı bir gemiyi indirecekti.

Onlar “vatani görevlerini” yapa dursunlar, aileleri Şubat Devrimi’nden 1917 eylülünde Stockholm’de toplanan savaş karşıtı, Zimmerwald Konferansının devamı olan,  Sosyal Demokrat Partiler Konferansına İTF de delege yollamayı ihmal etmeyecekti.  

Bugün EDF ve CHP ve Azerbaycan’da Aliyev’in partisi, hep birlikte Sosyalist Enternasyonale üyeler!

Ve şimdi bizde yükselen kapitalizm gibi gecikmiş militarizm, hem batıda hem doğuda savaş kışkırtıcılığı yapabiliyor. 

İngiliz ve Fransız hükümetlerinin Orta Doğu gizli paylaşım planlarından (Sykes-Picot) haberdar olan Rus Çarlığı bu anlaşmaya 1916 yılında duhul oldu ve İTF cuntasının Ermenisizleştirdiği Doğu Anadolu coğrafyasına Don Kazaklarını iskan etmeye başladı.

Alman emperyalizmi ise, Anadolu coğrafyasına, çalışkan Alman ulusunu yerleştirmekten söz ediyordu.

ABD Başkanı Wilson ise, Orta Doğu’yu kastederek, “Dünyanın kalbine Alman hançeri saplanmıştır, çıkarılmalıdır” deyip,  1917 Şubat Devrimi’nden bir ay sonra balıklama 1. Dünya Savaşı’na dalıyordu.

Geçen yazımda Ekim Devriminden sonra, Halk Komiseri Konseyinin kendi kaderini tayin hakkına ilişkin kararına değinmiştim. Şimdi de bu karardan sonra Ulusal sorundan sorumlu Halk Komiseri J. Stalin’in bu kararı yorumlayan Pravda gazetesinde çıkan ( No: 227, 3 Aralık 1917) “Türkiye Ermenistan’ı” adlı yazısını aktarmak istiyorum:

 “Türkiye Ermenistan’ı” denilen yer, herhalde Rusya’nın “savaş hukukuna göre” işgal ettiği tek ülkedir. O “cennet köşesi” ki, Batı’nın şiddetli diplomatik ihtiraslarına ve Doğu’nun kanlı yönetim egzersizlerine uzun yıllar konu olmuştur (Ve hâlâ olmaktadır). Ekim Devrimi, ulusal baskının zincirlerini parçaladı. Halkları ellerinden ve ayaklarından bağlayan Çar’ın gizli anlaşmalarını yırttı. (Sykes-Picot Anlaşması –yn.) O ve yalnızca o, Rusya halklarının kurtuluşu eserini sonuna kadar götürebilecektir. Bu düşüncelerden hareket eden Halk Komiserleri Konseyi, “Türk Ermenistan’ı”nın kendi kaderini özgürce tayini üzerine özel bir kararname çıkarmayı kararlaştırdı. Bu, özellikle şimdi Alman ve Türk iktidar sahiplerinin, emperyalist karakterlerine uygun olarak, işgal edilmiş bölgeleri zorla egemenlikleri altında tutma isteklerini gözlemedikleri bir anda zorunludur. Rusya halkları, fetih çabalarının Rus devrimine ve onun hükümetine yabancı olduğunu bilsinler. Herkes bilsin ki, Halk Komiserleri Konseyi, emperyalist ulusal baskı politikasına karşı, ezilen halkların tam kurtuluşunu koyar.”

Yüz küsur yıl sonra, aynı hikayeler yaşanmaya başlayınca, insanlığın 1789 ve 1917 Devrimleri gibi yeni bir ışığa, yeni bir umuda ne kadar susamış olduğu bir kez daha doğrulanıyor

Chomsky, Naomi Klein ve diğerlerinin başını çektiği İlerici Enternasyonal, dilerim bir ışığın ilk habercisi olsun.

Gilbert Mercier’in yazısının başlığındaki gibi, yoksa “Covid-19, Kapitalizm kadavrasında yeşeren devrimin tohumları mı?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...