18 Ağustos 2020 00:08

Yurtta hır cihanda hır

İstiklal Caddesi'nde kalabalık halde bulunan insanlar.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Geçenlerde Kadir Has Üniversitesinin Türkiye Çalışmaları Merkezi, memleketim insanının, en büyük düşman olarak kimi gördüğüne ilişkin bir kamuoyu araştırmasının sonuçlarını yayımladı.

Tek bilgi kaynağı trol medya ve RTÜK TV kanalları olan memleketim insanının kimleri en büyük düşman olarak gördüğüne bakınca, aynı zamanda resmi ideolojiye karşı yükseltilen siyasal İslam’ın görüşleri ne kadar etkilediğini anlıyoruz.

Sonuçlar ayrıca, “muhalif” partiler ile olan omuz omuzalığı da yansıtıyor. Bunu demode resmi ideoloji ile moda resmi ideoloji arasındaki kesişme noktaları olarak da algılayabiliriz.

Sonuç olarak, İttihat Terakki Partisi İdeoloğu Ziya Gökalp’in “İslam-Türk sentezi” teorisinin Cumhur İttifakı ile tam bir hegemonya sağladığını görüyoruz.

Osmanlının “millet” sistemi, din temelli idi, ulus değil.

Necmettin Erbakan Hoca’nın “millet” yaklaşımı da daha çok buna yakındı.

Ama, T.C’nin yeni erk odağında Ziya Gökalp’ın ideolojik belirlemesi tam yerine oturmuş oldu.

Zaten TMTB, gençlik yapılanmasında yer alan kişilerde, bunun her zaman sağlam zemini olmuştu.

1960’larda Kemalizmin gençlik içinde resmi ideolojinin hegemonyasını kıran sol dalganın karşısına şiddet kullanarak çıkan güç de zaten TMTB’yi düşürüp orayı bir üsse dönüştüren dönemin “muhafazakar” gençliği olmuştu.

TMTB, yıldızı hızla parlayan TİP’li aydınların, gazetecilerin paneller düzenlediği bir yerdi. Ve CHP gençlik yapılanması tarafından “muhafazakar” gençliğe teslim ediliverdi, kavgasız dövüşsüz.

TİP toplantıları sırasında, MTTB önünde biriken “muhafazakar” gençlik, “Komünistler Moskova’ya” sloganı ile binaya saldırmaya, içeri girmeye çalışırdı.

TİP gençlik kolları, savunurdu binayı.

Bir keresinde, öfkelenen Ayşe Nur’un elindeki sandalyeyi cama indirdiğini hatırlarım. Yaşar Kemal zaten Ayşe Nur’u gençlik kollarındaki imajı ile hatırlardı hep.

O sıralarda sosyoloji okurken, bir yandan da Yol-İş Sendikasında çalışıyordu.

Bir keresinde su tabancasına kırmızı mürekkep doldurup “muhafazakar” gençliğin yüzüne sıkınca, bir panik yaşanmış, ertesi gün basın, “Cağaloğlu kana boyandı” diye manşet atmaya kalkmıştı, kırmızı suratlarla.

Onlar arasında kim bilir kaç mebus çıktı! Kesin hatırlarlar. Cesur bir kızdı karşılarındaki.

Biraz anılardan sonra, gelelim Kadir Has Üniversitesinin anket sonuçlarına.

Ankete katılanların yüzde 70’i ABD’nin Türkiye’nin en büyük düşmanı olduğuna inanıyor.

1960’larda ise en büyük düşmanın “Moskof” olduğuna inanırdı memleketim insanı.

İkinci düşman ise, yüzde 66.7 ile İsrail. Bu da pek şaşırtıcı değil, Maşaallah ülkem solcusu, sağcısı, dincisinin hemen bir araya geldiği bir hedeftir İsrail! Antisemitizm ile de aradaki hat belirsizdir.

Üçüncü deyince bu ilk iki düşmanı görünce, Siyasal İslamın İran devriminden sonraki büyüyüşü nedeniyle, Afganistan savaşları nedeniyle üçüncü düşmanın Rusya olacağını düşünebilirsiniz.

Ama memleketim insanına göre, üçüncü düşman yüzde 59 ile İran’dır.  Bakmayın Kürt sorunu nedeniyle yapılan flörtlere. Her ne kadar İslamist olsak da biz Osmanlı Bankasıyız! İslami devrimin Sünni versiyonunu yapacağız değil mi? Her şey çok iyi de adamlar Şia ya! Nasıl unuturuz Osmanlı/İran savaşlarını? Neyse bu sorun 2023’te kökten çözülecek. Kuzeyde Moskof, batıda Nemçe, Doğu da İran ile savaşmadık mı yüzyıllarca!

Elbette, yüzde 58 ile dördüncü düşman Yunanistan ve Ermenistan! Şu anda fırtına neden iki cephede patlak veriyor, çok anlaşılır! Halifeyi kurtaracağız deyip, onlarla savaşmamış mıydık?

“Moskof” ise 5. sırada.

Elbette, 6. sırada Siyasal İslamın ana eylem sahalarından olan Fransa ve İngiltere’den başka hangi ülke olabilir? Charlie Hebdo baskını ile zirve yapmıştı bu dalga.

Almanya ise düşman sıralamasında, 7. sırada. Ona da Maşaallah!

Uygur meselesine karşın, Çin sıralamada ancak 8. sırada. Malum lobinin etkisi herhalde!

Peki, onu küçümen Kıbrıs Cumhuriyetinin izlemesine ne diyeceksiniz?

Herhalde, Meis Adası bağımsız olsa ardından o gelirdi!

Boşuna değil savaş gemilerinin etrafında dolaşması.

Irak elbette son derece kuşkulu, hasım bir ülke.

Bu sıralamaya göre, komşulardan sadece Bulgaristan ve Gürcistan bir tehdit sayılmıyor. Sonuç olarak, elde kala kala dost komşu olarak “Nahçivan Özerk Cumhuriyeti” kalıyor!

Zaten memleketim insanı Azerbeycan’ı en dost ülke olarak birinci sıraya koyuyor.

Sonuç olarak genç cumhuriyetin yurtta sulh cihanda sulh ilkesinin yerini, ülkede hır, cihanda hır çıkarma almış da haberimiz yok!

Anlaşılmayan husus hala memleketimin insanın önemli çoğunluğunun NATO dan çıkılmasına karşı olması. Onu da memleketim insanının oportünistliğine verin!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...