26 Eylül 2020 23:35

İnsandaki genetik farklılıklar Covid-19’un şiddetini etkileyebiliyor

Koronavirüs ve aşı

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

COVID-19’la yaklaşık 10 aydır birlikteyiz. Önümüz, arkamız, sağımız, solumuz COVID-19 oldu. Tüm ülkelerde ikinci dalga başlamış durumda. Ülkemizde ise yaz başına göre vaka sayılarında önemli bir artış var. Bu on ay boyunca hastalığa dair öğrendiğimiz, öğrenmekte olduğumuz önemli şeyler var. Pandeminin başlarında virüsün değişimine oldukça fazla odaklanılmıştı. Ancak zamanla, COVID-19 hastalarının hastalığı farklı şiddetlerde geçiriyor olmaları, semptomlardaki geniş dağılım vb. unsurlar, insanlar arasındaki genetik farklılıkların hastalığın şiddetini belirlemede rol oynayabileceği düşüncesini de belirginleştirdi. Böylece bilimsel çalışmaların önemli bir kısmı da COVID-19 hastalarının genetik farklılıklarını ortaya çıkarmaya odaklandı.  Nitekim, bu alanda bilimsel yayınlar da yapıldı ve yapılmakta.  Bu alanda önemli iki araştırma 24 Eylül’de Science dergisinde yayımlandı1,2. Bu hafta birinci araştırmaya değineceğim. 

Çalışmalar Tip I interferon bağışıklığı ekseninde yapılmıştı. Tip I interferonlar, hem doğuştan gelen bağışıklığımızda, hem de adaptif (sonradan kazanılan) bağışıklığımızın önemli bir parçası olan protein yapısındaki moleküllerdir.  Bu proteinler, antiviral aktiviteleri nedeniyle de önem taşıyorlar. Bunun dışında bu proteinlerin, virüslerin hücrelerden temizlenmesinde rol alan genleri aktifleştirdikleri de biliniyor.3  Bu nedenle de araştırmalar, bilinen bu yolaklarda yoğunlaştı ilk olarak. Özellikle grip pnömonisinde mutasyona uğradığı bilinen gen bölgeleri öncelikle incelendi. Üç gen öne çıkıyordu. Bunlar: TLR3 (Toll like Receptor 3, Toll benzeri reseptör 3), IRF7 (Interferon regulatory factor 7, interferon düzenleyici faktör 7) ve IRF 9 (Interferon regulatory factor 9, interferon düzenleyici faktör 9) idi. Bu genlerdeki mutasyonlar grip pnömonisi ile daha önceki çalışmalarda ilişkilendirilmişti. 

İlk araştırma, COVID-19 geçiren 659 pnömonili ağır hasta, 534 asemptomatik ya da hafif hasta örnekleri ile karşılaştırmalı olarak yapıldı. Hastalardan alınan örneklerde tüm genom ya da ekzom dizileme yapılarak, hasta örneklerinin gen dizileri çıkarıldı. Araştırmacılar TLR3 ve IRF7’ye bağlı interferon bağışıklığı yolaklarında 13 bölgede işlev kaybına uğratıcı (loss of function) mutasyonlar bulunduğunu keşfettiler. Bu mutasyonlar yaşları 17 ile 77 arasında değişen 23 hastada mevcut idi. Mutasyonlar hücre kültüründe fibroblast hücreleri kullanılarak test edildiler. Fibroblast hücrelerinde bu gen bölgeleri, belirlenen mutasyonlara uğratıldı ve hücreler SARS-CoV-2’ye maruz bırakıldılar. Mutasyonlara sahip hücrelerin SARS-CoV-2’ye karşı savunmasız olduğu gösterildi. Çalışma, TLR3 ve IRF-7’ye dayanan Tip I interferon bağışıklığı sinyal yolaklarındaki doğuştan gelen gen farklılıklarının, COVID-19 şiddetinin ve pnömonisinin belirlenmesinde rol oynadığını göstermesi bakımından oldukça önemli.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa