26 Ağustos 2020 00:09

Yağma

Giresun'da selin neden olduğu enkaz

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Bir hafta önce Tevfik Fikret’in 115. ölüm yıl dönümüydü. Onun Yağma Sofrası isimli şiirini bilmeyen azdır. Tabii, bizim kuşak içinde bilmeyen azdır. Yeni kuşakların çoğunun bilmediğini düşünüyorum. Neyse, bu ayrı bir konu.

Tevfik Fikret’in dönemindeki yağma hiç bitmemiş. Aynı iştahla yağmacılar halkın olması gereken bütün zenginlikleri yağmalamaya devam ediyor. Son yıllarda, yandaş medyanın bütün gizleme çabalarına rağmen yağma örnekleri her gün bir başka yerde, bir başka şekilde ortaya çıkıyor.

Giresun’da yağmur yağıyor. Ölenler, kaybolanlar oluyor. Kent yaşanmaz hale geliyor. Bakıyorsunuz, can ve mal kayıplarının nedeni yağma. İktidar ya da yerel yönetimlerin yakınları kentin arazilerini yağmalamış. Dere yataklarına sırt sırta evler yapılmış. Yandaşa para aktarmak için yüzlerce HES, dere ıslahı, uyduruk yol ihaleleri yapılmış; yağmur yağınca yollar kalkmış, ıslah edilen dereler patlamış, HES ile kapatılan dere yatakları selin büyümesine neden olmuş vs.

Müthiş proje olarak takdim edilen Kanal İstanbul’a bakıyorsunuz; yine rant. İktidar partisinin yakınları proje daha kamuoyuna duyurulmadan, kanalın yapılacağı güzergahın çevresini kapatmışlar. Bakanlar bile arazi almış. Herkes alıyordu, yabancıya gitmesin diye ben de aldım diyor. Devlet yetkilileri, yerel yönetim yetkilileri bir yere bir inşaat yaptıklarında oranın çevresindeki arsa ve binalar değerleneceği için projeyi devlet sırrı gibi saklamaları ve yakınlarından kimsenin orada arsa almaması gerekir. Aksi, suçtur. Doğru dürüst devletlerde bu suç cezalandırılır. Bizde projeyi planlayanlar arsayı önce kendileri alıyor, sonra yakınlarına aldırıyor. Belediye meclislerine girenlerin büyük çoğunluğu bu amaçla meclislere giriyor.

Bir iktidar, bütün büyük devlet ihalelerini ihale hukukuna ve usulüne aykırı olarak üç beş müteahhite verirse, ya o müteahhitlerle ortak ya da onlardan komisyon alıyor diye düşünülür. Bizde, aynı kişilere ihale verilmesi artık rutin oldu.

İktidarın borsa ve döviz alım satımlarında yaptığı spekülasyonlar ise ayrı bir yağma örneği. İki gün sonra büyük bir müjde vereceğim, Türkiye eksen değiştirecek, bir üst lige çıkacak diye açıklama yapınca o iki gün içinde borsa yükseliyor, dolar düşüyor ve müjdenin hikaye olduğu anlaşılınca yine iki gün öncesi hale geliyor. O iki günde hisse satanlar ve dolar alanlar ciddi paralar kazanıyor. Yukarıda dediğimiz gibi ciddi bir devlette bu tür spekülasyonlar suçtur. Yargılanırsınız.

Yandaşların ithal edeceği malların gümrük vergilerini ve harçlarını o ithal gerçekleşinceye kadar düşürmek ya da sıfırlamak da bir başka yağma yöntemi.

Eskiler, iktidarın değişmesini isteyenlere, bırakın eskisi kalsın, onlar bu süre içinde küplerini doldurdular, yeni gelecekler küplerini doldurmaya sıfırdan başlayacaklar derlerdi. Ama, bizimkilerin küpleri dipsiz. Bir türlü dolmuyor. Nasıl bir iştahları varmış, ne kadar açmışlar. Yağmadan, aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyip, yutmaktan bıkmıyorlar. Bir türlü doymuyorlar.

Maalesef, halk dur diyene kadar da bu yağma devam edecek. Seller olacak, depremlerde binler ölecek, halkın çoğunluğu yiyecek ekmek bulamazken birileri köşklerde, saraylarda yaşamaya devam edecek.

Halk yeter diyene kadar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...