10 Ağustos 2020 00:40

İnce’nin çıkışı, ihtimaller ve sorular

Muharrem İnce

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Muharrem İnce’nin yeni bir parti kuracağı iddialarıyla başlayan tartışmada, İnce’nin bunu bir ‘Hareket başlatma’ diye düzelttiği aşamaya gelindi. Peki öncesi, bugünü ve olası etkileriyle birlikte İnce etrafındaki bu tartışmayı nasıl okumak gerekiyor?

Son CHP kurultayındaki bir protokol nezaketsizliği gibi gündeme gelen tartışma politik bağlamı açısından kuşkusuz bundan daha fazlasına tekabül ediyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde şu anda CHP siyasetini belirleyen yönetici çekirdeğin, merkez sağ ile ittifaka uygun bir merkez siyaset tasavvuru son kurultay ile birlikte partiye iyice hakim hale geldi. Bu politik hatta uygun olarak, partinin içindeki uymayan, sivri kalan kısımların törpülenmesi yoluna gidilmesi sürpriz sayılmazdı. Önceki kongreden son kongreye kadarki süreç, cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday gösterilmiş olan ve CHP’nin daha ‘ulusalcı’, geleneksel tabanından bir etkiye sahip İnce’nin etkisinin de, dayanakları bakımından zayıflatıldığı bir süreç oldu. 

İnce’nin bu son çıkışını da, CHP’de bölünmeye yol açacak ayrı bir baş çekmekten daha çok, siyaseten etkisiz hale getirilmiş olmaya bir tepki olarak okumak daha gerçekçi gözüküyor. CHP Genel Merkezinin de, süreci bir panik havasıyla değil, ‘Yara almadan bu süreci nasıl sonuçlandırırız’ gibi bir havada izlediği anlaşılıyor. İktidar gazetelerinden Yeni Şafak’ın Yazarı Mehmet Acet’in önceki günkü köşesinde “Muharrem İnce’nin parti kuracağı söylentileri CHP’de nasıl karşılandı?” başlığıyla yayımlanan yazısında dahi bunun izlerini görmek mümkün. Muhtemelen Yeni Şafak yazarına konuştuğu için ismini vermemiş olan CHP’nin vitrin isimlerinden biri şöyle diyor: “Biraz da kendisi unutulmayı sevmez, gündemde kalmayı pek sever. Kendisinden bahsettirir ama kopardığı gürültü kadar etkisi olmaz. Vazgeçecektir büyük ihtimalle.” Acet’in, “Partinin, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun bunu engellemeye dönük bir tutumu olur mu?” sorusuna aldığı yanıt ise şöyle: “Zannetmiyorum. O, kendiliğinden vazgeçer diye düşünüyorum.”

CHP’nin 36. Olağan Kurultayında Muharrem İnce’nin PM listesinde yer almış olan isimlerden Hacı Hüseyin Kılınç ise, ‘kucuksaat.com’ adlı internet sitesinde “Muharrem İnce Vakası” başlığı ile 6 Ağustos günü yayımlanan yazısında bir dizi tespitte bulunurken, şu görüşleri de ifade ediyordu: “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra İnce yapacağım dediği pek çok şeyi yapmadı. O gecenin hakkını verememesi, sonrasında yaptığı açıklamalardaki inandırıcılık eksikliği ciddi kredi kaybetmesine neden oldu. Zamansız bir imza toplama işine girdi, sözüne güvenilir siyasetçi imajını boşa düşürecek talihsiz girişimlerde bulundu.” 

Geçen kongrede PM listesine koyduğu bir isim tarafından böyle analiz edilmiş olmak da, İnce’nin bu son çıkışına başarılı bir siyasal grafik ile gelmediğinin göstergelerinden biri sayılabilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Eski bir siyasetçidir. O da onun doğal hakkıdır” ifadeleri ile arkadan itekleyici bir söylem kullandığı İnce, Fatih Altaylı’ya yaptığı açıklamada, “Ben bir parti kurmuyorum. Ben yola çıkıyorum. Yüzde 31’le bıraktım. Şimdi onu yüzde 51’e çıkarmak için yola çıkıyorum.” dedi. İnce’nin, “Bu hareket yarın bir partiye dönüşür mü, yoksa partiler o hareketin arkasına mı takılır bilmem” diye eklemiş olması ise, iddiasını güçlendirmeye yönelik bir cümle olarak okunmaya daha müsait.

Ancak İnce’nin ıskaladığı temel bir nokta, kutuplaşan ülke siyasetinde Erdoğan’ın karşısında kendisine verilmiş olan oyun, CHP’nin ya da kendisinin doğal tabanı olarak sayılamayacak bir düzeyde olduğu gerçeğidir. Siyaset belagat ve söylem farkına indirgenemez. İnce, yarın bir ihtimal olarak parti olmaya yöneldiğinde, bu kutuplaşmış siyaset ortamında, kendisini belki siyasetten silebilecek kadar düşük bir oy dahi alabilir. Ya da soruyu şöyle de sorabiliriz: İnce, aday olduğu cumhurbaşkanlığı seçimlerine bir muhalefet blokunun adayı olarak değil de, bağımsız bir aday olarak girmiş olsaydı acaba ne kadar oy alabilirdi?

Bahçeli, Akşener’e ‘Eve dön’ çağrısı yaparken, bir yandan Bahçeli’nin bu çağrısını destekleyerek ‘Millet İttifakı’ cephesini zayıflatmaya oynayan Erdoğan’ın İnce için de pozitif mesaj vermesi, İnce’nin elini güçlendiren değil, CHP tabanındaki potansiyeli bakımından dahi sıkıntı yaratan bir sonuç doğurabilir. 

Belki sonra yeniden dönmek üzere şimdilik son bir cümle ile toparlayalım: Bir siyasetçinin, ortaya ülkenin temel sorunlarına çözüm bakımından inandırıcı bir politik program ve güven duyulabilecek bir örgütsel yapı koymadan, ‘Arkamdan gelin’ demesi, ‘tek adam’ siyasetinden ne kadar farklıdır?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...