Yağma
Fotoğraf: DHA
Bir hafta önce Tevfik Fikret’in 115. ölüm yıl dönümüydü. Onun Yağma Sofrası isimli şiirini bilmeyen azdır. Tabii, bizim kuşak içinde bilmeyen azdır. Yeni kuşakların çoğunun bilmediğini düşünüyorum. Neyse, bu ayrı bir konu.
Tevfik Fikret’in dönemindeki yağma hiç bitmemiş. Aynı iştahla yağmacılar halkın olması gereken bütün zenginlikleri yağmalamaya devam ediyor. Son yıllarda, yandaş medyanın bütün gizleme çabalarına rağmen yağma örnekleri her gün bir başka yerde, bir başka şekilde ortaya çıkıyor.
Giresun’da yağmur yağıyor. Ölenler, kaybolanlar oluyor. Kent yaşanmaz hale geliyor. Bakıyorsunuz, can ve mal kayıplarının nedeni yağma. İktidar ya da yerel yönetimlerin yakınları kentin arazilerini yağmalamış. Dere yataklarına sırt sırta evler yapılmış. Yandaşa para aktarmak için yüzlerce HES, dere ıslahı, uyduruk yol ihaleleri yapılmış; yağmur yağınca yollar kalkmış, ıslah edilen dereler patlamış, HES ile kapatılan dere yatakları selin büyümesine neden olmuş vs.
Müthiş proje olarak takdim edilen Kanal İstanbul’a bakıyorsunuz; yine rant. İktidar partisinin yakınları proje daha kamuoyuna duyurulmadan, kanalın yapılacağı güzergahın çevresini kapatmışlar. Bakanlar bile arazi almış. Herkes alıyordu, yabancıya gitmesin diye ben de aldım diyor. Devlet yetkilileri, yerel yönetim yetkilileri bir yere bir inşaat yaptıklarında oranın çevresindeki arsa ve binalar değerleneceği için projeyi devlet sırrı gibi saklamaları ve yakınlarından kimsenin orada arsa almaması gerekir. Aksi, suçtur. Doğru dürüst devletlerde bu suç cezalandırılır. Bizde projeyi planlayanlar arsayı önce kendileri alıyor, sonra yakınlarına aldırıyor. Belediye meclislerine girenlerin büyük çoğunluğu bu amaçla meclislere giriyor.
Bir iktidar, bütün büyük devlet ihalelerini ihale hukukuna ve usulüne aykırı olarak üç beş müteahhite verirse, ya o müteahhitlerle ortak ya da onlardan komisyon alıyor diye düşünülür. Bizde, aynı kişilere ihale verilmesi artık rutin oldu.
İktidarın borsa ve döviz alım satımlarında yaptığı spekülasyonlar ise ayrı bir yağma örneği. İki gün sonra büyük bir müjde vereceğim, Türkiye eksen değiştirecek, bir üst lige çıkacak diye açıklama yapınca o iki gün içinde borsa yükseliyor, dolar düşüyor ve müjdenin hikaye olduğu anlaşılınca yine iki gün öncesi hale geliyor. O iki günde hisse satanlar ve dolar alanlar ciddi paralar kazanıyor. Yukarıda dediğimiz gibi ciddi bir devlette bu tür spekülasyonlar suçtur. Yargılanırsınız.
Yandaşların ithal edeceği malların gümrük vergilerini ve harçlarını o ithal gerçekleşinceye kadar düşürmek ya da sıfırlamak da bir başka yağma yöntemi.
Eskiler, iktidarın değişmesini isteyenlere, bırakın eskisi kalsın, onlar bu süre içinde küplerini doldurdular, yeni gelecekler küplerini doldurmaya sıfırdan başlayacaklar derlerdi. Ama, bizimkilerin küpleri dipsiz. Bir türlü dolmuyor. Nasıl bir iştahları varmış, ne kadar açmışlar. Yağmadan, aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyip, yutmaktan bıkmıyorlar. Bir türlü doymuyorlar.
Maalesef, halk dur diyene kadar da bu yağma devam edecek. Seller olacak, depremlerde binler ölecek, halkın çoğunluğu yiyecek ekmek bulamazken birileri köşklerde, saraylarda yaşamaya devam edecek.
Halk yeter diyene kadar.
- Şaşkın ördek 23 Nisan 2024 04:32
- Barış ne zaman gelecek? 16 Nisan 2024 04:47
- Sosyalistlerin seçim çalışması nasıl olmalıdır? 09 Nisan 2024 04:42
- Seçim dersleri 02 Nisan 2024 04:47
- Moskova katliamı 26 Mart 2024 05:38
- Büyük Birader bizi gözetliyor 19 Mart 2024 04:39
- Küçülemeyen devlet 12 Mart 2024 04:52
- Etkisiz hale getirmek 05 Mart 2024 04:48
- Her şey rant için 27 Şubat 2024 08:49
- Hem yasa koyucu hem yürütücü hem de hakim 20 Şubat 2024 04:48
- İşkenceyi ve işkenceciyi aklamak 13 Şubat 2024 04:40
- Böyle demokrasi olmaz 06 Şubat 2024 04:46