10 Temmuz 2020 00:32

Uzaktan çalışma

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Büyük şehirlerin yorucu trafiğine, toplu taşımanın insanın yaşam sevincini emen bitiren kalabalığına katlanmak zorunda kalmamak, yolda geçirilen saatleri tekrardan geri kazanmak, her gün işe ne giyeceğim derdine düşmemek ... İlk günlerde konuştuğum pek çok insan bu yeni yaşam tarzından memnundu. Eşlerine, çocuklarına daha çok vakit ayırarabildiklerini, uzun zamandır ilk kez kitap okumaya film izlemeye fırsat bulabildiklerini dile getiriyorlardı. Yol masrafı, dışarıda yemek masrafı, kıyafet masrafı bunlar da cepte kalıyordu. Bir çok insan bu süreçte yeni hobiler geliştirdi, kimisi mutfağa girdi, kimisi boyaya verdi kendini.

Ne var ki, bu mutlu tablo uzun sürmedi. Karantina dönemi uzadıkça çiftlerin daha önce birbirlerinde görmezden geldikleri kimi sinir bozucu yönler, işsiz güçsüz evde dolanan çocuklar tolerans sınırlarını zorlamaya başladı. Aile içi şiddet vakaları hızla tırmanırken, ayrılıklar arttı. Salgınla ilk karşılaşan ve karantina uygulamasını Batı ülkelerinden önce sonlandıran Çin’de, karantinanın hemen ardından boşanma başvurularında sert bir tırmanış yaşandığı medyaya yansıdı. Diğer ülkelerden de benzer haberleri görüyoruz.

İş-özel yaşam dengesi de ilk günlerdeki gibi gitmedi. Şirketlerin uzaktan çalışma pratiğini oturtması ile birlikte iş yükü hızla artmaya, bireylerin özel yaşam alanını sınırlandırmaya başladı. ABD nüfus sayım bürosunun yaptığı bir çalışmaya göre bireylerin karantina sürecine dönük en büyük şikayeti sabah 9 akşam 5 uygulamasının tarihe karışması, iş ve ev yaşamının arasındaki sınırların giderek muğlaklaşmasıydı. Günün üç öğününü bilgisayar başında patron karşısında yiyenler, sabah 8’de patronun toplantı mesajıyla uyananlar, artık herkes işe bir bilgisayar tuşu uzaklığındaydı. İş yolunda dinlenen müzik, öğle arasında, sigara molasında edilen 5-10 dakikalık sohbet dahi özlenir olmuştu.

ABD’den elde edilen kimi bulgular evden çalışma pratiğinin yerleşmesiyle birlikte çalışma sürelerinin 3 saat kadar uzadığını ve iş gücü verimliliğinin arttığını gösteriyor. Bu bulgular Nicholas Bloom ve arkadaşlarının 2013 yılında yapılan evden çalışmanın verimliliği yüzde 13 oranında arttırdığını saptayan çalışamlarıyla önemli ölçüde örtüşüyor. Makale verimlilik artışının yüzde 9’unun daha uzun çalışma sürelerinden, yüzde 4’ünün ise çalışanların işe daha fazla konsantre olabilmesinden kaynaklandığını öne sürüyor.

Ancak bu çalışma temposunun ne kadar sürdürülebilir olduğuna dair soru işaretleri de yok değil. Yine ABD’de yapılan bir araştırma evden çalışanların yüzde 45’inin tükenmişlik sendromundan muzdarip olduğunu ortaya koyuyor. Bu duruma karşılık kimi şirketlerin izin sürelerini arttırdığı, kimilerinin çalışanların rahatlaması için online meditasyon veya spor hizmeti sağladığı görülüyor. Starbucks ise çalışanlarının ve ailelerinin 20 seansa kadar terapi ücretlerini karşılıyor.

Uzaktan çalışmanın şirketlere faydası artan iş gücü verimliliği ile sınırlı değil. Bir çok şirket ofislerini küçülterek kira giderlerini azalttığı gibi, su, elektrik, doğal gaz, temizlik, yemek, ulaşım gibi bir çok maliyeti önemli ölçüde aşağı çekme olanağına kavuşuyor. Örneğin IT sekörünün devlerinden Sun Microsystems emlak giderlerini yılda 68 milyon dolar aşağı çektiğini belirtirken, Dow Chemical ve Nortel gibi şirketler emlak dışı giderlerde yüzde 30 dolayında tasarruf sağladıklarını belirtiyor. Bu tablo uzaktan çalışmanın iş yaşamındaki artan rolünün pandemi süreciyle sınırlı kalmayacağını, bundan sonraki süreçte kalıcı düzenlemelerle daha da fazla alan kazanabileceğini düşündürüyor.

Her kriz dönemi içinde yeni fırsatları da barındırır. Covid-19 salgınıyla gelen ekonomik kriz de teknolojinin sağladığı kimi imkanların artan ölçüde iş yaşamına entegre edilmesine olanak sağladı. Bu olanaklar kuşkusuz çalışanların da hayatını kolaylaştırabilecek özellikler taşıyor.  Burada önemli olan bu olanaklar çerçevesinde iş yaşamının nasıl şekillendirileceği ve elbette çalışanlar cephesinden bu sürece ne kadar müdahil olunabileceği. Küresel ölçekte çığ gibi büyüyen yedek iş gücü ordusu ve bu dönemde çalışanların örgütlü hareket yeteneğinin oldukça zayıf olması emek kesiminin sürece müdahale olanaklarını önemli ölçüde zayıflatıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...