29 Temmuz 2020 00:30

Hukuk devleti

Osman Kavala

Osman Kavala | Fotoğraf: osmankavala.org

Paylaş

ABD Dışişleri’nin Osman Kavala’yı bırakın diye iktidara çağrı yaptı diye Dışişleri Bakanı ABD’ye cevap vermiş. Çağrı hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmıyor demiş. Osman Kavala hakkında devam eden bir yargı süreci var demiş. Bağımsız mahkemeler tarafından yürütülen bu sürece herkes saygı duymak zorundadır demiş.

Dışişleri Bakanı yerinde olmak istemezdim doğrusu. Onun yukarıda söylediği sözleri asla söyleyemezdim.

Yukarıda söylediklerini neden söyleyemezdim aşağıda yazacağım ama bir de Dışişleri Bakanı aynı açıklamada kendi kendiyle çelişiyor. Hem böyle bir çağrı yapamazsınız, böyle bir çağrı yaparsanız hukuk devleti ilkeleri ile çelişirsiniz diyor, hem de Türkiye Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı ve diğer devlet yetkililerinin ABD’ye Fetullah Gülen’i verin çağrılarını hatırlatıyor. Hani, böyle bir çağrı hukuk devleti ilkeleri ile çelişiyordu?

Özrü kabahatinden büyük. ”Halkbank eski Genel Müdürü Hakan Atilla’yı herhangi bir dava süreci başlamadan aylarca tutuklu tutanlar…” diyerek ABD’yi suçlarken, diğer taraftan kendilerinin de ABD gibi yaptığını kabul etmiş oluyor.

Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamalarını kim yazıyor acaba?

Gelelim en yukarıdaki sözlerinin temelsizliğine. Bir ülkede insan hakları ihlal edildiğinde, dünyanın her yerinden insanlar, kuruluşlar ihlale son verilmesini tek tek ya da toplu olarak talep edebilir. Böyle bir talep hukuka da uygundur, hukuk devletine de uygundur. Devletler bu tür talepleri ihlal en uç noktaya varmadan yapmazlar. Devletler hukukunda bu tür çağrılar devletler tarafından alenen yapılmamaya çalışılır. Dolaylı yapılır. Gizli yapılır. Hukuk kurumları ya da insan hakları kurumlarınca yapılır. Ama, bir devlet sürekli olarak insan haklarını ve hukuk ihlal ediyorsa artık devletler, hatta Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu, BM Komisyonları vb. gibi kurumlar açıklama yapmaya başlar ve daha sonra insan haklarını hiçe sayan devleti totaliter devletler, üçüncü sınıf devletler kategorisine koyarlar. O devlete öyle muamele yapılır. AKP İktidarı sayesinde Türkiye giderek Beşir’in Sudan’ı, Saddam’ın Irak’ı, Kaddafi’nin Libya’sına dönüştü.  Bu tür çağrılara, taleplere bundan sonra daha sık muhatap olacağız.

İkinci olarak, herkesin, hatta bütün dünyanın bildiği süreçler var. ABD’li papaz ve Alman gazeteci olayları daha çok yakın zaman önce yaşandı. (Her ikisinin de hukuken zaten tutuklanmasını gerektirecek somut bir delil yoktu. Bu bir tarafa.) Çok yüksek sesle bütün dünyaya papazı ve gazeteciyi vermeyeceğini en üst düzeyde açıkladıktan sonra verdiniz. Şimdi de verebilirsiniz. İsteyenin ileri sürdüğü koza bağlı. Herkes isteyebilir. Bundan sonra da isteyecekler. Siz en ağız yeminleri ederek, yine şimdiki gibi hukuk devleti, bağımsız yargı gibi laflar ederek vermeyeceğiz dediniz ve verdiniz. Bir de bunu diplomatik zafer ilan ettiniz. Herkes salak olduğu için inandı. Şimdi yine inanırlar sizin hukuk devleti, bağımsız yargı laflarınıza.

Son bir husus. Osman Kavala yeni elde edilmiş deliller nedeniyle 1000 gündür tutuklu değildir. Herkesin dediği gibi o bir siyasi rehinedir.  Önce üç sene önce beraatle sonuçlanmış Gezi Eylemlerini finanse etti diye tutukladınız ve yargıladınız. Daha sonra o davada beraat etti. Bu kez tutukluluğunu devam ettirip 15 Temmuz Darbe girişimi ile ilişkilendirmeye çalıştınız. O dava da beraatle sonuçlandı. Tutukluluğunu devam ettirerek, bu kez casusluk suçlaması ile tutmaya devam ediyorsunuz. Yeni deliller diyorsunuz. Yeni deliller yok. Delil dediğiniz, bir ABD vatandaşı ile aynı baz istasyonunda cep telefonları görülüyor diyorsunuz. Bu yeni bir delil değil. Daha önce beraat ettiği dosyalarda da bu yazılıydı iddianamelerde. Böyle delil olur mu? ABD’li ile aynı baz istasyonunda cep telefonu numarası göründü diye Kavala’yı casus ilan ediyorsunuz, peki o anda aynı istasyonda görünen yüzlerce kişi neden casus değil de Kavala casus. Casusluk iddiası böyle olmaz. Casusun yabancı bir casusa bir devlet sırrını vermesi gerekir ve bu sır verilirken ele geçirilirse casusluk suçu oluşur. Hukuk bilmiyorsunuz en azından uçakta oradan buraya gezerken casusluk romanları okuyun.

Kavala’yı da bırakacaksınız. Hem de ABD, AB vd. istediği için değil. Bırakmanız gerektiği için. Hukuk Devleti’ne uymadığı için değil, kanunlara da uymadığı için. Böyle rehin almaların ancak çadır devletlerinde olacağı için bırakacaksınız. Fakat olan Kavala’ya olacak. 1000 gün bir hiç uğruna. Basiretsiz ve kifayetsiz siyasetçiler nedeniyle zindanlarda tutulmuş olan. Hiçbir şekilde telafi edilemeyecek bir mağduriyetin yaşandığı 1000 gün sizin tarihte alamet-i farikanız olacak.

Bu kadar eziyet yeter.

Kavala’yı bırakın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...