21 Haziran 2020 00:55

‘Yeni rejim’i eskiten ve dön dolaş, elde var Perinçek!

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Bir Ali İhsan Yavuz vardı hatırlar mısınız? Çok değil daha geçen yıl yapılan yerel seçimlerin ‘yıldız’ simalarından biriydi. İsmini unuttuysanız bile dert değil. Zira mühim olan onun Türk siyaset literatürüne kattığı aforizmayı unutmamak ki ne mümkün: “Hiçbir şey olmasa bile eminim ki kötü bir şeyler oldu!” İstanbul seçimi kaybedilmişti ve sonucu kabul etmemek için gerekçe aranıyordu. AKP yetkilisi Yavuz da bula bula bu gerekçeyi bulmuştu, “Bir şey olmasa da kötü bir şeyler oldu” diye. Sonrası biliniyor. Günlerce yeniden sayılan oylar, tekrar edilen seçim ve malum 800 binlik hezimet... O günden bu yana ‘arazi’ olan Ali İhsan Bey’e ne olduğu bilinmiyor ama dediği, ironik de olsa, doğrulanmıştı. İktidar için “kötü bir şeyler” olmuştu gerçekten de ve seçim sonuçları o ‘şey’in tescilinden başka bir şey değildi.

YARATICILIĞIN DİBİNDE!..

Tek(li) rejimin kurmay aklının öngördüğü “yüzde 50+1” formülü tutmuyordu artık. Hayatın böyle formüllere uyma zorunluluğu yoktu. Gezi’den bu yana ikna edilemeyen bir ‘yüzde 50’ vardı en azından. Ve giderek nitelik arttırıyor, özgül ağırlık kazanıyor, alışıldık ‘konsolidasyon’, ‘manipülasyon’ tuzaklarına düşmüyordu. Farklı siyasal mecralarda da olsa iktidar karşısındaki tutumuyla öyle ya da böyle bir ‘ortak payda’ oluşturan bu ‘yüzde 50’yi ‘rıza’ yoluyla iknâ etme imkânı sıfırı tüketmişti. Eldeki malum enstrümanlara yüklenmekten başka yol yoktu ama her denenen şey de elde kalıyordu. Örneğin, “hegemonya kuramıyoruz” denilen kültür/sanat alanında o kadar yoğunlaşılıyor da elde kalan üç beş popçu artı Yavuz Bingöl oluyor. Halkın cebinden 30 milyon lira aktarılıp tv konserleri düzenleniyor da dönüp bakan sayısı yerlerde sürünüyor.

Sosyal medyaya maaşlı troller marifetiyle el atılıyor, sonuç fiyasko! Bizzat Twitter tarafından binlercesi deşifre edilip atılıyor. Durumdan şikayet eden iktidar yetkilisi ise bir anlamda ‘onlar bizdendir’ itirafında bulunmuş oluyor.

Bir de ‘yeşil top’ girişimi vardı. Sosyal medyada ‘kutuplaştırma’ niyetine paylaşımlara konulan ve AKP’li olmanın işareti sayılan ‘yeşil top’ da elde patlıyor. Ortalığa saçılan en kaba cinsiyetçilik, en galiz küfürbazlık bir kültürel ‘düzey’e işaret edince iş aleyhe dönüyor ve vazgeçiliyor. Olmuyor, tutmuyor. En son, bir yandan HDP’yi şeytanlaştırma kampanyası sürerken, Başak Demirtaş’a yönelik alçakça sözlere gösterilen tepki (Bu arada, önerdiği ‘memleket masası’ndan vazgeçtiğini açıklayan ve de HDP’yi ne çok sevdiğini(!) bildiğimiz Akşener de açıkça kınıyor.) HDP karşıtlığının önüne geçiyor. Böyle olduğu içindir ki AKP’li bir yetkili bu durumdan rahatsızlığını açıkça dillendirebiliyor.

Sonuçta, kültürel ve sosyal medya alanlarında seferber edilen devasa iktidar gücüne karşın, inisiyatif sağlanamıyor. Evrensel’den Ayşen Şahin’in çok güzel belirlemesiyle: “Kültürel alanı ve sosyal medyayı, sırtını siyasal İslam’a dayamış bir iktidarın bunca dert etmesinin ve kontrol edememesinin altında birçok neden var. Öncelikle ikisi de insanın fikir üretiminden besleniyor... Yaratıcılığın önem kazandığı bu iki farklı alana kıyasen siyasal İslam, yaratıcılık kelimesinin kullanımını dahi caiz bulmuyor...”

