AKP-MHP baroları

AKP-MHP Koalisyonunun Avukatlık Kanunu’nu değiştirme ısrarı devam ediyor. Erdoğan önceki gün teklifi TBMM’ye getireceklerini söyledi. Meclis kapanmadan yasa değişikliğini yapmak istiyorlar. Yasa değişikliği kanunlaşırsa kısa süre içinde İstanbul, Ankara ve İzmir’de AKP-MHP barolarını kuracaklar, Ekim ayında baroların seçimleri yapılacak ve Aralık ayında da TBB Yönetimi ve Başkanını AKP-MHP’li yapacaklar.

Yasa değişikliğinden sonra 50 bin üyesi olan 1 No’lu İstanbul Barosu TBB seçimlerinde 13 delege ile temsil edilecek, İstanbul 2 No’lu AKP-MHP Barosu 3 bin üyesi ile 3 delege gönderecek, 200’den az üyesi olan Gümüşhane-Bayburt Barosu 3 delege gönderecek, Ankara ve İzmir Baroları ikiye bölüneceği için 3+3 delege gönderecek, Türkiye’deki avukatların yüzde 65’ini bünyesinde barındıran İstanbul, Ankara ve İzmir baroları ile yüzde birini barındıran Gümüşhane-Bayburt, Aksaray, Yozgat, Tunceli, Çankırı, Adıyaman, Artvin, Sinop, Bitlis, Elazığ ve Erzincan baroları aynı sayıda delege gönderecek ve AKP-MHP İktidarı Türkiye’de barolara kayıtlı avukatların yüzde 90’ının iradesini yok sayıp, yüzde 10’nunu TBB’de yönetime getirecek. TBB’nin Adalet Bakanına bağımlılığını da pekiştirecek.

Amacın temsilde adalet olmadığı açık. TBB’yi avukatların yüzde 10’unu temsil eden delegelerin yönetmesi, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 10 oy alan bir partinin Türkiye’yi yönetmesi kadar “temsilde adaleti !” sağlar.

Yasa değişikliği Meclisten geçebilir mi? Geçebilir. Erdoğan ve Bahçeli’nin her dediğine el kaldıran milletvekilleri ile bu iş çok kolay. Aydınlıkçıların İstanbul, Ankara, İzmir’de Kürtler ve komünistler ayrı baro kurar, başınıza bela alırsınız uyarıları da kâr etmez, otomatik el kaldıran milletvekillerine.

AKP-MHP’nin TBB’nin yönetimini ele geçirmek için yaptığı abuk değişiklik avukatlar kadar halkı ilgilendiriyor. Hatta, avukatlardan çok halkı ilgilendiriyor. Avukatlar yine mesleklerini yaparlar. Her şeye rağmen hakkı, hukuku, adaleti savunurlar. Ama, bu değişiklikle halkın hak arama özgürlüğü biraz daha kısıtlanmış olur. Hakim ve savcılardan sonra TBB de tamamen iktidara, tek adam rejimine bağlanmış olur. İşkence görenler arkasında baroları göremez olur. Tacize, tecavüze uğrayanlar, şiddet mağduru kadınlar barolardan yardım alamaz olur. Cinsel yönelimlerinden ötürü, etnik kimliklerinden, din ve inanışlarından ötürü aşağılananlar, ötekileştirenler yalnız kalır. İşinden atılıp avukat tutamayacak işçiler dava açamaz olur. Linç edilmeye çalışılan, öldürülen sığınmacılar, göçmenler avukat bulamaz olur. Bu yüzden, Avukatlık Kanunu’nda yapılacak değişiklikler avukatlar kadar herkesi ilgilendiriyor.

RTÜK Başkanı, Basın İlan Kurumu Başkanı, Kızılay Başkanı, Diyanet İşleri Başkanı gibi baro başkanları ve TBB Başkanı düşünebiliyor musunuz? Düşünmeye başlayın. TBB’nin başında Fevzioğlu’nu bile tutmazlar. Burhan Kuzu gibi bir TBB başkanına hazır olalım.

Bazı sivri akıllılar CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun çağrısı karşısında tepki gösteriyor. Aman bu işe siyaset bulaşmasın diyor. Siyaset bizi böler diyor. Biz avukatlar bu meseleyi kendi içimizde çözeriz diyor. Çözemezsin kardeşim. Bu mesele avukatların meselesi değil bütün halkın meselesidir. Keşke sadece Kaftancıoğlu değil de bütün demokrasiden ve adaletten yana olanlar herkesi mitinge çağırsa, bu tasarıya karşı çıkmaya çağırsa. Keşke milyonlar faşizm karşısına dur demek için çıksa. Keşke Çağlayan’ın önüne elli bin değil de beş yüz bin insan gelse.

Avukatlar siyasete bulaştırılmasın imiş. Sanki, AKP-MHP tasarısı ile siyaset yapılmıyor, yargı iğdiş edilmiyor, sanki adaletin konulduğu tabuta son çiviler çakılmıyor da satranç turnuvasının koşulları ile ilgili düzenleme yapılıyor.

Bütün demokrasi güçleri karşı çıkmazsa bu yasa tasarısı da Meclisten geçer.

Demokrasi için, adalet için AKP-MHP’nin savunmayı iktidara biat ettirme çabasına karşı çıkalım. Halkın savunma hakkını savunalım.