SUBAŞI’NIN ÇIKIŞININ ANLAMI

Evet, ‘yaratıcılık’ sınırları ‘yeşil top’ kadar işte! Kendisini tekrar eden bir fasit daire; dön baba dönelim misali.

Aynı şey siyaset alanında da geçerli. Hep aynı ama sonuç vermeyen ‘organize’ işler... Bu ara çok konuşulan “HDP’nin şeytanlaştırılması” da öyle değil mi? “PKK’nın siyasi ayağı HDP” argümanı üzerinden yürüyen ama beklenen hedefe varamayan, çuvallayan kampanyalar...

İyi Parti’den bile tepki geliyor. Antalya Milletvekili Hasan Subaşı “İktidarın HDP’yi şeytanlaştırarak İyi Partinin milliyetçi ve CHP’nin ulusalcı refleksini kışkırtmak” istediğini söylüyor. Oyuna gelmemek gerektiğini hatırlatan Subaşı, “Biz bunları partide konuşuyor tartışıyoruz” demekle kalmıyor ve “Ne CHP ne de diğer partiler yeterince tartışmıyor bu konuları” şeklinde eleştiri bile yapıyor. Denilebilir ki bir kişinin tepkisi işte, çok da belirleyici değil. Ama bu çıkışın, söz konusu İyi Parti’yse hele, özgül ağırlığı küçümsenemez herhalde. Hedeflenen çevrelerde, “iktidarın zokasını yutmayacağız” anlamına gelecek işaretlerdir.

BAHÇELİ VE PERİNÇEK PARANTEZİ

‘Ulusalcı/Kemalist’ diye tanımlanabilecek kesimdeki ayrışma da bir başka gösterge olmaktadır. Herkes Perinçek değil! İktidarın HDP’yi kriminalize etmek üzerinden bu kesimlere uyguladığı dolaylı basınç da karşılık bulmuyor. Kala kala Perinçek kalıyor o da malum, çakar almaz. Ekranlardan eksik edilmiyor ama en son, eski bir asker, askeri savcı, hukukçu Salim Şen tarafından defteri dürülüyor. Anladığımız, artık Perinçek’ten hareketle ulusalcılara hitap etmenin hiçbir getirisi kalmamıştır. Kendisi oradan tecrit olmuştur. Örneğin, bir dönem aynı hizada olduğu Ümit Zileli bile Perinçek bahsinde sadece tebessüm etmektedir. Son 10 günün tartışmalarından kalana bakalım mesela; Perinçek’in yanındaki emekli zaptiyelerle açtığı ‘HDP kapatılsın’ kampanyasının yankısı ile HDP’lilere ekran ambargosunun itiraf edilmesine duyulan tepkiyi kıyaslayalım. Hangisi daha toplumsallaşmıştır?

Bu tablo, iktidarın siyaseten de sonuç alıcı stratejiler üretemediğini, Bahçeli ve Perinçek’ten müteşekkil kısır bir paranteze hapsolduğunu gösteriyor. Kültürel ve siyasal olarak içinde bulunulan kısırlığın temelinde, başta belirttiğimiz, içten içe süren o toplumsal mayalanma var elbette. Ali İhsan Yavuz’un dediği o ‘bi şeyler’! Yeni ‘rejim’i çok geçmeden eskiten de budur. Bu mayalanma karşısında kayda değer bir ‘anlam’ üretememektedir.

Bu vesileyle; yeni durumların içinde barındırdığı olanakları es geçmemek; bu olanakların nasıl ve hangi yönde ilerletilip geliştirileceğine kafa yormak gerek. Evet, kesinlikle bazı şeyler oluyor. Bugün “HDP’lileri çıkarmamak tercihimizdir, biz özel sektörüz” itirafıyla aslında “gazetecilik yapmamak tercihimizdir” mealinde konuşmuş olan bazı programcıların, “ama ben Kürtçe bile biliyorum” diyerek piyasa arayacağı günler de gelecek.

Perinçek mi? Ona dair ne söylense boş. O ne yapacağını bilir sonuçta, Maoculuktan milliyetçiliğe, müktesebatı geniştir, bulur değirmeni döndürecek bir su yolu...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa